Çıkmaz

By gunesisteya

164K 8.9K 4.8K

Ortaya çıkan bir çok gerçek... Geçmişte kalan birinin yaşattığı travma... Adel'i zorla isteyen ve tehdit ede... More

~1~
~2~
~3~
~4~
~5~
~6~
~7~
~8~
~9~
~10~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~19~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
Final

~11~

4.5K 257 159
By gunesisteya

Beni istemeyip ben daha bebekken terk eden ailemin evinin bahçesindeydim. Yamaç zor da olsa sosyal hizmetlerden gelen kadın ve adamları kovmuştu daha da doğrusu tehdit etmişti. Buraya gelmek istemiyordum ama bir yanım annem ile babamın kim olduklarını merak ettiği için fazla itiraz edemedim. Kim olduklarını öğrenince e zaten burada kalamazdım fazla.

Yine lüks bir ev... Eve doğru yürümeye başlayan Yamaç ile Bora'ya baktım. Hızlıca onların önüne geçip durdurdum.

"Lütfen gidelim buradan, bunu şu an istemiyorum." Yamaç yüzünü bana döndürüp eliyle kolumdan tutup beni eve doğru sürüklemeye başladı.

"Bak zaten sırf rahat ol diye o sosyal hizmetlerden gelenleri yolladım. Artık zamanı geldi." Bir umut Bora'ya döndüm. O da Yamaç'a hak verdiğini belli eden bakışlarıyla benim umutlarımı söndürdü. Kapının önüne gelmiştik. Bora kapının zilini çalınca ben de refleks olarak direk Yamaç'ın arkasına doğru yol aldım. Aşırı stres olmuştum.

Kapı açılınca bir tane yaşlı kadın belirdi. Sanırım kadın yardımcıydı. Yaşlı değildi aslında da yaşı var da biraz yani.

"Oğlum, hoş geldiniz." Kadın beni fark edince bana gülümsedi ben de kendimi gülümsemeye zorlasam da şu an aşırı stresli olduğum için hiç bir şey yapamadım. Bora lafa girdi.

"Hoş bulduk Emine teyze annemler yok mu?" Annemler mi? Bir dakika ne? Burası Bora'nın eviyse bir dakika? Yok hayır mümkün değildi.

"Olmaz olur mu? Salonda sizi bekliyorlar da onlar akşam diye düşünmüştü. O yüzden karşılayamadılar." Yamaç lafa girdi.

"Ben o zaman şu anlık gidiyorum. Bora sende bundan sonrası." Ben hâlâ olayları çözmeye çalışıyordum. Bora Yamaç'a elini uzatınca ellerini tokuşturdular. Abi noluyordu şimdi. Aklıma gelen şeyin olması imkansız olmalıydı. Ağzımı dahi açamıyordum. Yamaç bana döndü.

"Sakin ol tamam mı Bora yanında olacak zaten." Abi nasıl ya? Ben bir şey diyemeden sadece Bora'ya bakıyordum. Yamaç ile Bora'nın arasında kısa bir bakışma geçti. Anlam veremedim. Yamaç'ın çıkmasıyla kalakaldım. Bir kadın sesi duyduğumda ben de oraya baktım. Biz hala kapının önündeydik. Ben gerçekten hazır değildim. Şu an cidden buna kendimi hazır hissetmiyordum. Bora benim öz abim olabilirdi ve bunu şu an duymak istemiyordum. Kapıyı açıp çıkacağım sırada Bora'nın belimden tutup beni sürüklemesiyle kaldım.

"Adel ben senin yanındayım tamam mı? Sakin ol lütfen." Şu an boğuluyormuş gibi hissediyordum ve bu gerçekten Dünya'nın en kötü hislerinden biriydi.

"Bora hiç bir şeye hazır değilim. Anla beni lütfen." Bora kafasını olumsuz yönde salladı.

