Bölüm 1o ▶ Kendine Kalır İnsan

56.9K 2.6K 149
                                    

Odamın penceresinden şahit olduğum eşsiz bir manzara. Güneş İstanbul'un üzerinden çekilmeye başlamış, yaklaşan karanlığın haberini veriyordu. Masmavi deniz hüzün giymişti sanki. Öylesine durgun ve sessizdi. Ve manzaramı süsleyen bir adam. Ellerini füme rengi kumaş pantolonunun ceplerine sokmuş, denize karşı durmuştu. Dakikalardır sessizliğini koruyor ve hareket etmiyordu. Sakinliği her zamankinin aksine beni tedirgin etmemişti. Ne düşünüyordu merak ediyordum. Üşümemiş miydi merak ediyordum. Bana hâlâ kızgın mıydı merak ediyordum. Gitmek istemekte haklıydım. Burada kalırsam eğer neler olacağını kestiremiyordum ve bu belirsizlik beni rahatsız ediyordu.

Dakikalar boyunca onu izlemeye devam ettim. Başta izlemekten keyif aldığım manzara, zamanla tam bir eziyete dönüşmüştü. Üşüyor, hastalanacak düşünceleri sürekli beynimde dolanıyordu. Onun için neden endişelendiğimi bilmiyordum. Sadece endişeleniyordum işte. Kendimi bu durumdan sorumlu tutuyordum belki de.. Hayır benim gibi biri onun canını bu derece sıkamazdı bunun farkındaydım ama ihtimallere yaslanmayı tercih ettim.

Sonunda daha fazla dayanamadım. Yatağın üzerindeki örtüyü tek bir hareketle çekip aldım ve duraksamadan odadan dışarı çıktım. Koşar adımlarla merdivenleri inip, kendimi soğuyan havanın kucağına attım. Kızacaktı belki ama umurumda değildi. Sebep olarak kendimi suçlu hissetmek istemediğimi gösterebilirdim. Tersleyeceğini bilmeme rağmen bunu yapabilirdim.

Yanına yaklaşıp omuzlarının üzerine örtüyü bırakırken, "Donacaksın" dedim.

İyi olup olmadığını görmek için karşısına geçtim. Gözleri kapalıydı. Sanki kendisini zorluyordu. Kesinlikle onu bu hâle getiren ufak tartışmamız olamazdı.

Kaşlarımı çatarak, "İyi misin?" diye sordum. Hiçbir şey iyi değildi. Olmayacaktı.
"Sorun ne bilmiyorum ama her şey iyi olacak"

Dişlerinin arasından, "Git buradan!" diye tısladı.

İnatla, "İçeriye girelim" dedim.

Düşünmeden hareket edip, omuzlarında ki örtünün kenarlarından iyice çektim ve göğsünün üzerini kapattım. Kapalı olan gözlerini aniden açtı. Ellerimi hemen çekip bir adım geriledim. Hiçbir tepki vermedi.

Kısık çıkan sesimle, "Hasta olacaksın" dedim. Kollarımı kendime sardım. Gecenin ayazında burada hareketsiz dikilmek, akılkarı degildi. Neden üzerime bir şey almadan çıkmıştım ki?

Beklemediğim an da, bende şok etkisi yaratan sözler döküldü dudaklarından, "Birilerine zarar vermemden iyidir" dedi buz gibi sesiyle. Gerçekten kendisini zorluyordu.

Aklıma gelen ilk sorular, 'Kime zarar vermek istiyorsun? Neden? ' di ama bunları sormak yerine, tamamen ona odaklanmıştım.

"Sen içeri girmezsen, ben de girmeyeceğim" dedim.

Sanki bugün kavga eden bizler değilmişiz gibi davranıyordum.  Neden gitmeme izin vermemişti ki? O zaman bütün bunlarla uğraşmak zorunda kalmazdım.

Beklediğim gibi umursamadı. Yerinden bir gıdım sallanmadı. Böyle olacağını bilmeme rağmen, aptal gibi davranmakta nereden çıkmıştı.

İlk birkaç dakika iyi dayansam da, esen kuvvetli rüzgarlarla iyice üşümüştüm. Üzerimde ince ve uzun kollu penye bluzden başka bir şey yoktu. Peki o saatlerdir ince bir gömlekle nasıl dayanmıştı? Ben olmasaydım burada daha ne kadar duracaktı?  Neden böyle davranıyordu?

Ateş'e göz ucuyla baktığımda, örtünün omuzlarından sarktığını fark ettim. Hala elleri ceplerinde gözleri kapalı hâlde bekliyordu. Titreyen bacaklarımla yanına yaklaştım. Bu deli cesareti nerden geliyordu bilmiyordum. Ellerimi örtünün kenarlarına uzattığım anda, bileğimi kavrayan kuvvetli eli hissettim ve anında pişman oldum. Bakışlarımı ürkekçe yukarıya kaldırdım ve hâlâ kapalı olan gözlerine baktım. Tam ağzımı açmak üzereyken, ani bir hareketle kolunu bileğimle beraber geriye doğru itti ve yüzümün göğsüne yapışmasını sağladı. Kollarımı kendi beline sarmamı sağlayıp bıraktı. Sırtımı kollarıyla ve örtüyle iyice kapladı. Kolları çapraz olarak sırtımda birleşmişti. Donup kalmıştım. Kendi nefesim yüzümde dolanırken, onun sıcacık nefesi saçlarımın arasındaydı. Aramızda bir santim mesefe bile yoktu. Kalbinin sesi tam kulağımın dibindeydi. Belki ona bu kadar yakın olmamdan kaynaklanan aptalca bir heyecandı ama içimde bir şeylerin titrediğini hissettim. Dudaklarımın kenarında saçma olduğunu daha sonra fark ettiğim bir tebessüm, ben fark etmeden yerini almıştı. 

Mavi Kelebek Where stories live. Discover now