HAYAL

By kitapkurdumkk

7.4K 319 249

**Hayalleri için ailesini geride bırakan bir kızın dünyası başına yıkılırsa ne olur? **Pişman olarak tekrar e... More

~1~ Sapık!
~2~ Hatalı öpücük?
~3~ Cenk!
~4~ Büşra?
~5~ Arda'dan
~6~ Randevu!!
~7~ Azra'dan
~8~ Azranın ailesi..
~9~ Dağ evi
~10~ Kurt!
~11~ Kaza
~12~ Komşu
~13~ Büşrayla Cenk?
~14~ Yangın
~16~ Hamile?
~17~ İpucu!
~18~ Şirket
~19~ Gerçekler?
~20~ İş yemeği
~21~ Sevgilim
~22~Seni seviyorum
~23~ Arada kalmak?
~24~ Planlar!
~25~ Kaçış
~26~ Polis
~27~ Parti - FİNAL

~15~ Mehmet

187 10 7
By kitapkurdumkk


'' Güllüler caddesi mi? '' levhadan kafamı çevirip yanımdaki eve baktım. '' Pes yapı? '' Neredeyim yahu ben? Buralar gerçekten çok yabancı? Köpekten kaçayım derken, nereye geldim ben?

Sokakta emin olmayan adımlar atarak yürümeye başladım. Etrafıma bakıyordum. Köşeyi döndüm ve geniş bi sokağa girdim. Ama yine kaldırımdan yürüyordum. Korkuyordum..

Kenarda oturmuş dilenen yaşlı bi kadın vardı. Yanında oturan küçük şirin mi şirin bi kız vardı. Onlara doğru yanaşacakken yaşlı kadın üstünü kaplayan koca çarşafın altından para çıkardı. Ve orada baya bi para vardı. K
Yanındaki küçük kıza paradan birZ uzattı. Kız aldığı gibi koşarak karşıdaki bakkala girdi.

Şaşkın bakışlarla geri çekildim. O sıra bi kıza çarptım. Kız sinirle '' Dikkat etsene be! '' diyip geçti yanımdan. Omzuma vurmayı da eksik etmemişti. Yanlışlıkla olmuştu ama kız? Kız kıvırta kıvırta yürüdü sokakta köşede oturan üç adama baktı.

Bense onları süzme ye başladım. Hiç tekin tipler değillerdi. Sakkalları karman çorman, kıyafetleri gibi. Ağızlarında birer sigara. Kız önlerinden geçerken eteğini yukarı mı çekmişti?

İnanamıyorum. Kız eteğinin boyunu biraz daha kısaltıp yürüdü adamların önünden. Adamlarsa aslanın ceylana baktığı gibi baktı kıza. Kızsa bundan hiç rahatsız değildi. '' Cidden, Neredeyim ben?''

Kendi kendime tekrar sordum bunu. Sokakta hızla yürümeye devam ettim. Geri mi gitmeliydim. Geldiğim yoldan geri dönersem.. Ama hangi yoldan girdiğimi bilmiyorum ki? Off..

Kendime kızgın bi şekilde yürürken yavaşladım. Neden kendime kızıyorum ki? Suçlu olan annem değil mi? O adama sarılan, onunla yakınlaşan? Babamın ardından annem böyle birşey yapar mıydı?

Gözlerim sinirden dolmuştu görüşüm bulanıklaştı. Gözümü sildim hızla. Belki de Azrayı aramalıydım. O bana iyi gelebilir.. Telefonumu çıkarıp baktım. Sessizde olan telefonum bi çok kez aramıştı. Annem tarafımdan.

Göz devirdim ve Azrayı aradım. Telefonumu kulağıma tutup beklemeye başladım. Çalıyordu.. Bi kaç dega ve hala çalıyor.. Duymuyor olsa gerek. Gezmede olduklarını söylemişti..

Telefonu oflaya puflaya çektim kulağımdan. Telefonu kapatacakken biri aradı. Annemdi. Sinirle telefonu kapattım toptan ve cebime koydum. Şuan onunla konuşmak istemiyorum!

Telefonumu cebime yerleştirirken hala etrafı süzüyordum. Burdan acilen çıkmamı gerek. Sanki her an bi yerden biri çıkacak ve bana zarar verecek gibi geliyor çünkü! Hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.