"Kendini hazır olduğuna inandırırsan hiç bir sıkıntı kalmaz." Başımı hayır anlamda salladım. Biz konuşurken zaten salon denilen yere gelmiştik. Bana bakan bir adam ile bir kadın görünce başımı Bora'ya çevirdim. O bana güven veren gözlerle bakıyordu ama fazla da işe yaradığı söylenemezdi.

...

Aradan sadece bir saat geçmişti ama o bir saat bile bana beş saat gibi gelmişti. Salonda oturuyorduk hepimiz. Biyolojik annem ve babam ve öz abim. Onlar o kadar sıcak kanlı yaklaşıyorlardı ki... Onlar ne kadar samimiyse ben de o kadar onlardan uzaktım. Bir sürü soru sorup beni tanımaya çalışıyorlardı. Hâlbuki beni hiç bırakmasalardı beni tanıma ihtiyaç duymazlardı.

Vee evet Bora benim öz abimdi. Son zamanlarda bana çok yakın olmasından bir şeyleri anlamaya başlamıştım ama fazla ihtimal de vermemiştim. Böyle olduğunu düşünmemiştim. Her neyse yapacak bir şey yoktu sonuçta.

"Eee hadi yemeğe geçelim o zaman." Sevda hanımın seslenmesiyle ona döndüm. İştahım yoktu.

"Aslına bakarsanız ben aç değilim. Size saygısızlık etmek istemem ama ben yemesem daha iyi olabilir." Bora elimden tutup kaldırdı.

"Hiç bir şey yemedin ki." Bora'ya ters ters baktım. Cihan bey kolunu omzuma atıp beni yemek masasına götürdü. Boranın yanına geçip oturdum. Masa 30 kişilikti neredeyse ama biz 4 kişiydik. Aşırı mı büyüktü yoksa ben mi abarttım anlamadım.

"Kızım abinle önceden tanışıyor muydunuz?" Başımı evet anlamında salladım. Bora'ya sinirli miydim kırgın mıydım bilmiyordum ama bana söylemesi lazımdı. Aynı zamanda Yamaç'ın da Enis'in de Savaşın da... Böyle bir şey saklanmazdı.

"İyi anlaştınız sanırım." Önümdeki çorbayı içerken göz ucuyla da Bora'ya baktım.

"Hı hı." Benim buradan gitmem lazımdı. Zaten şu an stres seviyem en tepelerdeydi.

"Anne aslında biz Adel ile birazdan çıksak iyi olur." Offf şu an Bora'yı tebrik etmek istiyordum. Sevda hanım,

"Peki siz nasıl isterseniz." Benim bu soğuk davranışlarım herkesi üzüyordu ama fazla umrumda değildi. Bu hikayede suçlu ben değildim. Gelip kim olduklarını gördüm tamam yeterdi bu benim için. Bora ile yemekten sonra çıktık. Hava kararmaya başlamıştı bile. Yola doğru yürüyorumdum ki Bora'nın kolumdan tutmasıyla ona döndüm.

"Ne bu sinir acaba?" Sinirli filan değildim. Sadece bir an önce buradan gitmek istiyordum.

"Sinirli değilim." Gözüyle garajı işaret etti.

"Benim arabayla gidelim bizim mekana." Ay Allah'ım sana geliyorum.

"Ben mümkünse tek kalmak istiyorum." Saçmalama der gibi baktı. Yağmurun başlamasıyla Bora alaycı bir şekilde gülerek bana döndü.

"Gördün mü yağmur başlıyor. Hadi!" Göz devirdim.

"Yağmurun altında ıslanarak tek kalmayı istiyorum anladın mı?"

"Yağmurun altında tek kalmak öyle mi? Ben de buna izin verdim şu an." Pardon da ben ondan izin aldığımı düşünmüyordum.

