Mavi Kelebek

By SiyahinRuhHali

1.8M 78.8K 4.6K

🦋 O, kanatlarında ölümü taşıyan mavi bir kelebekti. Hüznün mavisi, ölümün uykusuyla birleşti. Kadın ve adam... More

Mavi Kelebek
Bölüm 1 ▶ Kurban
Bölüm 2 ▶ Soğuk Pençe
Bölüm 3 ▶ Geçmişin İzleri
Bölüm 4 ▶ Soğuk Ateş
Bölüm 5 ▶ Kuklacı
Bölüm 6 ▶ Ateş Ve Buz
Bölüm 7 ▶ Karşılık
Bölüm 8 ▶ Başkalaşmış
Bölüm 9 ▶Kül Mavisi
Bölüm 1o ▶ Kendine Kalır İnsan
Bölüm 11 ▶Dokunulmaz
Bölüm 12 ▶ Körebe
Bölüm 13 ▶ Dudaklarımda Ki Zehir
Bölüm 14 ▶Vezire Karşı Duran Piyon
Bölüm 15 ▶Bana Seni Anlat
Bölüm 16 ▶Piyona Adanmış Vezir
Bölüm 17 ▶Oyun Döngüsü
Bölüm 18 ▶ Anlattıkça Zor
Bölüm 19 ▶ Uyu Ve Öl Kelebek
Bölüm 2o ▶ Kanat Çırpmaktan Yorulan Kelebek
Bölüm 21 ▶Kanayan Bir Düş
Bölüm 22 ▶Mavi Kelebeğin İncileri
Bölüm 23 ▶Benden Önce Ölme
Yeni Hikaye Duyurusu
★ Bölüm Duyurusu ★
Bölüm 25 ▶ Ateşten Kelebek Kozası
Bölüm 26 ▶Baharda Ölen Kelebek
Bölüm 27 ▶Kelebeklerin Ölümsüz Olduğu Yer
Bölüm 28 ▶️Kalbinde Kalan Küller
Bölüm 29 ▶ Ölümsüz Mavi Kelebek

Final ▶Bana Bir Düş Ver

57.4K 2.3K 377
By SiyahinRuhHali

Multi var.

Genç kız ay ışığının altında bedenini kumların üzerine bırakmış, gözleri kapalı hâlde dalgaların sesini dinliyordu. Arada sert dalgalar ayaklarına çarpıyor, soğuktan ve mutluluktan kahkaha atıyor, ruhu katıksız bir huzurla doluyordu. Tüm hayatı boyunca soğuktan nefret etmişti ama artık o kadarda kötü gelmiyordu. Ya da kalbinde yanan ateşten çokta soğuğu hissedemiyordu. Her ne sebeple olsun, yanında uzanan adam sayesinde sevmediği şeyler bile artık ona güzel geliyordu. Bisiklet sürmekten nefret ediyordu ama günün bir kısmını nefret ettiği şeyi öğrenmeye harcamış ve sevdiği adamdan bir tomar azar işitmişti.

Sonra zamanlarının bir kısmınıda kıyafet alışverişi yapmakla geçip, en sonunda da günü yemekle sonlandırmışlardı. Hayatının en güzel ve eşsiz gününü geçirmiş, saatler hiç tükenmesin istemişti. Ve sevdiği adam onun için günü geceye katmış ve gün doğumuna kadar beklemeyi kabul etmişti.

Başını sevdiği adamın göğsünden kaldırıp yüzüne baktı. Günler önce sormak istediği soruyu sordu. "Bana neden kelebek diyorsunuz?" diye sordu.

Ateş bir an gerildi. Sarp ona Masal hakkındaki her şeyi anlattığı gece, ona mavi kelebek ismini kendisi koymuştu. Çünkü mavi kelebekler ölümü temsil ederdi ve Masal'ın hikayesini duyduğunda, onun masmavi gözleri aklına geldiğinde ona yakışacak yegâne isimin bu olduğuna karar vermişti.

