61. DAKİKA

By rabelaisfitnat

106K 6.3K 3.2K

Bora gamsızdı biraz da umursamaz, Hakan ise fazlasıyla agresif "Her ne yapıyorsan her ne yapmaya çalışıyorsan... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12 Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm SSO
39. Bölüm
40. Bölüm Final

28. Bölüm

2K 142 89
By rabelaisfitnat

Medya: Rei - Ah Canım Sevgilim


Esmer giydiği siyah gömleğe uyumlu pantolon kemerini düzeltmekle meşgulken Fatih odaya destursuz daldı yine.

"Kankalar sizce hangisi" deyip elindeki biri beyaz biri de indigo rengi olan gömleği gösterdi. Odadan atletle çıkıp buraya bunu sormaya gelmiş olması ne Borayı ne de Hakanı şaşırtmıyordu.

"Niye illa ağır takılıyorsun ki, nasıl rahat edeceksen onu giy" diye mırıldandı esmer. Kemer bir türlü rahat oturmuyordu beline. Kilo mu almıştı neydi sebebi anlamamıştı kendi de.

Bora çoraplarını giydiğinden eğildiği yerden kalkıp sırıttı "sırf yaşın küçük diye beyaz gömlek giyip ağır abi takılacaksın değil mi?"

Fatih çok biliyorsun sen der gibi bakıp boraya cevap vermeyip esmere döndü. Hakan kendi dünyasında bir şeylerle uğradığından tekrar boraya dönüp "söyle işte hangisi uygun" dedi çocuksu tavrıyla.

Bora hala sırıtıp cevap vermezken fatih omzunu düşürüp "He yenge, hepsi senin arkadaşın haliyle büyükler beni küçük çocuk gibi görmelerini istemem" dedi.

Bora, fatihin üzerindeki huysuzluga gülümseyip mavi gömleği gösterdi. "Meyhaneye bizle geliyorsan, yaş farkın kalmamıştır koçum. Kasma" deyip göz kırptı.

Fatih gülümseyip elindeki beyaz gömleği esmerin dolabına tıkıştırıp maviyi geçirdi üzerine "ben hazırım, Şerminden arabayı alıp geliyorum hazır olun sizde" deyip çıktı odadan. Hakanın sınavı olduğundan içmeyecekti. Gece vakti araba bulmakla uğraşmamak için kızlardan arabayı istemişlerdi. Zaten ne Nurun ne de Şerminin de araba pek umrunda değildi.

Bora, esmerin sessizliğinin yine farkındaydı. Anlamıştı ki Hakanın sevmediği ama katlanmak zorunda olduğu mevzularda yoğun bir sessizlik kullanıyordu. Muhtemelen kırmamak için susmayı tercih ettiğindendi.

"Içmeyeceksin değil mi?" Deyip yanaştı esmerine. Zaten ilikli olan düğmelerine elini götürüp üstten ilk iki düğmeyi açıp gevşetti.

Hakan kafasını iki yana sallayıp doğruladı kumralını. Açılan düğmelerine bakıp boranın gözlerinden kendini görmeye çalıştı. Açık dursa daha mı iyi olacaktı. Yakalarını düzeltip geriye adımlayacağı an bora nazikçe tuttu kolundan. Açtığı düğmelerin gevşetiği yakayı hafif yana açıp yanaştı esmerine. Belinden tutup kendine çekti, burnunu o çok sevdiği esmerin boynuna gömdü. Içmeden sarhoş ediyordu resmen. Gün içinde buradan bir yudum nefes almazsa soluksuz kalacağından korkuyordu artık.

Esmer onun bu hareketiyle minik bir gülümseme verip elini kumralın saçına daldırdı. Kısa da olsa yumuşacık saçları Hakanı her defasında transa koyuyordu. Hoş şimdi ki transa girme sebebi sadece saçlar değil boynunda kumralın dudaklarının olmasıydı.

Bora esmerin boyun girintisine dokunuşlarının zıttı sıkı bir öpücük bırakıp geri çekildi. Esmer uyarılmış olmanın verdiği hazla geri çekilen kumralın dudağına ilerlese de kumral hafif geri çekildi. Kendi, esmerin dudak kıyısına minik bir öpücük bırakıp "tehlikeli sularda yüzüyorsun" diye uyardı esmeri.