Sola döndüm. Bi kaç ötemde duvar vardı. Oradan çıkıp az ileredeki yerden döndüm. Ama hep aynı yerlerdi. Bu mahallede ne kadar büyükmüş ve karışıkmış.

-

Susadıım.. Ah kaç dakikadır yürüyorum ben. Gizem en iyisi bi yerden su alıp biraz soluklanmak.. Durdum ve etrafa bakındım. Etrafta hiç bakkal yoktu. Yahu az önce görmüştüm, nerde o bakkal?

Etrafımda dönerken ilerde su satan bi ufaklı gördüm. Üstü başı kir içinde tatlı bi çocuktu.. Hızla onuna yanına gittim. Yanına yaklaştım ve durdum.. Çocuk kocaman gözleriyle bana baktı. Elinde yuttuğu kutudan bi su şişesi çıkardı.

Kutunun üstünde 'bi lira' yazıyordu. Ve karman çorman yazılmıştı. Gülümsedim ve çocuktan suyu almak için yeltenmeden önce arka cebimde olan paraları çıkardım. Orada bir lira vardır heralde.

Paraları avucuma aldım. On beş liram vardı ve bi kaç kuruş. Oradan bi lirayı diğer elime aldım. Çocuğu uzatacaktım ki çocuk elindeki su şişesini yere bıraktı ve o elini hızla para tutan elime götürdü.

Kağıt paraları tuttuğu gibi koşturdu poşediyle. '' Hey! '' Yok artık! Çocuk köşeden döndü ve gözden kayboldu. '' Burası nasıl bi yer böyle? '' Önüme döndüm sinirle. Su şişesi duruyordu önümde. '' En azından.. ''

Elimdeki bi lirayı ve diğer elimdeki kuruşları sayıp cebime attım. Su şişesini açarken '' Üç buçuk lirayla ne yapacaksın bakalım Gizem? '' diye söylendim. Suyu açıp hızla içtim. Bu su bile her an çalınabilirdi!

Suyu bi kaç yudumda bitirdim ve çöpünü kenarda duran çöp kutusuna attım. Yürümeye başladım. Düz giderken arkamı döndüm korkuyla. Etrafı kolaçan ederken az önce su şişesini attığım çöp kutusunun yanında bi çocuk vardı.

Çöp kutusundan attığım su şişesini aldı. Ardından poşedine soktu. Ve ona musluktan su mu dolduracak? Yoksa benim içtiğim su şişesi de bi başkasının ve çöpten çıkmamıydı? İğrenir bi şekilde ses çıkardım.

Çocuk tekrardan hızla kayboldu gözden. Benim buradan acilen çıkmam lazım!

-

'' Pardon saat kaç? '' '' Saatim yok! '' dedi yaşlı adam. Ve bastonunu vura vura uzaklaştı yanımdan. Saat kaçtı? Öğrenmem gerek. Etrafa bakarken kenarda bi kaç teyze gördüm. Konuşuyorlardı. Yanlarına yaklaştım.

'' Özür dilerim, saat kaç? '' dedim nazikçe. Teyzeler bana baktı. Beni süzdüler baştan aşağı. Üstümde birşey mi vardı? Aralarından bi teyze kol saatini çevirdi ve baktı. '' Beşe geliyor kızım. ''

'' Teşekkür ederim.. '' diyip gülümsedim. Teyzeler bana sahte bi gülüş attılar. Ben ordan ayrılırken konuştuklarını duydum. '' Burda oturmuyor sanırım. '' '' Bencede, baksana giydiklerine.'' Giysilerimde ne vardı ki?

Yürüyerek ordan uzaklaştım.
Saat de beş olmuş. Artık eve gitmenin gerek. Hem belkide kötü birşey yapıyorumdur. Annemle oturup konuşsam.. '' Ah baba.. '' Kafamı göğe doğru kaldırdım. '' Yardım et bana.. ''

Babamı kalbimde hissediyordum. O benim için ölmemişti, ama annem için. Bilemiyorum.. Telefonumu cebimden çıkardım. Kendimi bi binanın duvarıma dayadım. Telefonumu açtım o sıra.

Karşıma direk 'Düşük pil' yazısı çıktı. '' Harika (!) '' dedim ve kendime olan sinirimle güldüm. Kimi arayacağım? Annemi aramamalıyım. Onunla yüz yüze görüşeceğim. Azrayı arasam o da burayı bulamaz ki.

