GÖKYÜZÜ ÇOCUKLARI (DÜZENLENEC...

De _hayatacimasiz_

31.6K 2.8K 1.6K

Ben kimdim? Hiçbir şey bilmiyordum. Hafızam yoktu. Hiçbir şey yoktu. Hatırlamıyorum. Geçmişim var mıydı? Aile... Mais

1.BÖLÜM
2.Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18.Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30.Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35. Bölüm
37. Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40. BÖLÜM

36. Bölüm

443 47 92
De _hayatacimasiz_

Selamın aleyküm

Nasılsınız?

Diğer bölümün yorum sınırı geçmedi ama ben size dayanamayıp attım.

Sınır:40 oy 30 yorum

İyi okumalar Gökyüzü Çocukları'mın prensesleri, prensleri

🖤


"Yangın"

"Anne babam nerede?"diyen kızıma döndü bakışlarım. Dolu gözlerle mezarlara bakıyordu. Elinden tutup Arat'ın mezarının başında durdum. Kızım elini ellerimden kurtarıp mezarın yanına çömeldi.

"Baba ben geldim. Babam, nasılsın? Üşüyor musun? Biliyor musun ben bugün okula başladım."diyerek küçük elleriyle toprağı okşadı.

Gözümden akan yaşlar toprağa karışıyordu. Yüzüme konulan ellerle oraya döndüm. Kızım elleriyle göz yaşımı siliyordu.

"Ağlama annem. Babam da üzülmesin. Değil mi baba? Yanlız baba okul çok güzel bir yer. Ben ilk çekinsem de arkadaş edindim. Adı da Zeliha. Çok güzel saçları var. Benimde saçlarım güzel. Belki okşamıyorsun ama seni yanımda hissediyorum baba. Canım babam."diyerek toprağı öptü.

Ayağa kalkıp Berkan'ın mezarına doğru ilerledim. Kızımda yanıma gelmişti. "Kanka."diyerek mezarın yanına çömeldim.

"Sende gittin. Arat'ta gitti, Günal'de gitti, Tekin'de gitti, İmge'de gitti, Feyzullah'da gitti."

"Anne Feyzullah kim?"

"Amcan."

Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Ayağa kalkıp etrafta baktı. "Anne amcam nerede?"dediğinde Günal'in yanında ki mezarı gösterdim. Koşarak odaya doğru ilerledi.

"Amca. Amca ben geldim. Merhaba amca. Benim adım-"

Gördüğüm rüya ile sıçrayarak uyandım.Hızla yatağımdan doğrulup odanın balkonuna çıktım. Ellerimi demirliklere yaslayıp derin derin nefesler aldım.

Hayır hayır.

Allah'ım lütfen. Lütfen gerçek olmasın. Lütfen.

"Sultanım."

Arat'ın sesiyle ona döndüm. Kapının pervazından bana bakıyordu. Yanına yaklaşıp kollarımı beline sardım. "Lütfen. Lütfen bizi bırakmayın."

"Neyden bahsediyorsun sultanım? Biz derken?"

"Kızım ile beni."

"Kızım mı?"dedi çatık kaşları ile. Kollarımı ondan ayırıp ona döndüm. "Rüya gördüm."dediğimde devam et dercesine kafasını salladı.

"Rüyamda hepiniz ölüyordunuz ve bizim bir kızımız vardı Arat."dediğimde yutkundu.

Bir süre birbirimize baktık. Arat benim edişemi görünce gülümseyerek balkondaki pufa oturttu. "Allah'ın takdiri. On saniye sonraya çıkacağımız belli değil. Bir şey diyemem ama sen korkma. Allah izin vermedikçe hiçbir yere gitmeyeceğim."diyerek anlımdan öptü.

"Korkuyorum. Ya gerçek olursa."

"Şştt. Düşünme. Hadi gel uyuyalım."diyerek elimden tutup odaya soktu beni. Yatağa geçip pikenin altına girdik. Kafamı Arat'ın göğsüne yasladım.

"Hadi uyu sultanım."

"İyi geceler."

"İyi geceler."

⏳💙

Sabah gözlerimi açtığımda yanımda Arat yoktu. Büyük ihtimalle duş alıyordu. O çıkana kadar biraz daha yatakta oyalandım.

Aklım hâlâ rüyadaydı. Gerçek olur muydu? Allah isterse ,evet. Lütfen Allah'ım. Lütfen olmasın.

Banyonun kapısı açılınca oraya döndüm. Arat siyah bir pantolon, siyah tişört giymişti. Saçlarını kurutmamıştı.

"Günaydın gönlümün sultanı."diyerek elimin üzerini öptü.