"Sen öperken sıkıntı yok ama.." huysuzluğu suratından olduğu gibi sesinden de belliydi.

"Ben öpmüyorum yavrum, nefes alıyorum. Ama sen öpersen bu gece bu odadan çıkamayız" deyip göz kırptı. Elini az önce açtığı düğmelere atıp tekrar ilikledi. "Yaka böğür açık çıkabileceğini düşünmedin herhalde?" Deyip tek kaşını kaldırıp sordu.

"Çıksam n'olur" diye diklendi kumralına. Huysuzluğunu dindiremediği için kavga çıkarmaya niyetliydi. Ne demek opturmemek. Masum ufak bir öpücük olacaktı. Belki biraz masum olmayabilirdi. Belki Fatih gelene kadar işin içine diller girebilirdi ama sonuçta sevgilisiydi yahu ileri gitse ne olacaktı.

"Çıkarsan bir gün birlikte öğreniriz ne olacağını" deyip esmerin yatağın üzerine attığı montunu eline alıp çocuk giydirir gibi giydirdi esmeri. "Beyimin montunu ellerimle giydirmezsem kendime bey diyemem" deyip kıkırdadı. Hakan onun bu gevşek haline istemeden sırıttı. Ne yapıp edip bir şekilde esmerin kafasında kurduğu karamsar dünyasını bir anda dağıtıyordu. Bilerek ya da bilmeyerek.

Fermuarı çekerken kumralın elini tutup avuç içlerinden öptü. Boranın ışıl ışıl gülümseyen yüzünü görünce tüm huysuzluğu kenara bıraktı. Zaten şu surata bakıp başka bir şey düşünme ihtimali dahi yoktu. " öyle olsun" deyip tuttuğu eli bir daha öpüp gülümsedi.

Fatihin geldiğini belirten mesajla inip arabaya yerleştiler.

"Başkan la ben düşündüm de.." deyip sessiz ortama ses oldu fatih. Direksiyonu çevirip ana yola girince devam etti. "Sen böyle rahat değildin nasıl seninkini meyhaneye götürüyorsun. Ben Rüyayı.." dediği an aynadan baktığı, arkada oturan boranın ölüm gibi bakışlarını görünce lafı çevirip "yani ben benimkini böyle ortama koymam sonuçta hayvan gibi şey yapıyoruz." Deyip çenesini kaşırken yanındaki esmere baktı. Şu an itham ettiği çift ölüm sessizliğiyle cümlesini bitirmesini bekliyordu. "yani demem o ki, neye göre işliyor bu sizin mesele. Yani başkan çok zor işin hem kadınlardan hem erkeklerden uzak tutacaksın hem kıskanıp hem.." diye devam edecekken Bora kesti onu "sana ne lan, puşt. Neyi merak ediyorsun?" Diye sordu. Biliyordu ki art niyetle sormuyordu Fatih.

"La yanlış anlamayın, yani ben olsam istemem manitamın böyle ortamda olmasını. Rüyanın arkadaşı ona meyledecek bir kişiyse hepten uzak tutmaya çalışırım." Diye kendini açıklamaya çalıştı.

Bora tatsız bir gülüş verip yüzünü çevirdi akan yola "nasıl da belli arkadaş olduğunuz" diye mırıldanıp esmerine baktı. Esmer aynadan onu izlerken Fatih in de kendi gibi düşünmüş olmasının haklılığını yaşıyordu.

"Niye oğlum bana meyledecek herkese mavi boncuk mu vereceğim ben. Kalp bu anasını satayım yol geçen hanı mı?" Diye yükseldi hafiften.

"La sarı onu mu diyorum. Senin açından demedim ki. Sonuçta herhangi biri seni beğenip sevebilir, hoşlanabilir bu durumda ister istemez gerginlik olur." Deyip başkanın koluna dokundu "dimi başkan. Ben olsam huylanırım benim olana başkası yan gözle baksa" deyip aynadan baktı Boraya.

"E napalım çarşafla mı gezelim. Hem arkadaşlarımın hiç biri bana meyledecek yapıda değil. Ben biseksüelim diye çevremin hepsi eşcinsel değildi yani. Hepsinin başına bela bir kadın vardı zaten." Deyip orta kısıma geçip kolunu iki koltuk arasına dayadı. "Ayrıca biri benden hoşlansa bile ben o sınırı vermediğim müddetçe birilerinin gerilmesine gerek yok, benim sınırlarımda sadece bir kişi var gerisi, kadın ve ya erkek fark etmez, önemsiz." Deyip esmerine göz kırptı.

