Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤ (sosyal medyalarımı da en aşağıya koyduuum, bana yazdığınız ve benimle dedikodu yaptığınız anlar>>>>>>>>)
Arkadaşlarınıza da silah zoruyla okutmayı unutmayın (el sıkışma emojisi)
OY VE YORUMLARINIZA GÖRE YARIN KISA BIR BÖLÜM DAHA ATABILIRIIIIMMMM AMA OY VE YORUM ISTIYORUUUM
Pazar ve çarşamba, unutmayın <3 (20.00)
İyi okumalar... <3
🌙
19. PLAN
Bir dikiş, iki sökük.
Bir bant, dinmeyen kanama.
Bir bölge, üç kart, tek taht.
Önümdeki aynaya baktım, yüzüme arka arkaya çarptığım suyu kapattıktan sonra çantamın içine koyduğum şırıngaya ve için sakinleştirici dolu olan küçük cam şişeye.
Neredeyse bir haftadır buradaydım ve bunlara ihtiyaç duymamıştım. Avuç içlerime sürekli tırnaklarımı sapladığım için tırnaklarımı hep diplerinden gezerdim çünkü ellerimin derisi soyulurdu.
Ellerimdeki yaralar geçmeye başladı.
Yavaşça banyodan çıkıp saçlarımı bileğimdeki tokayla sıkı bir şekilde topladığımda uzun saçlarım sırtıma omuzuma çıktı.
Boğazlı kazağımın üzerine giydiğim içi yünlü deri montumun fermuarını yarıya kadar iliklediğimde dudaklarımı birbirine sürterek kırmızı rujumu dağıttım.
''Bay Elendes sizi aşağıda bekliyor.'' Valzekan'ın sesiyle bana gelen mesajın hemen hemen böyle bir şey olduğunu tahmin ettiğimden telefonuma bakma gereği duymadan botumun fermuarını çekerek aşağıya inmeye başladım.
Dövme stüdyosuna çıkmadan arka kapıyı kullanmak için merdiven boşluğuna dolanmış metal kırmızı kapıdan dışarıya çıkmıştım.
Zenbar'ı gördüm. İki elini arkasında birleştirmiş bacaklarını omuz genişliğinde açmış botlarıyla mıcırların üzerinde duruyor giderek ölen güneşin ışıkları bulutlar tarafından sönümleniyordu.
''Güzel.'' Dedi bana bakarak. Gözleri aheste aheste bedenimde yürüdü. Yavaşça ona yaklaşıp yanından geçerek arabaya binmek istediğimde ''Buraya!'' diyerek bana seslendi. ''Arabayla gitmiyoruz.''
Duraksadım. ''Yürüyecek miyiz?''
Bana baktı ve gülümsedi. Dudaklarındaki kibirli, her şeyi ben bilirim gülüşü gözlerindeki narsist bakışlarla birleştiğinde ''Motor.'' Dedi sadece. ''Motorumla gideceğiz. Dikkat çekmememiz gerek. Unuttun mu?''
Bugün, Norm'un arka kapısını keşfe gidiyorduk. Bu yüzden ikimiz de dikkat çekmeyecek şekilde siyah giymiş, deri ceketlerimizi omuzlarımıza almıştık. Arabayla gitsek o bölgeden olmadığımız anlaşılırdı ki arka kapı Terk'in merkezinde olan bir yer değildi.
''Ben... Hayır.'' Diyerek onu yanıtlayabildiğimde motora bakıyordum. Bu motor, onların motorlarının birebir aynısıydı.
Benim duraksadığımı ve motora pür dikkat baktığımı fark etmesiyle konuşma ihtiyacı duymuş olacak ki sesini duydum. ''Babam bu motorları tasarlayan adamdı, yapımında da bizzat yer aldı. Kendisine de bir tane ikramiye olarak almış olması onun hakkı. Norm bende bu motordan olduğunu biliyor.'' Elindeki kaskın bir tanesini kaldırım göğüslerimin üzerine bastırdığında elimle kaskı sardım. ''Yani merak etme, çalmadım. Bu kadar küçük şeyler çalmam.'' Göz kırptı amacı küçük şeyler değil büyük bir bölgeydi.
Terk'ti.
''Ne yani, daha önce bir şey çaldığını mı ima ediyorsun?''
Kaşları kavislendi. Kaskını takıp bir bacağını kaldırarak motorun üzerinden diğer tarafa uzattığında bana yandan bir bakış attı.
Göğsümdeki ağırlığın sebebi bana olan bu bakışı mıydı yoksa göğsüme yaslı olan bu kask mıydı bilemiyordum lakin kalp atışlarımın pusulası sapmış çarkı delicesine dönüyordu.
''Ben öyle bir şey demedim.'' Dedi. ''Bunu sen söyledin, bana iftira mı atıyorsun?''