Arda? Burayı biliyor mudur? Evet Ardayı arayabilirdim. Gelir miydi? Gelirdi canım. Telefonumu kulağıma götürdüm ve açmasını umdum. Birden '' Gizem. '' dedi o nazik sesiyle..

  '' Gittin, bayadır yoksun. İyisin değil mi? Arayacaktım - '' '' İyiyim Arda. '' '' Sevindim. Nerdesin peki? Dönecek misin artık? Yüz yüze konuşalım. '' dediğinde ben etrafa bakınıyordum. '' Nerde olduğumu ben de bilmiyorum, kayboldum sanırım. Sana buradaki sokakların adını söylesem beni bulabilir misin? ''

Belki isimler ona tanıdık gelirdi. Cevap vermesini bekledim. '' Alo? '' Beklerken telefonum titredi kulağımda. Çekip baktım. Açmaya çalıştım ama olmadı. '' Şarjım bitiyor.. Hava kararıyor... Kayboldum.. Biri yardım etsin ya.. ''

Kafamı öne eğdim çaresizce. Telefonumu elimde tutuyordum. Sırtımı dayadağım duvarın soğukluğunu hissettim. O an kafamı kaldırmamı sağlayan kişinin sesini duydum '' Ben yardım edebilirim. ''

Şaşırarak kafamı kaldırdım. Bu erkek sesi kime aitti? Çocuğun yüzüne baktım. Yüzü biraz tanıdıktı ama kimdi ki? '' Sen de kimsin? '' dedim sessizce ve onu süzmeye başladım. Kıyafeti çok düzgündü. O da burda oturmuyordu sanırım.

Üstünden gelen parfüm kokusu çok hoştu. Adamın yüzüne baktım. Sakalı düzgündü, saçı gibi. Yaşı çok olmasa gerek. Benimle aynı belki bi kaç yaş büyük. '' Gizem.. '' dedi çocuk gülümseyerek. Şaşırıp kaldım.

'' Adımı nerden biliyorsun? '' diyip doğruldum. Bu çocuk beni nerden tanıyor? Duvardan çekildim ve telefonumu cebime koydum. '' Tanımadın değil mi? ''

Yahu bu kim? '' Tanıyamadım.. '' dedim. '' Mehmet.. Mehmet bakırcı. '' dediğimde kafamda denk etti. Bu lise arkadaşım Mehmet olabilir miydi? '' Liseden.. Yahu sürekli dalga geçtiğiniz çocuk. ''

'' Sümüklü Mehmeet.. '' dedim hatırlar şekilde. Mehmet elini kaldırıp kafasına koydu ve güldü. '' Deme şöyle. '' dedi. Mehmetle üç yıl aynı sınıfta okudum. Lisede pek anlaşamazdık, çünkü Mehmet bana ker kütük aşıktı.

İlk seneden beri. Gözü benden başkası görmezdi. Hiç başka kıza bakmazdı bana çıkma teklifleri eder, masama çiçekler bırakırdı. Bu yüzden sürekli 'Aptal aşık' diye dalga geçilen çocuk oldu.

Erkekler tarafından böyle anılsada kızlar için sümüklü Mehmetti. İlk sene çekindiğimiz bi fotoğrafta, hapşırırken burnu aktığı için çocuğun adı kalmıştı öyle. Ha ben onun çıkma tekliflerini kabul eder miydim? Malesef hayır..

Çünkü ben onu arkadaş olarak görüyordum. İlk sene iyiydi, kanka gibi takılırdık, yakındık. Ama ikinci sene bana olan ilgisini gösterdi. Ve bu arttı. Sıkmaya başlamıştı beni. Ona cevabım onu kırmamaya çalışarak hayır oluyordu.

Ve sonuncu sene başka bi liseye gitti. Sevinmişti açıkçası. O zamandan beri görmedim çocuğu bi kaç kez mesaj attı bana ama ben cevap veremediğim için mesajları azalmaya başladı. Bayadır görmedim onu. Ne sosyal medyada, ne başka yerde.

'' Napıyorsun burda? '' dedim merakla. '' Ben buralarda oturuyorum. '' '' Gerçekten mi? '' dedim hayretle. Sanki şehirde oturuyor gibiydi. Ama baksana burda oturuyormuş. '' Sen napıyosun burda? ''

'' Ben kayboldum ya.. '' dedim gülümserken. '' Nasıl? '' '' Evet dolaşıyorum, yani bi köpekten kaçıyordum ki kendimi burda yabancı bi yerde buldum.'' dedim. Mehmet hayretle baktı bana.