Fatih kafasıyla onaylayıp "şimdi biri gelip hakana hoşlandığını söylese kıskanmaz mısın?" Diye sordu.

Bora belli belirsiz kafasını iki yana sallayıp "hakan, sınırını belirlemezse o da ondan cesaret alıp dokunup daha fazla konuşursa kıskanırım da kızarım da. Ama Hakan fırsat vermez zaten kimseye" deyip gülümsedi. "Ne bana ne kendisine kimse yan gözle bakamaz daha. Eminim" dedi

"Madem böyle düşünüyorsun yakamı niye kapadın?" Deyip hafif arkaya döndü. Kumralın yüzüne bakmak için.

"Yani kıskanmıyoruz dedik, medeni şekilde konuşulunca halledilir her şey dedik ama benim olanı da uluorta sergileriz demedik. Gerek yok." Deyip göz kırptı esmerine. Fatih in diline dolanmayacağını bilse makas da alırdı esmerin yanağından ama şimdilik temas istediğini içinde tutmaya çalıştı.

Fatih baktığı karanlık yoldan gözünü saniyelik Hakana çevirip "aslında bu meyhane işi güzel fikirmiş la" deyip döndü tekrar. Bora ne olduğunu sorunca cevapladı Fatih "Şermininkini meyhaneye çağıracağım bi gün" diye açıkladı.

Hakan anlamaz gözlerle bakınca açıkladı tekrardan "Levent midir ne haltsa işte doktoru meyhaneye çağıracağım. Karşıma geçip iç diyeceğim içerse sen kayınbiraderinin karşısında nasıl içersin diye bi posta, içmezse sen kayınbiraderinin lafını nasıl dinlemezsin diye bi posta.. bari içim rahatlar pezevenk Nuru tedavi ederken ne ara Şermin gördün it oğlu it" diye hızını alamayıp yükseliyordu kendi kendine.

Hakan, Fatihin omzuna dokunup sakinleştirdi. " Yani her şartta adamı önce bi döveceksin" deyince fatih seri şekilde kafa sallayıp "öyle başkan" dedi.

Bora aklına takılanı sordu "kaç zamandır birlikteler?"

"Bir iki aydır. Hem bir iki ay tanıdığın kişiye nasıl evlenme teklif edersin değil mi lan, adam gavat kesin!" Diye tekrar yükseldi. Bora kaşlarını çatıp "bu psikiyatrist değil miydi?" Diye sordu.

"Hee!" Dedi fatih gayriihtiyari.

"Nurun antidepresan ilacı için kontrole gittiğinde tanışmışlar dedin değil mi?" Diye teyit etti bora. Aklına oturmuyordu bir kaç aylık oluşu.

"He sarı he!"

Bora tam bir şey diyecekken vazgeçip ağzını kapadı. Fatihi geçiştirmek için tekrar ağzını açtı ki Hakan ondan önce davranıp "iyi de Nur geçen seneden beridir doktora gitmiyo ki?" Dedi büyük bir masumiyetle.

Bora az önce yuttuğu cümleyi hakandan duyunca yüzünü buruşturdu. Yüzünü buruşturmayla öne savrulması bir olmuştu. Fatih arabayı kenara çekip aniden durdurduğu için.

Şoke olmuş bir halde başkanına bakarken yutkunmakta zorluk çekti. Bora hemen araya girip "lan ne olacak bir yıl, bir ay ne fark eder. Hem sen değil miydin sevdiğiyle evlensin diyerek babana karşı gelen. Buldu işte sevdiğini" diye yatıştırmaya çalıştı.

Hakan kırdığı potu anlayınca bir kaç kez dudaklarını ıslatıp "yani belki yine başlamıştır Nur bu psikolojisi pek normal olmadı zaten Fatihim" diye konuştu.

"Gülüm sen bi dur!" Diye onu konudan uzaklaştırmaya çalıştı. Tabi esmer, Boranın hitabıyla gülümseme ve sessiz olma arasında gelip gidiyordu.

"La niye yalan söylüyor bana!" Diye sesini yükseltti Fatih.