Gerçeği gizleyerek, "Çünkü kelebekleri severim" dedi.

Masal onun gerildiğini, dahası yalan söylediğini anladı ama bu noktada ona çok takılmadı. Muzur bir hâlde, "Hadi bana hayalini anlat" dedi.
"Hayalimi mi?"
Başını onaylarcasına salladı.
Ateş biraz düşünür gibi yaptıktan sonra gözlerini gökyüzüne dikerek konuşmaya başladı.
"Üç kızım olsun istiyorum" dedi. Kısa bir anlığına kızın şaşkın yüzüne bakıp gülümsedi. Ardından yine gökyüzüne bakarak, "Okyanusun renginde gözleri olsun. Birini omuzlarımda, diğerlerini kucağımda taşıyarak parka gideyim. Uyurken onları izleyeyim. Masallar okuyayım. Beraber alışverişe gideyim. Erkek arkadaşlarına kan kusturayım. Fırtınalı ergenliklerine şahit olayım...Böyle.. sanırım dünya üzerindeki en şanssız evlatlar olurlar ama onlar için en iyisini yapmaya çalışırdım"
"Harika bir baba olacağından eminim"
"Ya senin.. Senin hayalin ne?"

Genç kız geniş bir şekilde gülümsedi. Yeniden başını göğsünün üzerine koyup, bileğini havaya kaldırdı. Sol elinin parmakları, sağ bileğini saran altın bilekliğin üzerinde dolanırken,
"Bugün benim hayalimdi. Ömür boyu seveceğim adamı bulup, onunla keyifli vakit geçirmek. Aşık olmak. Biliyor musun, sanki bugün yeniden doğmuş gibiyim" dedi.
Yerinden aniden doğrulup, bilekliğindeki harflere dokundu.
Bir tanesi Masal'ın M'si, diğeri Ateş'in A'sıydı ama geri kalanları bulamıyordu. Ateş'e sorsada cevap vermemişti.

N. P. S.

Dudaklarını küçük bir çocuk gibi büzerek, "Bunların anlamını bana söylemeyecek misin?" diye sordu.
Ateş ellerini başının altına koyup keyifle,"Biraz zorlarsan bulabilirsin" dedi.

Ciddi anlamda düşünmüştü ama aklına hiçbir şey gelmiyordu.
En sonunda dayanamayıp, ofladı.
Bu defa gerçekten üzülerek, "Lütfen Ateş, söyle"
"Az önce biz ne konuştuk Masal" diye küçük bir ip ucu verdi ona.
"Hayallerden"

O an kızın aklına dank etti. Geriye üç harf kalmıştı. Ateş üç kızı olsun istiyordu. Olumsuzca kafasını salladı. Nedense Ateş'in kızlarının annesi olarak kendisini hiç düşünememişti.
"Narin'nin N'si" dedi sorarcasına.
Ateş başını aşağı yukarı salladı.
"Su'nun S'si"
Yine başını salladı ve
"Pınar'ın P'si.. Yani annem" diyerek tamamladı.
Şaşkınlıkla duraksayan Masal, "Anlamadım" dedi.

Ateş yattığı yerden doğruldu. Elini saçlarının arasına sokup, baş parmağını Masal'ın yanağında dolandırdı. Gözlerinin tam içine bakarak,"Bu bizim tablomuz.. Eşsiz bir resim değil mi sence de? Sana benzeyen üç kız. Gözleri tıpkı sen. Saçları tıpkı sen. Gülüşü tıpkı sen. Bakışları, sesleri, kokuları.. Hepsi sen. Her yerde sen ol istiyorum. Her şeyim sen ol istiyorum. "