'' Param çalındı. Dedikodum yapıldı . Burası nasıl bi yer? '' dedim Mehmete dönüp. Burada oturuyorsa biliyor olmalı. '' Evet, buralar gariptir. Paran için üzüldüm. '' dedi.

Ben de '' Neyse.. '' dedim sessizce. Mehmet gülümsedi '' Şurdan geçiyordum da, yardım istiyordun. Senin için ne yapabilirim? " Mehmet içten bir şekilde bana baktı. Ona güvenmeli miydim? Kaç senedir görmediğim takıntılı aşığım pat diye karşıma çıkıyor ve yardım etmek istiyor.

'' Aslında evet. Telefonunu kullanabilir miyim? '' diye sordum. Cebine götürdü elini ve dolaştırıp çıkardı telefonu. Telefon siyah ekrandı. '' Şarjı biteli oldu. '' dedi üzgün bir şekilde. Telefonu tekrar cebine doğru götürdü.

  '' Benimki de bitik..'' diyip devam ettim. '' Peki beni evime götürebilir misin? '' '' Nerede oturuyorsun? '' diye sordu Mehmet. '' Gelirken bi kaç sokak geçtim. Ben Cumhuriyet mahallesinde oturuyorum. '' dedim orayı bilmesini umarak.

Mehmet biraz düşündü. '' Orası nerede kalıyor bilmiyorum ki. '' üzülerek baktı. '' Off.. '' diye nefes verirken etrafa bakındım. Napacağım ben, diye düşünürken köşede duran bi kaç adam dikkatimi çekti. Ayaklarının ucunda bira şişeler vardı. Üstleri başları dağınıktı.

Bi adamın kemerinde duran ve parlayan çakıyı gördüğümde gözlerimi kocaman açtım. Eşhedü enlaa..'' diyip Mehmete döndüm. Mehmet benim baktığım yere baktı ve adamları gördü. '' Önce burdan gidelim. '' derken eli omzuma gitmişti. Beni korur gibiydi. Onunla birlikte yürümeye başladım. Mehmet etrafa bakındı.

İlerledik ve bi köşeden döndük. Mehmet uzakta duran bi eve baktı. '' Evim şurda. Akşam oluyor. '' dedi. Beni evine mi çağırıyor? Havadan esen güçlük rüzgar ellerimi dolamama sebep olmuştu. '' Telefonunu da şarj ederiz. Sonra birini arar kendini aldırırsın. ''

Gülümseyerek baktı bana. Biz evine doğru yürüyorduk hala. Ona güvenli miyim? Ama en azından tanıdığın biri bi zararı olmaz değil mi? Hem bu tek seçenek dışarda kalıp, evi aramaya başlarsam evi bulamadan bıçaklanırım ya da daha kötüsü!

Kafamda korku dolu düşünceler dönerken Mehmetin evinin önüne gelmiştik bile. '' Hadi.. '' diyip kapıya yöneldi. Bense bir şey demeden ardından geliyordum. Cebinden anahtarı çıkarıp sokmaya çalıştı kapıya.

Kapı açılmadığında '' Yine mi ya.. '' diyip anahtarı cebine koydu. '' Şu bozuk kilidi düzeltmek gerek. '' diyip gülümsedi bana. Kapıyı tuttu sıkıca ve tüm gücüyle itti. Kapı birden açıldı. '' Hah buyur. '' diyip içeriyi gösterdi.

Ben içeriye girerken ardımdan Mehmet girdi ve kapıyı kapadı. Salonun duvarındaki ışık düğmesine bastım. Işık yandığında etrafı daha iyi görmüştüm.

Askılıkta bi ceket vardı. Altında eski bi ayakkabı. Halılar da eski modeldi. Bana yakın olan kapıya doğru yanaştım ve içeri baktım. Mobilyalar çok demodeydi. Televizyon küçücüktü. Masada bi çay bardağı ve gözlük duruyordu. Yanında da gazete.