"Yalan değil, demek önce cesaret edememiş belki kızarsın diye. Hem babanla o yıl tartışmadınız mı demek seni daha fazla üzmek istememiş işte" diye telkinlerini sıralıyordu bora.

"La yok üniversiteye geleceği yıl tartıştık babam evlendirecekti onu ben izin vermedim. Biliyor onun arkasında olduğumu niye yalan söylüyor" diye az öncekine nazaran daha kırgın çıktı sesi.

Bora biraz daha öne eğilip koluna dokundu Fatihin yüzünü kendine çevirip "Fatihim, Şermin sana tapıyor neredeyse, yalan söylemez. Muhtemelen üzülme diye ya da kızarsın diye bir süre gizli tutmaya çalıştı. Yalan söylese arkandan iş çevirse böyle mi davranır. Bak adam niyetini ciddi olduğunu söyleyince ilk sana anlatmış işte. Mutlu ol kardeşin sevdiğiyle evlenecek. Adamın iyi olduğunu sen söyledin" diye gözünün içine bakarak konuştu sakin sesiyle. Kafasıyla kendi cümlelerini de onaylıyordu ki Fatihin de bilinç altı kabul edip onaylasın.

Fatih buruk bakışlarla Borayı onaylayıp önüne döndü. Bir süre boş yolu izleyip sessizce çalıştırdı tekrardan arabayı. Kimseden ses çıkmıyordu çünkü Fatih kızmaktan öte kırılmıştı kardeşine. Hakan da bunu açığa çıkardığı için kendini suçluyordu.

Bora koltuğun arkasından elini esmerin yanağına doğru uzatıp ilgiyi üzerine çekti. Esmer ona bakınca gülümseyip göz kırptı.

Mekana varınca Fatih, kardeşimle konuşmam gerek diyerek onlardan ayrıldı. Çıkışta onları almaya gelecekti. Zaten bu kafayla ortama girmek de istemedi.

Araçtan inen ikili içeriye doğru adımlarken hakan "bak asabımı bozacak bi şey olurda sineye çekmem" diye önden meşru zemin hazırlıyordu kendine. Bora tekrar gülümseyip kolunu omzuna atıp ilerletti tekrardan. "Hiç bir şey olmayacak ve sende akıllı duracaksın."

Esmer omuz silkip "gereksiz gereksiz sarılma kimseye, tuvalete gidersen de pisuvarda işeme; içeriye geç" diye devam ediyordu söylenmesine.

Bora göz devirip başını kaldırıp yukarıya baktı. Içinden sabır diyordu ama yüzüne gülümsemeyi eksik etmiyordu.

Masaya doğru ilerlerken Ahmet ile Emir önden spariş verdikleri mezeleri tırtıklıyorlardı. Masaya geçince kısa bir selamlaşma sarılışıp tokalaşma faslından sonra üçlü mazi sohbetlerine dalmış, Hakansa kumralının ergenlik hallerini dinleyip gülümsüyordu. Emir aklına gelenle "senin yavukluyu aradım, evimin direği beni temsil ediyor gelmem deyip kapadı." Diye boraya söylendi.

Bora gergin olsa da Hakana bakmamaya çalışarak "Bilbo şehir dışında babasının tapu işleri vardı onla uğraşıyor." Diye açıklama yaptı.

Hakan masaya yaslı kolunu çekip geriye yaslandı. Canı şu an hiçbir şey yapmak istemiyordu. Hatta kalkıp gidesi vardı ama kumralını burada bırakmak da gelmiyordu içinden.

Garsonun önceden doldurduğu kadehler bitince Ahmet kumralın bardağına uzanıp az sulu rakı hazırladı. Boranın önüne bırakacağı an esmerin bardağı tuttuğunu gördü. Anlamamış şekilde bakarken "sen kendi bardağınla ilgilen ben içmiyorum ona hazırlarım" diye kendince ılımlı ama sesinin bu bilinçten hayli uzak tonunda konuştu. Bora sadece izlemekle yetindi. Güzel idare ediyor diye düşündü. Eski Hakan değil bu masaya oturmak sözleşildiği gün ortalığı birbirine katardı.

Bora gülümseyip Ahmet e baktı. Hakanın dediğini onaylayıp onun önündeki az içilmiş bardağı alıp dikti. Ikili bir şey anlamasa da çok üstlemeyip sohbete devam ettiler.