Masal içinde çağlayan bir heyecan fırtınasıyla sarsıldı. Dolan gözlerini kaçırmadan, "Bu haksızlık ama... Bende sana benzeyen oğullar görmek istiyorum" dedi.
Ateş bembeyaz dişlerini ortaya çıkaracak şekilde gülümseyerek, iki eliyle yanaklarını avuçlarının arasına aldı.
"Yaparız küçüğüm. Önümüzde koskoca bir hayat var. Boş geçirecek değiliz. Altı küçük yaramaz, boş vakitleri doldurmak için yeterli"
Masal somurtarak, "Üçünü sen doğurmaya ne dersin?"
Ateş bu imkânsız isteğe başını sallayarak yanıt verdi.
"Merak etme, vücudun bozulsada, buruşsanda kabul edeceğim"
"Öyle mi?"
"Öyle. Ömrünün her satırına adımı kazıdım bile"
"Şikayetçi değilim"
Dudaklarının arasındaki mesafeyi sıfıra indirip, "Olmamalısın" diye fısıldadı.
Sıcacık dudaklarını dudaklarına bastırıp, nefesini içine hapsetti.
Kurulan bu hayallerin gerçek olmasını bütün kalbiyle istedi ama içinde buna dair bir umut göremedi. Kaşları çatık hâlde geri çekilerek, adamın yüzüne baktı. Sanki onu bekleyen sonu özenle hazırlarmış gibiydi cümleleri, "Bazı şeyler hatırladım...Yani geçmişime, çocukluğuma dair. Çok bölük ama beni rahatsız ediyorlar"
Ateş elinde olsa tüm geçmişini yakıp yıkma yeniden inşa etme arzusuyla biraz daha dolarken, elini yanağında gezindirdi ve devam etmesini bekledi.
"Bir hastane odasında olduğumu hatırlıyorum..Ellerimden ve ayaklarımdan sedyeye bağlı haldeydim. Bana ne yapıyorlardı bilmiyorum ama çok acı çektiğimi biliyorum"

Ateş gerilse de durumu ona yansıtmamaya çabalayarak, "Belki hepsi bir hayaldir. Hem gerçek bile olsa ne fark eder ki, hepsi geçmişte kaldı. Ben sana ne dedim hem. Geçmişi unut artık" dedi sesindeki titremeyi gizlemeyi başaramadan.
Masal olumsuzca başını salladı.
"Hastalığımı biliyorsun Ateş. Bildiğini biliyorum. Yaşadığım acı gerçekti buna eminim. Belki bu yüzden, belki de çok korkak olduğum için hâlâ tamamen geçmişimle yüzleşemedim ama beni yakaladı değil mi?" Duraksadı. Kelimelerini bu noktadan sonra özenle seçmeye gayret gösterdi.
"Doğu bana birkaç şey söyledi. Yani hastalığın nüksettiğini bir kere daha başarabileceğimi söyledi ve o an bunları hatırladım. Böyle birşey bir daha yaşamak istemiyorum Ateş. Yaşamayacağım değil mi? " diye sordu tüm masumiyetiyle.
Ateş yüzünü avuçlarının arasına alırken, " Yaşamayacaksın" diye söz verdi.

Üzerlerine yağan yağmuru ilk fark eden Masal olmuştu. Kıkırdadı ve o da ellerini sevdiğinin yanaklarına koyup, kendini biraz geriye çekti.
"Yağmur.." dedi.
Cümlesi kısa bir öpücükle sonlandırıldı.