'' Evin çok güzelmiş..'' derken içeri geçtim. Zevkler ve renkler tartışılmaz.. Mehmet de gelip ışığı açtı. '' Sağol. Geç otur.. '' diyip koltuğu gösterdi. '' Geliyorum ben. '' dedi ve çıktı kapıdan. Ben de koltuğa oturdum ve ısınmaya çalıştım.

Karşımdaki duvarda bi dağ resmi asılıydı. Ona doğru bakakaldım. Gözüm dalıp gitmişti. Dağın önündeki ev, evin önündeki geyik- '' Kahve? '' dedi içeri giren Mehmet. Elinde iki bardak vardı. Hemen bi kahve mi yapmıştı?

'' Teşekkür ederim. '' dedim bana uzattığı kahveyi alırken. O da yanımdaki koltuğa oturdu ve kahvesinden bi yudum aldı. Ve ardından kahvesini masadaki gözlüğün yanına koydu.

'' Gözlük mü takıyorsun? '' diye sordum. '' Evet ya.. Arada. '' dedi. Ardından bende kahvemden bi yudum aldım. Ardından bi yudum daha. '' Ee anlat bakalım, liseden sonra neler yaptın? '' dedim ona bakarak..

Gülümsedi bana. '' Son sene gittiğim lise berbattı. Gerçekten keşke gitmeseydim dedim. '' kahvemden biraz daha içip gülümsedim. '' Bizim liseden bile kötü müydü? '' '' Evet. Düşün artık. '' diyip güldü o da.

'' Ee.. '' dedim devam etmesi için. Kahvemi yudumladım ardından. Son yudumunu içip bardağı masaya koydum. '' Kahvede güzel olmuş bu arada. '' Güldü. Kafa salladı. '' Ee si.. Bi şekilde mezun olduk işte. Liseyi de bitirdik. ''

'' Bizim mezuniyeti görmeliydin, rezaletti.'' diyip güldüm. Aklıma gelmişti o anılar. '' Ya.. Bizimki şaşırtıcı bi şekilde güzeldi. '' dedi Mehmet. '' Hani sınıftaki Enes varya. '' '' Sıfır yedi Enes. '' '' Heh o.. '' derken esnedim. Uykum mu gelmişti? Bu saatte?

'' Nolmuş ona? '' '' Sahneye çıkmıştık. Sınıfçak. '' Konuşmamı kesiyordum ara ara. Üstüme bi ağırlık çökmüştü sanki. '' Sınıfça kep atacaktık ki.. Çok yemek yediği için sahneden kustu..'' Mehmet güldü '' Tam aptaldı o çocuk.. ''

'' Aynen. Ayy çok kötüydü. Önlerde oturan bi kaç hocaya bile sıçramıştı. '' '' Yok artık. '' ikimizde gülerken ben tekrar esnemiştim. Gerçekten gözümü zor açar olmuştum. '' Sizin ki nasıldı? '' dedim.

Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu . '' Bizde bi fiyasko olmadı. Baya müzikler falan güzeldi. Hatta konuşmalar.. - '' Söylediklerini duyamaz oldum. Gözümü de kapatmıştım. Uykuya dalmıştım..

-

'' Sen de kimsin?! '' Elimi gözüme götürdüm ve duyduğum yüksek sesle doğruldum. Uyku sersemiyle gözümü tam açamadım. '' Sana diyorum! '' adam tekrarlamıştı.

Gözümü kocaman açıp koltuğun baş ucunda dikilen yaşlı adama baktım. '' Kapımı bozan sen misin?! '' adam çok sinirliydi. Elindeki baston titriyordu. '' Mehmet nerde? '' dedim sessizce. Doğrulmaya çalışarak. '' Ne Mehmeti? Sen.. Hırsız mısın yoksa?! ''

Adam sinirle bastonunu kaldırdı ve koltuğa doğru vurdu. Az daha kafama gelecekti. Hızla doğrulmasaydım. Kalktım koltuktan ve etrafa baktım hızla. Her şey aynıydı. Masadakiler, etrafın düzeni. Peki bu yaşlı adam kim?!

'' Ne hırsızı amca? '' '' Çekil! '' diyip bastonu yine bana savurdu. '' Çık evimden! '' dedi ardından sinirle. Ben adamdan uzaklaştım '' Evin mi? '' '' Evet! Git evimden yoksa polisi ararım! '' adam masayı dolaşıp yanıma geldi. Ben de hızla masayı dolaştım ve kapıya yöneldim.