Kaskımı yavaşça kafama geçirdiğimde elimle ucundaki ipleri birbirine geçirdim. Onun bu tavrına karşı sert bir nefes verip onun gibi motorun arkasına oturduğumda motorun arka kısmı ön kısmından daha yukarıda kaldığı için omuzlarının arkasından önü görebiliyordum.
''Babamın gözlerinin önünde öldüğünü söyledin, yanıma beni uyarmak için geldin ve benim kocaman bir pislik batağında kral olduğumu gördün. Silahlı saldırıya uğradık ve vuruldum. Sence bir şeyler çalmam mı sorun?''
''Değil,'' diye onu yanıtladığımda ayağıyla motorun sabit kalmasını sağlayan o desteği kaldırdı ve motorun tekerlekleri tamamen yere oturduğunda ikimizin bedeni sarsıldı.
''Aynen öyle, değil. Unuttun mu? Benim için bir şey çalmanı istemiştim.''
''Hayır,'' dedim yavaşça. ''Bunun için arka kapıya gidiyoruz.''
Motor çalıştı. Elektrikli motor yerin üstünde sessizce hız yapmaya başladığında bir kolumu Zenbar'ın karnına sardım. Karnıma kramp girdi.
Binalar yanımızdan geçti, insanları solladık, arabalar arkamızda kaldı ve herkes bizi Norm sandığı için kenara çekildi.
Terk'teki binalar giderek azaldı, insanlar azaldı. Sessizlik bölgeyi ellerinin arasına alırken motorun hızı yavaşlamıştı.
Motorun iri tekerleklerinin arasında boşluklar vardı, oturduğumuz yer tekerleklerin üst kısımlarını sarmış, ön taraftaki bombeli tasarımla Zenbar'ın bedeni, direksiyona ulaşmak için biraz öne eğilmişti. Ön taraftaki paneller arkayı, sağı ve solu gösteren kameraların yansımasını oluşturuyordu.
Ellerimi onun omzuna koyarak üzerinde yükseldiğimde kaskımın öndeki camını kaskıma iki kez vurarak açtım. Yüzüme çarpan hava tenimin bir anda soğumasını sağlarken ''Tepede,'' diye seslendim. ''Hemen hemen iki kilometre daha uzakta. Etrafında bir bina bile yok.''
Motoru kenara çekti. Ayaklarını yere bastığında ilk inen ben oldum.
İşaret ettiğim yere baktığını anladığımda kollarını motorun göğsüne koymuştu. ''Burası çok tekin.'' Dedi. ''İkimiz de buradan girersek dikkat çekeriz. İçeriden birisi bize kapıyı açarsa hepimiz patlarız.''
Sıkıntılı bir nefes verdiğinde gözlerine bakıyordum. ''Ön taraftan ikimiz girersek ikimiz de paket oluruz, ayrı hareket etmek zorundayız.''
Tek girmemi istiyordu. Bunu en başından ima etmişti aslında.
Benim bir biletim var.
Bilet, bendim. Onun bileti.
''Tamam,'' dedim motorun önüne doğru eğilip elimi direksiyonun üzerine koyduğumda.
Yüzlerimizin birbirine bir nefes kadar yakın olduğu o anlardan birindeydik. İkimiz içinde tehlike alarmları çalmaya başladığında doğruldu.
İlk başta amacının benden uzaklaşmak olduğunu sanmıştım ama ellerini, ellerimin üzerine koydu. İkimizin elleri de motora yön vermek için kullanılan o uçların üstündeydi. Eğildi, artık eskisinden daha yakındık.
''Önce ben gireceğim.'' Dedi. ''Sandığının aksine bilet sen değilsin Vasmina. Önce ben gireceğim. Onlara bir maç teklif edeceğim. Ben Ring'teyken sen içeriye gireceksin. İşin sonunda beni paket edeceklerdir.''
''Sonra?''
''Beni kaçıracaksın.''
🌙
Eee?
Vasmina'nın Zenbarı kaçırdığı sahneyi düşünebiliyor musunuz dogndic?
20. Bölümden sonra aklinizi yavaş yavaş karıştırmaya başlıyorum, bilirsiniz ki GSB'de mors alfabesinden şifreler koyup çözmenizi istemiştim...
Şimdi de bir alfabe geliyor... Yeni level açılmak üzere jdifjsofjs
Kitap hakkında havada kalan bir şey varsa yazın lütfen, her zerresini anlamanız ilerideki sırları çözmeniz için çok önemli, spoiye girmediği sürece yanıtlarım <3
Her hafta 2 BÖLÜM GELECEK. Pazar ve çarşamba.
Bir saniyenin önemini bilin, zamanı çağlara ayırın ve her dönemde devrimler yaratın.
Sizi seviyorum.
-yas ve yük