Yağan yağmur güneşin doğuşunu izleme planlarını bozmuş, sonraya ertelemelerine neden olmuştu. İkiside üzerlerindeki ıslak kıyafetleri değiştirmek için ayrıldığında, Masal fark ettiği şey ile paniğe kapıldı. Banyodan çıkıp, Ateş'e bakmadan
"Yakınlarda açık bir market var mıdır?" diye sordu.
Utancından yüzüne bakamadığından, Ateş bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. Ayağa kalktı. Çenesinden tuttu ve kendisine bakmaya zorladı.
"Bir sorun mu var?" diye sordu.
Masal gözlerini kaçırıp, çenesini parmaklarından kurtardı ve bir adım geriledi.
Kızaran yanaklarına ellerini kapatıp,"Kadınsal bir şey"dedi.
Ateş çatık kaşlarıyla rahatlayarak gülümsedi. Daha fazla utandırmak istemediğinden, sandalyenin üzerinde duran ceketini aldı. Kız kardeşinin bu dönemlerde çektiği acıları hatırlayınca yüzünü buruşturdu. Odadan çıkmadan önce,
"Ağrın var mı?" diye sordu.
Masal ona bakmadan olumsuzca başını salladı ve gidişinin ardından rahatlayarak omuzlarını düşürdü. Pencere kenarına yaklaşarak, onun acil bir hasta varmış gibi aceleci tavırlarını gülümseyerek izledi. Parmaklarını istemsizce ona dokunmak istermiş gibi cama değdirdi. Gözlerine sebepsizce yaşlar oturmuş, kalbi göğüs kafesinin içerisinde ezilmiş, nefesi kesilmişti. Rahatsızlığı saniye saniye artarken, kendisini odadan dışarıya attı ve merdivenleri paldır küldür indi. Verandaya ulaştığında hayal kırıklığıyla dudağını kanatırcasına ısırdı. Ateş çoktan arabaya binmiş ve uzaklaşmıştı.

Yumruk yaptığı elini çarpan kalbinin üzerine vurup kendi kendine,
"Geri gelecek" diye mırıldandı. Geri gelecekti elbette ama bıraktığı şeyleri eskisi gibi bulamayacaktı.

Arkasında tok bir alkış sesinin beraberinde tanıdık bir ses işitince, yerinde sıçrayarak yüzünü ona doğru döndü.
"Merhaba kızım"
Masal'ın nefesi, midesine sert bir yumruk yemiş gibi kesildi. Dolan gözlerini kırpıştırıp,"Baba" dedi.
Arkasında bekleyen adamları, babasındaki değişimi fark eder etmez bir adım geriledi.

Adam verandanın bir basamağına çıktığında kızın tereddütle bakan gözlerine bakarak, "Benden korkuyor musun?" diye sordu.
Masal hiç düşünmeden sorusuna başka bir soruyla karşılık verdi.
"Nasıl kaçtın?"
Adamın şuh kahkahası kulaklarında çınlayınca, gözlerinden sicim sicim yaşlar boşaldı.
"Ahh aptal Masal...Hiç kaçırılmadım ki. Elmasları bulabildin mi?Ya da dosyayı"
"Ne elmasından bahsediyorsun?"
Adamın kaşları alayla havaya kalktı.
"Annenin çaldığı elmaslar Masal. Bana ait olan elmaslar"

Yalan söylediğini anlamamasını umarak, "Elmas falan görmedim ben. Neden böyle davranıyorsun baba?" Diye sordu.
Adam kasılan yüzüyle birkaç adımda yanına vardı ve elini bir pençe gibi kızın omuzuna geçirip, acıyla iki büklüm olmasını sağladı.
"Bana bir daha baba deme. Senin o orospu annen yüzünden, ağabeyim beni her şeyden mahrum bıraktı. Bana tek kuruş dahi vermeden, kapı dışarı etti. Sonra o öldüğünde bir şeylerden faydalanırım dedim ama öz yiğenim bile beni kabul etmedi. Şimdi intikam zamanı, elmaslar karşılığında seni almak isteyecektir" dedi.
Elini biraz gevşetip,"Vicdan sahibi insanlar böyle bir oyunda asla kazanamazlar Masal. Ve Ateş'e oyunu ancak sen kaybettirebilirdin. Bu yüzden seni bu zamana kadar besledim. Bir gün bugünün geleceğini biliyordum. Sen onun vicdanının sesisin tatlım"
Elini omuzundan çekip çenesini sert bir şekilde kavradı.
Keyifle, "Kalbinin sesi olman ise bana da sürpriz oldu" diye ekledi.

Masal korkuyu soluyarak, "Ona zarar vermene izin vermem" diye tısladı ama adam zerre kadar oralı olmadı.