"Senden izin alan olmadı tamam mı?" Yağmur biraz daha sertleşmeye başladı. Beni kolumdan yavaşça tutup garaja doğru sürüklemeye başladı. Eskiden hasta olmak beni mutlu ediyordu ama şu an benim doğru düzgün kalacak bir yerim bile yoktu. Hasta olmak şu an isteyebileceğim son şeyler arasında olmalıydı. Bu yüzden mecburiyetten onu takip ettim.

Garaja girdiğimizde yedi tane araba vardı şaka değil tam yedi. Bu kadar arabayı bunlar napıyorlardı Allah aşkına ya. Arabalardan hiç anlamazdım ama bunların lüks oldukları belliydi. Beni terk eden ailem ultra zengin çıktı. Ne hoş. (!)

Tamam belki kötü bir kız gibi davranıp düşünüyor olabilirim ama beni de anlamaları gerekirdi. Belki gerçekten çocukça davranıyordum ama hayatım yalandı. Bir sürü gerçeğe maruz kalmıştım ve bu cidden benim canımı yakmıştı. Kim bilir daha neler neler vardı ortaya çıkmayı bekleyen.

"Öyle bakma abimler de arabalarını buraya bıraktığı için bu kadar çok." Abimler mi? Ay bana geliyorlar cidden geliyorlar yani.

"Abimler derken?" Sadece güldü. Arabaya binip yola çıkmıştık ki cidden yağmur çok sert yağıyordu şu an. Sanırım Bora beni bıraksaydı şu an ölüp ölüp dirilmiştim.

"Üç tane daha abin var Adel, geçmiş olsun kardeşim." Bunu gülerek söylemişti ama bence durum acınası.

"Güzel şakaydı." Cidden güzeldi ama komik değildi.

"Sana kötü bir haberim var, şaka değil." Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Abi bence ben iki üç haftadır komadayım. Bunlar da kafamda kurduğum bazı şeyler. Başka bir ihtimal mümkün değil.

"Normalde üçü de üniversite için şehir dışında ama dönüyorlar bir süreliğine. " Tamam sıkıntı yoktu onlarla yaşamayacağım için gerçekten sıkıntı yoktu.

"Sen nasıl benden iki yaş büyük olup benimle aynı seviyede olabiliyorsun?" Gözlerini yoldan bana döndürdü.

"Bazı özel nedenlerden dolayı. Aynı zamanda bizimkilerde senle yaşıt değil ama aynı sınıftayız." Tamam peki hayatım 10 numara. Neyse ki bir kaç gün önce eve uğrayıp yanıma biriktirdiğim paraları almıştım. Buna şükür.

"Beni bir otele bırak." Anlam veremeyerek yüzüme baktı.

"Tabii ki nasıl bir otel isterdiniz?" Benimle dalga geçiyordu ama ben ciddiydim.

"Bora ben ciddiyim." Gözlerini devirdi.

"Öyle bir şey yapsam ki asla yapmam ama diyelim ki yaptım Yamaç beni diri diri mezara gömer." Abi benden Yamaç'a neydi ki? Ben onu ilgilendirmemeliydim.

"Bora maalesef ki Yamaç bu konuda umrumda değil çünkü bu benim hayatım." Alayla gülümsedi.

"Çok geç geldik bile çünkü. Şimdi sen Yamaç'ın yüzüne bu isteğini söyleyebilirsin." Kızgın bir şekilde ona bakmaya çalıştım ama beni takmadı. İçeriye girdiğimizde Enis de Savaş da Yamaç da buradaydı. Eline aldıkları telefonla oyun oynuyorlardı.

"Oooo kimler gelmiş?" Enis kalktığı gibi bana gelip sarıldı. Bu aralar Enis de bana aşırı ilgiliydi. Enis'in de abim çıktığını düşünsenize çok komik olurdu acayip gülerdim yani (!) Şaka yapıyordum tabii ki böyle bir şey mümkün değildi.

"Kızgınız sanırım?" Bir de soruyor muydu? Diğerlerinin duymayacağı bir şekilde kulağına doğru fısıldadım.

"Keşke sen söyleseydin." Benden ayrılıp yüzüme baktı.