Adam bastonu savuruyordu ama boşa gidiyordu hepsi. '' Nerde şu gözlüğüm? '' Elini masadaki gözlüğe attı ve gözüne taktı. Adamın beni görememesinden yararlanıp hızla çıktım kapıdan. Dış kapı açıktı. Hemen koşarak çıktım.

Evden uzaklaşarak koşuyordum. Yaşlı adam kapıya çıkmış etrafa bakınıyordu. Ben ise koşuyordum. Evden uzaklaşmıştım baya. Yürüyüşümü yavaşlattım. Boş bi sokaktaydım. Zaten gecenin bu saati dışarda kim olacak? Durdum ve yürüdüğüm kaldırıma oturdum.

Nefes nefese soluk veriyorum. Korku ve şaşkınlık içindeyim. '' Noldu az önce? '' dedim kendi kendime. Ellerimi dağınık saçlarıma götürdüm. O ev o adamın mıydı? Peki Mehmet beni neden o eve götürdü 'Evim' diyerek? Ah noluyor?

Dur.. Eve zaten zorla girmişti. Kapı bozuk diye yalan söylemişti. '' Tabi ya! '' dedim kendime kızarak. Doğruldum. Telefonumu elime alacaktım. Telefonu çıkarıp açmaya çalıştım. '' Şarj! Ah!! '' Telefonu sinirle cebime attım.

Diğer cebime katarken cebimden sarkan bi kağıt olduğunu farkettim. Garipseyerek aldım kağıdı. İki elimle açtım. Buruşmuştu. Kendimi yanımdaki duvara dayadım ve gözlerimi kağıda diktim.

'' Gizem seni seviyorum, biliyorsun bunu. '' Mehmet? '' Sana olan aşkım lisede kalmadı, hatta arttı. Bi baktım, başka biri olmuştum. Aşkın gözüme bi perde indirdi Gizem! '' Bu neden bahsediyor?

'' Seni liseden beri takip ediyorum. Sosyal medyadan, heryerden. Gittiğin yerleri oradan görüp ben de anında oraya gidiyorum. Sırf seni görebilmek için. Canlı bi şekilde.. '' yutkundum ve okumaya devam ettim.

'' Ev benim değil. Ben bu mahallede de yaşamıyorum. Senin yaşadığın mahallede yaşıyorum. Yaşadığın yeri öğrendiğim an oraya taşındım ve seni takip etmeye devam ettim. '' Yavaş yavaş okuyordum. Daha doğrusu okumaya çalışıyordum.

'' Senin hakkında her şeyi biliyorum Gizem. Arkadaşlarını, neler yaşadığınızı. Seni heryerden uzaktan izliyordum. '' Ne diyor yahu bu? '' Hastanede, evinde, sokakta markette giderken. Hep bi adım arkandaydım Gizem. ''

Bu ciddi olamaz değil mi? Bu kadar psikopat olabilir mi? '' Seni bugün takip ettiğimde tektin. Ve bu çok iyi bi fırsattı. '' saçımı kaşıdım ve kağıdın son yerlerini okumaya başladım.

'' Gizem içtiğin kahvede uyku hapı vardı.. Seni uyuttum ve birşey hissetmemenden faydalandım. '' Dur.. Ne?! Uyku hapı mı? Bir şey hissetmemem mi? Mehmet sen naptın..?! '' Gizem seni elde etmek için  herşeyi yaptım! Ve bugün bunu başardım!''

Öksürdüm hiddetle ve korkuyla son cümleleri okumaya başladım. '' Ben birşeyi istediğimde onu elde ederim Gizem. Er ya da geç.. '' Şuan.. Başım ağrımaya başladı. Sinirle son cümleyi okudum sessizce.
 
''Umarım anne olmaya hazırsındır! "

###

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim.. :)

Continue Reading

You'll Also Like

5.8K 911 22
Üç kişi, geleceği çeken bir fotoğraf makinesi bulmuştu. Başlarına geleceklerden ise tamamen habersizlerdi. •°• Çift: ChanBaek Tür: Hayran Kurgu Film...
8.4K 801 16
Hayatta kalmak için dövüşmeleri gerek ve bu dövüşün sadece tek bir kazananı olabilir. BrightWin
MODEL-1 By reredrumm

Mystery / Thriller

485K 23.9K 67
Gizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne...
3.5M 199K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...