Bileğinden yakaladığı gibi Masal'ı sürüklemeye başladı. Kendi korkusu yok olmuş, tüm korkuları Ateş'e yönelmişti. İçinde yoğunlaşan duyguyla, adamın diz kapağının arkasına sert bir tekme atıp kolunu bırakmasını sağladı. Gidebileceği tek yöne doğru koşarak eve girdi. Düşe kalka merdivenleri tırmanıp, yatak odasına girdi ve kapıyı kilitledi. Bunun yeterli olmayacağını biliyordu. Yatağın kenarına sinip, bekledi. Ve çok geçmeden adam kapıyı kırıp içeriye girdi.

Başını iki yana sallayarak, "Elmaslar onda değil" diye bağırdı.
Adam dinlemedi. Birkaç adımda yanına gelip, kolundan çekiştirdi.
Masal belinin arkasındaki silahı fark eder etmez, düşünmeden boşta kalan eliyle soğuk metali kavradı. Ölümün habercisi olan metali kavrayan incecik parmakları titriyordu. Buna rağmen namlunun ucunu, yıllardır ona babalık yapan adamın ensesine yasladı.

Adam elini gevşetip, duraksadı.
"Beni vuracak mı..."
Tamamlanamayan cümlesini bir el silah sesi böldü. Narin parmaklarının arasından kayan metal, tok bir sesle ahşap zemine düştü. Masal başını eğerek acının geldiği yöne baktı. Kurşun sesi defalarca beyninde yankılanmaya devam ederken, adamların telaşla ve bağırışlarla odadan çıktığını duyumsamıştı.

Bembeyaz geceliğine hızla yayılan kırmızı sıvıya dokundu. Parmakları yoğun bir kana bulaşınca, dizlerinin bağı çözüldü ve yere yığıldı. Yaşamak istiyordu. En azından onu son bir kez görmek istiyordu ama çok fazla dayanamayacağını kendisi de biliyordu. Bu yüzden yatağın üzerindeki telefona ulaşmaya çalıştı. Sürünerek geçtiği her yer kana bulanırken telefona ulaşmayı başarabildi ama yine bir şansızlık onu bulmuştu. Telefonun şarjı yoktu ve tüm gücü tükenmişti. Çok fazla kan kaybediyordu ve her geçen saniye gözleri kararmaya biraz daha yaklaşıyordu. Ölümün soğuk pençesini ensesinde hissettiği an da, Ateş'in telaşlı sesini işitti. Sona geldiğini anladı ve gözlerindeki yaşlara rağmen gülümsedi. Her ne olursa olsun, onu gülümseyerek karşılamak istiyordu. Öyle de yaptı.

Ateş'in dehşete kapılmış yüzüne karşılık gülümsedi ve elini ona doğru uzattı. "Gel" dedi boğuk çıkan sesiyle.
Bedeni sevdiği adamın kollarıyla buluştuğunda, yeniden güldü. Can vermek istediği yer, tam da burasıydı. Titreyen kanla kaplı elini sevdiği adamın yüzüne dokundurup,"Sakın üzülme, sen bana bütün ömrü feda edebileceğim bir düş verdin. Bir aile olduğumuzu hayal etmek bile harikaydı. Bir günlükte olsa, ilk defa yaşadığımı hissettirdin. Mutluyum Ateş..."

Duraksadı. Konuşmak, nefes almak canını daha fazla yakıyordu. Yine de geride söylenmemiş hiçbir şey bırakmak istemedi.
Ateş gri gözlerinden süzülen yaşları fark etmeden sesini sert tutmaya çalışarak, "Kes sesini Masal, iyileşeceksin." dedi. Yüksek çıkan sesi öyle acı doluydu ki, Masal bu defa onun acısıyla bir kez daha kavruldu.
"Gün doğumunu seninle beraber izleyemeyeceğim.. Sen.. Mutlaka"
Nefes almaya çalıştı.
"Kızlarınla. ..İzlemelisin"
Ateş kucakladığı kızın saçlarına öpücük kondurup, "Aptal. Ben ömrünü, ömrüme düğümledim diyorum sana. Sen yoksan, ben var olur muyum sanıyorsun?" dedi.