"Özür dilerim." Hepsinden çok Enis'e güveniyordum sanırım. Ama o da bana söylememeyi tercih etmişti. Tamam o kadar da önemli değildi ama ister istemez kırgınlık oluşmuştu. İkimiz de koltuğa oturunca hepsi ellerindeki telefonları bırakmışlardı. Sessizliği Yamaç bozdu.

"Onlarla yaşamak istemiyorsun değil mi?" Tabii ki istemiyordum. Başımı hayır anlamında salladım. Bora lafa girdi.

"Ama zorundasın en azından 18 yaşına girene kadar."

"Zorunda değilim eğer beni zorunlu tutan herhangi bir kişi olursa kaçarım bu sefer asla yüzümü göremezler." Enis lafa girdi.

"Adel bak tamam belki haklı olabilirsin ama gerçekten Sevda teyze de Cihan amca da çok iyi insanlar. Abilerin de çok kral insanlar yani." Sinirli bir şekilde yüzüne baktım.

"Onlar beni terk ettiler Enis. Ne iyiliğinden bahsediyorsun?" Savaş,

"Ama zorundaydılar." Nasıl bir zorunluluk olabilir ki bu? Saçmalıktı.

"Merak etmeyin burada filan da kalmayacağım bir otelde kalacağım. Okuldan sonra herhangi bir yerde çalışmaya gidip kendim idare edeceğim ken-" Yamaç lafımı kesti.

"Saçmalıyorsun şu an buna asla kimse izin vermez. Ben de hayatta izin vermem." Nasıl bana bu kadar rahat karışabiliyordu?

"Kimseden izin aldığım yok kendi hayatım." Bu sefer Bora lafa girdi.

"Adel böyle bir şey mümkün olmayacak tamam mı? Sen kaç yaşındasın?" Abi tamam benden bir kaç yaş büyükler de yani şanlı aramızda on beş yıl var ya.

"17 yaşındayım. Aramızda sadece iki yaş var otuz yaş varmış gibi davranma!" Bora alayla yüzüme baktı.

"O kadar çocukça davranıyorsun ki. İnsanlar senin mutluluğun için yapmadık şey bırakmadı ve sen-" Lafını kestim artık cidden yeter.

"Çocukça davranıyorum öyle mi? Ya çıldırtacaksın beni. Bana sakın ama sakın bir daha asla karışma. Senin buna hakkın yok.- O da sesini yükseltti.

"Sakın Adel sakın bir daha bana bağırma."

"Bağırırsam nolur?" Bana yaklaşıp elini kaldırdığı sırada refleksle kendimi korumak için kollarımı kaldırdım. Gözlerimi açınca elini yukarıda sıkıyordu ama yavaşça geri indirdi. Hızlıca kapıyı çarpıp çıktı. Yamaç da onun arkasından hızla çıktı.

Bora az kalsın bana vuracaktı.
Öz abim az kalsın bana vuracaktı.

Bir bölümün daha sonu...
Bu Bora-Adel kavgasında kimi haklı-haksız buluyorsunuz?

Oy atanlara teşekkür ediyorum.🤍🤍🤍🤍

Continue Reading

You'll Also Like

183K 8.6K 33
Zeki bir kızın-öhöm öhöm yazar !- Pardon... Çok zeki bir kızın-yazarrr- İyi peki tamam ! Aşırı zeki,ultra zeki, manyak zeki bir kızın ve Popüler bir...
88.6K 3.2K 23
Masalın çirkinliğinden dolayı okulunda kötülenen bir kızdı.Birinden tokat yedi ve İnat etti çok güzel bir kız oldu.Kuzeni ile birlikte değişmeyi baş...
923 60 14
Yıllar önce, daha liseyi bile bitirmemişken Lâl ve Erim'in göz göze gelmesiyle bir araya gelmiştik ve başlamıştı bizim hikayemiz. Hayatlarımızın bu d...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

738K 36.3K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...