Bölüm 19 ▶ Uyu Ve Öl Kelebek

49.6K 2.3K 165
                                    

Multide Ateş ve Masal :)

Bölümü hayranı olduğum yazar arkadaşıma ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar :)

Hani bazen söylemek istediğiniz onca şey varken, manasız bir şekilde suskun bulursunuz ya kendinizi. Dudaklarınızın arkasına hapsolmuş kelimeler bir türlü dökülmezler dilinizden. Dışarıdan bir gözle izlersiniz olanları..Ne kadar dokunmasam, o kadar yanmam diye düşünürsünüz. İşte o anlardan birini daha yaşıyordum. Dudaklarım birbirine mühürlenmiş, ardında saklanan kelimelerin, sadece beynimde yankılanmasına izin veriyordu. Aslında içinde bulunduğum manzaraya söylenecek o kadar şey vardı ki...

İdil günler sonra tam karşımda duruyordu. Ellerini azarlanan küçük bir çocuk gibi kucağında birleştirmiş, bakışlarını ellerine sabitlemişti. Sarı saçları birbirine girmiş, koyu renk makyajı yanaklarına akmıştı. Besbelli ki ağlamıştı. Üzerindeki beyaz elbisesi hırpalandığını belli edercesine kirlenmiş ve en kötüsü yüzünün sol yanındaki elmacık kemiği morarmıştı. Bu hali bana kendimi hatırlattı.

Sessizce geçip karşısına temkinli bir şekilde gözlerimi ondan ayırmadan oturdum. Hâli içler acısıydı. Günler öncesinde gördüğüm kadınla hiçbir alakası yoktu. Nasıl bu hâle geldi, diye sordum kendi kendime. Ve zihnimde canlanan sorunun cevabı, hızla yerimden kalkma neden oldu.

Sesimdeki dehşetle, "Sana bunu..." dedim. Aynı anda bakışları yüzüme sabitlendi. Yeşil gözlerinde beni karşılayan şey ürkeklikti.

Öteden gelen tanıdık bir ses, "Benim yaptığımı düşünmüyorsundur umarım" dedi. Bakışlarımı İdil'in üzerinden çekip, elindeki kıyafetlerle beraber merdiven basamaklarını inen Ateş'e baktım.

Belkide ona karşı ilk acımasız cümlemi düşünmeden savurdum. "Neden olmasın? Sen her şeyi yaparsın" dedim.

Onun canını acıtmayı düşünmüştüm ama nedense kendi canım daha çok yanmıştı. Haksız değildim. Olmadığımı biliyordum. O bana iki kez silah doğrultan, zorbalık yapan bir adamdı. Yine de içimde bir yerlerde, onun bir kadını dövmeyeceğini el kaldırmayacağını biliyordum.

Gözlerimin içine bakarak, "Haklısın, ben her şeyi yaparım" dedi. Grilerinde gördüğüm yorgun ifade kalbimi sızlatırken, sesindeki tını beni ezip geçti. Yine bakışlarımı ondan kaçırmaktan başka bir şey yapmadım.

Elindeki kıyafetleri ona uzatırken, bana da küçük bir açıklama yapma nezaketinde bulundu.

"Senin dolabından aldım..."

Omuz silktim. Neticede onun parasıyla alınmış şeylerdi ama dolabımı kurcalamış olması hoş bir şey değildi.

"Bunları giy ve biraz dinlen. Daha sonra konuşuruz" dedi sakin bir sesle.
İdil başını sallayıp kıyafetleri eline aldı. Ayağa kalkarken acıyla yüzünü buruşturunca öne doğru atıldım ve kolunu tuttum. Saçlarının arasından tuhaf bir ifadeyle bana baktı. Sanki yaptığıma şaşırmış, inanamamıştı.

Gülümsemeye çalıştım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. "Sana banyoya kadar yardım edeceğim" diye açıkladım.

Bir şey söylemedi. Hafifçe başını sallayıp, sol eliyle yine sol bacağını tuttu. Ağır ağır banyoya doğru ilerledik, o sırada içeri giren Sarp küçük bir tebessüm gönderdi bana. O Ateş'in yanında yerini alırken, ben İdil'i banyoya soktum ve bir şeye ihtiyacı olursa seslenmesini söyleyip ardımdan kapıyı kapattım.

Salona geçtiğim de Sarp'ın koltukta hemen Ateş'in yanında oturduğunu gördüm. "Kızını bulacak mısın?" diye sormuştu Sarp.

Ateş, "Küçücük bir kız çocuğunu o köpeklerin eline bırakacak değilim" dedi. Sesinde korkunç bir öfke vardı.

Mavi Kelebek Where stories live. Discover now