"Olacaksın çünkü seni izleyeceğim. Başka bir baharda yeniden hayatına gireceğim. Unuttun mu?..Ben kelebeğim. Senin mavi kelebeğinim" dedi ve üzerine çöken yorgunlukla gözlerini kapattı. Dudakları kurumuştu ve birkaç kelimelik daha canı kalmıştı.

Ateş yüreğindeki acının dayanılmazlığını bastırmak için yeniden bağırdı. Sevdiğinin kanla kaplı elbisesine baktıkça daha çok haykırmak, kendi çığlıklarında yok olmak istiyordu. İsteklerini kızın incecik çıkan sesiyle kenara itti.
"Uyumama izin ver sevgilim"

Kor gibi yaşları kızın yüzünü ıslattı. Ardından da kulağına "Seni seviyorum. Uyu benim küçük mavi kelebeğim. Kanatlarında kalbimle uyu. Uyu ki, ölümün olmadığı bir yerde bul beni" diye fısıldadı.

Masal duyamadı. Gözlerini hayatın yorgunluğuyla, sevdiği adamın kolları arasında huzurla kapadı. Ateş kanın yakışmadığı beyaz tenine dokundu. Masal'ın okyanus rengi gözlerini kapamasıyla beraber onun için dünyadan tüm maviler silinmişti. Ve tüm renklerde..

"Masal'sız hiç Ateş olur mu?" Diye sordu cansız bedenini göğsüne bastırarak.

Bazı hikayeler eksik kalmaya mahkumdur. Tıpkı Ateş ve Masal'ın hikayesinde olduğu gibi.
Ateş' siz bir Masal olmaz.
Tıpkı Masal'sız bir Ateş' in olamayacağı gibi.


Yıpranmış hayatların mutlu sonu olmaz derler ama sen mutlu ol Ateş. Kaderin ne kadar zor olursa olsun, hayat seni ne kadar zorlarsa zorlasın, mutlu olmak için çabala. Bunu istiyorum çünkü sen her mutsuz olduğunda ben bir yerlerde acı çekeceğim. Unuttun mu? Eşler birbirlerinin
acılarını paylaşır. Sen mutlu oldukça ben de mutlu olacağım, söz veriyorum. Bu yüzden sakın beni mutsuz etme..

Ve lütfen üzülme Ateş, bu hayatta fazla kalamayacağımı biliyordum zaten. Şuan bunu sana yazarken bile birkaç saniye sonrasında burada olabileceğimden emin değilim. Aklımı mı kaybediyorum yoksa ölüyor muyum bilmiyorum ama, sana söylemek istediklerimi söyleyememekten korkuyorum.

Beni kurtarmaya çalışma.
Ve beni unutma.
Bir gün bir yerde yeniden karşılaşmamıza kadar bekle, sana bir kelebeğin öyküsünü anlatacağım.
Ateş'e aşık olan aptal bir kelebeğin hazin öyküsünü.

Mavi Kelebekleri hatırla Ateş.
Ve beni unutma.
Unutursan bir Masal silinir dünyadan.
Çünkü unutursan ölürüm.

Seni seviyorum.
Seni her şeyden çok, herkesten çok seviyorum.


-Masal

Continue Reading

You'll Also Like

444K 3.7K 4
• Tamamlandı • • Aşktan Adamlar - II • Tolga için Meyra mutluluğun tanımıydı. Birbirilerine öylesine bağlıydılar ki hiçbir şey onları ayıramazdı. Ta...
792K 33.1K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
3.6M 131K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
SERMEST By İlayda

Teen Fiction

107K 6.7K 44
Buz mavilerinin getirdiği tüm enkazları; yüreğimin en uç noktasında, okyanusun haşim dalgalarına yuvarlandığı o saniyelerde evladım bilmiştim. Yüreği...