"Günaydın. Bekle."diyerek banyoya girdim. İlk elimi yüzümü yıkayıp havlu ile kuruladım. Sonra banyo dolabından saç kurutma makinesi alarak odaya girdim.

Arat'ın kolundan tutup makyaj masasına oturttum. Makineyi prize takıp makineyi çalıştırdım. Sıcak hava saçlarına vururken bende ellerimi saçlarına daldırdım.

Yumuşacıktı.

"Bir dahakine umarım saçlarını kurutursun. Yoksa valla hasta olursun."diyerek saçına küçük bir öpücük bıraktım.

Aynada göz göze gelince Aratın gözünden akan yaşı görünce gülümsemem soldu. Yanlış bir şey mi demiştim?

"Arat noldu? Yanlış bir şey mi dedim?"

"Hayır. B..ben sadece, her neyse hadi kahvaltıya inelim."diyerek ayağa kalktı. "Kapının önündeyim."diyerek odadan çıktı.

Durup dururken ne olmuştu şimdi?

Onu daha fazla bekletmeden dolaptan siyah kot şort ve beyaz bir tişört giydim. Saçlarımı da tarayıp odadan çıktım. Telefona gerek yoktu. Zaten Arat yanımdaydı. Elimi tutunca elini daha çok sardım ona. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

"Ay em from Türkiye."

Arkamızdan gelen sesle oraya döndük. Berkan arkamızdan telefona bakıp bize doğru geliyordu.

"Ne saçmalıyorsun Berkan?"dedi Arat.

"Ya şekerim. Ben şimdi artık ne kadar mükemmel bir insansam ingilizceyi unuttum. Ona çalışıyordum. Malûm Günal kocamdan bize bir hayır yok."

Kahkaham koridorda yankılanırken yanımıza Tekin geldi. Arat hemen kolunun altına alıp saçını öptü.

"İmge nerede Tekin?"dediğinde Tekin omuz silkti.

Hep birlikte aşşağı inip Cafe'ye girdik. Kahvaltımızı burada yapacaktık büyük ihtimalle. Günal'i bir masada oturduğunu görünce yanına ilerledik. İmge'de birazdan gelirdi herhalde. Günal'in yanına oturduğumda yanağımdan öptü.

"Günaydın herkese."

"GÜNAYDIN EVİMİN DİREĞİ."diyerek bağırdı Berkan.

Günal sinirle Berkan'a bakınca susup önüne döndü. Arat ile ikimizde göz devirmiştik.

Cafe'nin kapısı açılınca oraya döndüm. Siyah pantolon, siyah tişört ve siyah ceket giyen İmge'ye gülümsedim. Bize doğru ilerleyince gözüm belindeki silaha kaydı. Temkinlilerdi.

"Sipariş vermediniz mi?"diyerek Berkan'ın yanına oturdu.

"Günaydın annem."diyerek İmge'nin yanağını öptü Berkan.

İmge'de ona karşılık verince Arat sipariş vermişti. Sakin ve sessiz sessiz oturmaya devam ettik. Sonunda garsonda gelince siparişlerimizi verip gitmişti.

Yemekte de kimse konuşmamıştı. Cafe'den çıkınca Arat'a döndüm. Yanına gidip elini tuttum. "Nereye gidelim?"diyen Berkan'a gülümsedim.  O da bana bakıp göz kırptı. Kesinlikle bir yer biliyordu.

"Aslında bugün bir yere gitmeyeceğiz sultanım."diyen Arat'a döndü bakışlarım.

"Niye?"

"Bugün yorgunum. Otele dönelim. Ama çok istiyorsan korumalar şartıyla gezebilirsiniz."dediğinde gülümsedim.

"Sorun değil. Otele dönelim. Hadi gençler biz gidiyoruz."diyerek Arat'ın kolundan tutup otele doğru ilerlemeye başladım.

Odaya gelince gülümseyerek içeri girdim. Ancak bu mutluluğum uzun sürmedi. Arkamı döndüğümde Arat'ın kanayan burnuyla karşılaştım. Eli burnuna gidip geri çekti. O an göz göze geldik.

Yılların yorgunluğu gözlerinde belirlenirken elini destek almak için yanında ki duvara yasladı. Bir adım daha yaklaşıp ona yardımcı oldum.

"Arat. İlacın nerede?"

"Çantada."

Yatağa doğru ilerleyip onu yatağa bıraktım. Çantasına doğru ilerleyip ilaçlarını aldım. Odanın mutfağına ilerleyip bir bardak su getirdim.

İlaçlarını alıp suyunu içti ve perişan olmaya bir adım daha attı.

