Dylan
Sabah uyandığımda Tyler her zamanki gibi yoktu. Ayağa kalkmaya çalışırken karnımı taşıyamadım ve popomun üzerine düştüm. Saat altıydı ve Tyler'ın uyuması İçin kalan süre yarım saatçikti. O yüzden onu uyandırmamak için yataktan destek alarak ayağa kalktım. Aynayla göz göze geldiğimizde kendimi süzdüm.
Çok büyümüştü ama umrumda değildi birkaç hafta daha idare edebilirdim. Yani sanırım.
Hızlıca aşağı indim ve Tyler'a bir tost yapıp yanına oturdum. Elimi yanağına koyduğumda sertçe elimi tutup yanağından çekti. Ben daha neler olduğunu anlamadan ise tekrar yanağına yerleştirdi. "Korktum" dediğinde gülümsedim ve yanağını sıkıp iki yana salladım.
"Kalkma vaktin. Beş dakikan kalmadı. Saat altı buçuğa ha geldi ha gelecek"
"Gece neden bu kadar hızlı geçti?"
Omuzlarımı silkerken Tyler ayağa kalktı ve yere çöküp önümde eğildi. Karnıma elini koyup tam yanına bir öpücük bırakırken "günaydın kızım" diye mırıldandı.
"Geç kalacaksın"
"Napim"
"Tyler!"
"Pardon, gidiyorum şimdi"
Kafamı sallayıp onu onayladım ve yukarı çıkarken arkasından baktım. Onunla olmak rüya gibiydi ama ben bir rüyada değildim. O her şeyiyle karşımdaydı. O tüm güzelliğiyle kızımın babası olacaktı. Benim kızım olacaktı.
Yavaşça sırtımı koltuğa yasladım ve kilometrelerce yol koşmuş gibi hızlı nefesler alıp verdim. Elimi karnıma koyduğumda tişörtüme biraz kan bulaştı. Titreyen ellerime baktığımda ise çok fazla kan vardı. Ayağa kalkmaya çalıştığımda elim kaydı ve tekrar yere düştüm. Tekrar denedim ama koltuk giderek yükseliyordu sanki. Ona ulaşmak giderek imkansızlaşıyordu. Tyler aşağı indiğinde neden yerden kalkmadığımı sordu. Ben ise ona dönemeden kalkamadığımı söyledim. O da hızlı adımlarla yanıma gelip beni koltuğa çıkardı.
"Sakin ol sadece burnun kanıyor, ellerine o yüzden bulaşmış"
O an nasıl rahatladığımı anlatamam. O kadar korkmuştum ki bir şey oldu diye. Ama olmamıştı. Gülümseyip kafamı salladım ve elimin tersiyle burnumu sildim.
Tyler'da bir peçete getirip burnumu ve elimi sildi. Sonra başka bir peçeteyi katlayıp gülerek burnuma soktu. Ben kahkaha atarken ise peçete çıktı.
"Dylan sen gülemezsin dur bi"
"Nefes alamıyorum insafsız"
Tyler büyük bir kahkahayla kafasını iki yana salladı ve banyodan bir pamuk getirip elime verdi. "Ben gelinceye kadar tut burnunda eğer durmazsa bakarız" deyip yukarı çıktı. Bende oturup pamuğu burnuma bastırdım.
Tyler çok kısa bir süre sonra gömleğini, pantolonunu giymiş, ceketini de koluna asmış aşağı indi.
"Geçti mi" diye sordu önümde diz çökerken. Gömleğinin düğmelerini ilikledi ve pamuğu elimden aldı. Kafasını iki yana salladı ve kilo almam ona herhangi bir şekilde işlemiyor gibi beni kucağına aldı. Bende burnumu ona sürtmemek için biraz geri çekildim. Sonunda banyoya girdiğimizde burnumu yıkadım ve kuruladım.
"İyi misin" diye sordu kaşlarını kaldırıp.
"İyiyim. Gidip yemeğini ye"
"Giderken yerim. Hastaneye gidelim mi"
"Abartma Tyler alt tarafı bir burun kanaması"
Tyler şüpheli bakışlarla yatağa yattığım İçin odadan çıktı ve dış kapının açılma sesini duydum. Ama tekrar odaya girerek elini karnıma koydu ve dudağımı öpüp geri çıktı. "Eğer bir şey olursa ara beni" diyip kapıyı kapattı.
Bende o gider gitmez gözlerimi kapattım ve kısa bir sürede uykuya daldım. Yedi saat sonra uyandığımda saat iki olmuştu bile. Yataktan kalkmadan telefonumu açtım ve mesajlara baktım. Dördü Tyler'dan biri de bilmediğim bir numaradandı.