"Kardeş, borayla sıkı dostluk kurmuşsun nasıl becerdin bizimle konuşması bir yılımızı almıştı lisede" diye Hakana yöneldi sohbet. Bora burnu havada biri değildi ama psikolojisi pek de normal olmadığından çevresine kimseyi kabul etmezdi. Zaten buradaki arkadaşları da Bilal sayesinde kabullenmişti. Bora bağlanmaktan korkan biriydi. Bağlanıp sevdiği birinin daima onu terk edeceğine olan inancı yüzünden sıradan arkadaşlıklarda bile temkinli, uzak mesafede dururdu.

"Benim üç yılımı aldı" deyip gülümsediğinde diğerleri bunu espri olarak alıp kahkaha atmışlardı. Muhtemelen alkolün kol gezdiği damarları zihinlerini hafiften uçurmuştu. Çakırkeyf halleri yüzünden ne dense her şeye gülümsüyorlardı. Hakan diğerlerini es geçip kumralına baktığında onun kolunu masaya dayamış başını yumruk yaptığı eline yaslamış şekilde onu izlediğini gördü. Gözlerinde ışık vardı esmere bakarken ve bunu esmer çok iyi görüyordu.

Bora bakışını esmerden alıp Ahmet e çevirdi yüzünü. "Ahmetim, şu dost var ya sizden iyi olmasın.." deyip bardakta kalan son yudumu dikleyip boşu esmerinin önüne bıraktı hazırlasın diye. "Benim ciğerimin içi." Diye bitirdi cümlesini. Aslında çok başka şeyler demek istiyordu ama diyemezdi. Ütopik, anlayışlı bir dünyada yaşamıyorlardı.

Hakan duyduğu cümleyle şaşkın halde baktı Boraya. Döktüğü suyun masaya aktığını son anda fark edince seri şekilde düzeltmeye çalıştı yaptığını.

"Ne güzel, ne güzel" diye mırıldandı Emir. Belli ki gidikti kafası. " Niye aynı yüzüğü takıyorsunuz" diye sordu. Soruda ima, iğneleme gibi şeyler yoktu, safi merakla sorulduğu belliydi.

Hakan mezeye uzattığı elini geri çekip çatalı bıraktı masaya, sakince elini kucağına bıraktı. Kimse fark etmese de kumral fark etmişti bu hareketini.

Esmerin kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Evet şu an oturduğu kişiler umrunda değildi ama kumralın sevdiği arkadaşları olduğu belliydi. Herhangi bir terslik çıksın istemedi hele ki bu konuda.

Bora önce arkadaşlarına baktı. Meraklı gözlerle kendisini izliyorlardı. Ardından esmerine baktı, gözü masa da turluyor sürekli dudağını ıslatıyordu. Ardından bıraktığı çatala baktı. Içi burkuldu, en son çatalı bu şekilde masaya bıraktığında esmeri yerle bir etmişti sözleriyle.

Bora sakin bir tavırla esmerin bileğini tutup masaya koydu. Kendi elini de hemen yanına bıraktı. El ele tutuşmuyorlardı ama uzakta degillerdi elleri. "Öyle gerektiği için" diye cevapladı arkadaşını. Bora sürekli kendiyle çelişiyordu düşüncelerinde. Az önce bir şeyleri gizlemeye çalışan kendisi, şu an göğsünü gere gere konuşabilirdi her şeyi. Esmeri yanındayken hiç bir şeyin sınırının olmadığını fark etti o an. Esmeri yanındaysa teferruatların önemi yoktu.


Continue Reading

You'll Also Like

12.9K 1.1K 14
"Şttt,lan Kukii ödül maması da veriyor mu manitan ?" Ev arkadaşının kafasına kumanda fırlatarak haykırmıştı. Bu çocuk sevgilisinin süs köpeğiydi adet...
190K 16.6K 35
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...
237K 10.2K 63
Öpüyorum gökyüzü gibi bakan gözlerinden. ''Benim bir mucizeye ihtiyacım vardı ve hayat karşıma seni çıkardı.''Sevdiğinin söylediği cümle karşısında...
7.9K 985 23
Yeho, küçük bir krallıkta bir kralın uzak bir akrabasıdır. Uzak bir akrabası olmasına rağmen, evi çok fakirdi ve annesi kumar bağımlısıydı. Bir gün K...