Gözlerinden akan yaşları görünce önünde diz çöküp göz yaşlarını sildim. "Ne oldu Arat?"

"Bu hastalıktan dolayı bir gün sizi arkamda bırakacağım diye çok korkuyorum."

Yani eğer ölürsem sizi geride bırakacağım,dedi.

"İmge sizi korur ama seni ve Tekin'i geride bırakmak zor. Günal ve Berkan'da üzülür ama onlar elbet acılarını dindirirler. Ama sen ve Tekin."diyerek eliyle ağzını kapattı.

Odada sadece Arat'ın hıçkırıkları duyuldu.

Ben sustum. Sadece sustum. Gider miydi? Gidebilirdi. Allah ne derse oydu ama biz ne olacaktık? Bu acıyı kaldıracak kadar güçlü müydüm? Değildim. Ben güçlü değildim ki.

Yerimden kalkıp banyoya girdim. Ağlamamalıydım. Bu hastalık için moral lazımdı. Suyu açıp elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım.

Arat yorganın altına girmişti. Yanına ilerleyip yorganın altına girdim. Kafasını kaldırıp göğsüme koydu. Elimle saçlarını okşamaya başladım. Ona bir şey olmasın.

⏳💙

"Türkiye yolcusu kalmasın."

Uzaktan gelen seslerle gözlerimi açtım. Başımda bir adet Berkan görünce gözlerimi devirdim.

"Ne oldu Berkan?"diyerek ona döndüm. Bana bıkkınca bakıp elinin tersini anlına koydu.

"Ay yok senden bir beklentim yok. Kalk kız çabuk! Daha akşam yemeği yiyip davete gideceğiz."

"Ne daveti?"diyerek yataktan kalktım. "Akşam davet var."dedi.

Yerimden kalkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Üstüm zaten giyinikti.

"Hadi gidelim."diyerek odadan çıktık. Otelin restoranına girince gözüm Arat'ların masaya kaymıştı. Yanlarına gidip oturduk.

"Ne daveti Arat?"dediğimde gülümseyerek bana döndü. "Michael'in şirketinin beşinci yıl kutlaması var. Bizi de davet etti."

"Anladım. Ee ama ben elbise almadım."

"İmge'den çalarsın."

Gözüm İmge'ye kayınca göz devirdi. İmge elbise giyer miydi? Ben bu zamana kadar onu pantolon ve tişörtten başka bir şey görmemiştim.

Sessiz geçen yemeğimizin ardından İmge'nin odasına çıktık İmge ile. Dolabının karşısına geçip elime bir elbise tutuşturdu.

"Bu sana olacaktır. Banyoda dene."dediğinde kafamla onaylayıp banyoya girdim. İyi de benim duş almam lazım. Banyodan çıkıp İmge'ye döndüm.

"Benim duş almam lazım."

"Tamam duş alabilirsin. Hızlı ol."

Banyoya tekrar girip kısa bir duş aldım. Bedenimi kurulayıp elbiseyi üzerime giyindim. Siyah uzun sol bacağı yırtmaçlı ve hafif göğüs kısmı V şeklindeydi. Sırtı zaten açıktı. Saçlarımı kurulayıp taradım. Maşa ile dalgalandırıp küçük şekiller yaptım. Banyodan çıktığımda İmge'nin bakışları bana dönmüştü. O ise kırmızı straplez elbise giymişti.

"Makyaj eşyalarını kullanabilir miyim?"

"Tabi. Merak etme hiç kullanılmadı. Kendi makyajımı özel makyaj ile yaptım."

Kafamla onaylayıp makyajımı yapmaya başladım. Elbiseme uygun makyajda yapıp odadan çıktık. Asonsöre bindiğinizde aklıma bir şey gelmişti.

Çanta?

Dehşet içinde İmge'ye döndüm. "E çanta?"dediğimde bakışlarını asonsörün kapılarına dikti. "Günal ayarladı."

Asonsör durunca indik. Otelden çıktığımızda Arat'larda kapıdaydılar. Hepsinin gözü bize dönünce yüzüme gülümseme kondurdum. Arat yanıma gelip kolunu uzattı. Uzattığı koluna girdiğimde bana döndü.

"Çok güzel olmuşsun."

"Sende çok yakışıklı olmuşsun."dediğimde utanarak başını eğdi. Yanakları kızarmıştı.

"Hadi geç kalıyoruz." Arat sinirle Berkan'a dönüp ağzından bir şeyler geveledi.

Herkes kendi arabasına binerken ben Arat'ın arabasına bindim. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

"Çok kalır mıyız davette?"