Bebek 1 ♥️
İyi misin güzelim?
(8.46)
Uyuyor musun?
(11.35)
Endişelenmeli miyim?
(12.00)
Uyanınca bana bir mesaj at tamam mı bebeğim
(13.59)
Onun sıcak mesajlarına karşı küçük bir uyandım, iyiyim mesajı gönderdim ve diğer mesaja girdim. Aniden gözlerim doldu ve telefonu kırmak istedim ama sakin olup Tyler'ın mesajlarına geri girdim.
Bebeğim?
Efendim?
Bana bir mesaj geldi
Ne mesajı
Bekle atacağım şimdi
İletildi
Günaydın oğlum
Ben sana anlatacaktım
ama unuttum sanırım
Sanarsın değil cidden unuttun
Ben gelinceye kadar lütfen
ona cevap yazma
Kapıyı da açma
Geldiğimde her şeyi
anlayacağım tamam mı
Tamam, kolay gelsin
Ben ayağa kalkar kalkmaz kapı çaldı. Tyler açmamamı söylemişti o yüzden o tarafa gitmedim bile. Direkt tuvalete girdim ve kapıyı yok saydım. Fakat ard arda basılan zil bunu yapmamamı söylüyordu. Yine de kapıyı açmayarak mutfağa girdim ve dünden kalan iki keki aradım. Tam o sırada telefonum çaldı. Berk arıyordu.
"Efendim"
"Lan gerizekalı nerdesin sen"
"Evde?"
"Götüm dondu götüm aç şu kapıyı"
Büyük bir kahkaha attım ve kapıyı açtım. Tir tir titreyen bir Berk...
"Ow kıyamam. Gir içeri hadi"
Berk koltuğa otururken bile 'gerizekalı bu çocuk' diyip duruyordu. Ona bir battaniye verdim ve güzelce sarıp yanına oturdum.
"sen burada yat tamam mı sana kahve yapayım bir de keklerimi bulmalıyım"
Berk kundaklanmış bir bebek gibi bana döndü ve "ne keki" diye sordu. Bende gülümseyip mutfağa geçtim.
"Dün on sekiz keki ard arda yemişim, Tyler gelip ikisini elimden aldı benimde şu an onları yemezsem ölürüm nöbeti başlıyor"
"Siz evde ne yaşıyorsunuz? Şuraya bir tane kamera asacağım. Bakar bakar ağlarım, arada birde gülerim"
Berk'e gülümsedim ve bir sandalyeye çıkıp yukarı dolapta bulduğum kekleri masaya koydum. Geri inerken ise ayağım kaydı ve sandalyenin altında bacağım kalarak yere düştüm. Hızla gözlerimi kapattım ve elimi yumruk yapıp ağzıma tıktım.
"Dylan?"
Koşarak içeri girdiğinde böyle bir manzarayı tabii ki beklemiyordu. Nasıl olduğunu anlamıyorum ama Berk'te beni çok kolay bir şekilde kucağına alıp kendi arabasına oturttu.
"Tamam merak etme geleceğim şimdi"
Koşarak eve girdi ve anahtarını alıp geri çıktı. Ayağım çok acıyordu ve onun acısından sabit bir şekilde duramıyordum. Koltukta zıplıyor, elimle bacağımı sıkıyor-ki bu daha çok acıtıyordu- diğer bacağımı bu bacağımın üzerine koyuyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. Çok canım yanıyordu.
Berk: Tamam gidiyoruz
Dikkatli bir şekilde hastaneye vardığımızda beni tekrar kucağına aldı. Neden herkes beni kaldırabiliyor?
Hızlıca bir doktor bulduğumuzda önce röntgenimi çektiler. Bir baba olarak çok mükemmel bir şekilde bacağımı kırmıştım.
Alçıya alındığında biraz da olsa dinen acısı yeni bir acı doğurdu ve karnım kasıldı. Ağzıma gelen metalik tatla yüzümü buruşturarak ayağa kalktım.
"Ne yapıyorsun oğlum sen?"
"Banyoya gitmeliyim"
Berk bana yardım ederek beni banyoya soktu ve bende ağzıma gelen kanı kustum. Titreyen dizlerimle ayağa kalktığımda Berk düşeceğimi anlayıp beni tuttu.
Tam yatağın önünde ise elimi karnıma sardım ve yavaşça yere süzüldüm. Nefes alamıyordum ve gözlerim kapanıyordu. Berk elini saçlarına geçirip koşarak odadan çıktı ve bir doktorla geri döndü. Sonrasında hiçbir şeyi hatırlamıyorum.
———