"Yok sultanım. Ben sevmem davetleri zaten. Ama yakın arkadaşımın daveti. Yoksa gitmezdim."

"Anladım."

Kafamı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım. Hava çoktan kararmıştı. Uzaktan gelen ışıkları görünce oraya bakmaya başladım. Gideceğimiz yer burası olmalıydı. Dediğim gibi Arat büyük salonun önünde arabayı durdurdu. Arabadan indiğimizde Arat anahtarı valeye verip geri kolunu uzattı. Koluna girip ilerlemeye başladık. Salona girdiğimizde ilk bir kaç kişinin bakışları bize dönse de sonradan herkesin bakışları döndü. Bu benim gerilmeme sebep olsa da yine de gülümsedim. Arat çetenin oturduğu masaya ilerleyince bende otomatik olarak ilerledim. Kendime sandalye çekip oturdum.

"Hadi geldik gördük gidelim."diyerek ayağa kalktı Günal.

"Otur şuraya Günal. Deli etme beni."dedi İmge. Günal oflayıp geri yerine oturdu.

Hepimiz sessiz oturmaya devam ettik. İmge ile Arat sadece işler hakkında konuşuyorlardı. Onlarda bana sıkıcı gelince telefonuma bakmaya başladım. Günal siyah bir çanta ayarlayıp içine telefonumu ve özel eşyalar koymuştu.

"Benimle bu dansa eşlik eder misiniz güzel sultan?"diyen Arat'a döndüm.

Gülümseyerek uzattığı elini tuttum. Piste doğru ilerleyip dans edenlerin arasına giydik. İki elini belime sarınca kollarımı ensesine sardım. Yavaş yavaş dansın ritmine uyarken kafamı göğsüne yasladım. Kulağımın altındaki kalbi çok hızlı atıyordu. Benimde öyle.

Kalplerimiz uyuşuyordu.

Gözlerimi etrafta gezdirdim. Bir çok kişinin bakışları yine bizdeydi. Bu galiba Arat'ın ününden dolayıydı.

"Sıkıldın mı?"dediğinde göğsünden ayrıldım. Bakışlarım Arat'a kayarken gergin bakışları üzerimdeydi. "Biraz ama daha yeni geldik. Eğer gidersek ayıp olur."

"Off."

"Oflama ya. Hem bence böyle hep dans edersek canım sıkılmaz."

"Diyorsun. Tamam."dediğinde tekrar kafamı Arat'ın göğsüne yasladım.

Biraz daha dans ettikten sonra masamıza döndük. İmge yoktu, Tekin uyuyordu, Günal ve Berkan ise kendi aralarında konuşuyordu.

"Hey dostlar eğleniyor musunuz?"diyerek yanımıza oturdu Michael.

"Çok eğleniyoruz. Görmen gerek şuan eğlenceden ölebilirim. Allah razı olsun dostum ne iyi ettinde çağırdın. Böyle eğlendiğimi hatırlamıyorum."dedi Berkan.

"Öyle mi? Ne güzel. Sen eğlenmeye devam et. Sonra görüşürüz. Şimdi benim diğer davetliler ile görüşmem lazım."diyerek yanımızdan ayrıldı.

"Ciddi anladı."diyerek kahkaha attı Berkan. Günal sinirle kafasına vurunca sustu.

"Feyzullah'da sevmezdi böyle yerleri."diyerek burukça gülümsedi Arat. Berkan'ın gülen yüzü düşüp yerine acı dolu bir gülümseme kaldı.

"Bana eğer böyle bir yerlere gelirsek istifa edeceğini söylerdi. Koruma gibi görmezdim onu. Böyle yerlere onu da getirirdim. Şimdi burada olsaydı yine aynı şeyleri söylerdi. Keşke olsaydı da böyle dediğinde eskiden dediğinde kızmazdım."diyerek yutkundu.

"Özledim lan."dedi Günal.

İmge masaya doğru yaklaşınca hepimizin gözleri ona döndük. Kendi sandalyesini çekip oturdu.

"Benim lavaboya gitmem lazım."diyerek ayağa kalktı Berkan. Yanımızdan ayrıldığında kafamı masaya koydum sıkılmıştım.

"Merhaba Ataoğul."

Duyduğum sesle kafamı masadan kaldırdım. Bakışlarım karşımdaki adama döndü. Orta yaşlarda mavi gözlü biriydi. İmge yerinden kalkıp adamın uzattığı eli sıktı.

"Merhaba Karakaş."

"Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

"Meşgul biriyimdir."

"Ne güzel. Sana da merhaba Ataoğul."dediğinde Arat yerinden kalkıp adamın uzattığı eli sıktı. Pek memnun değildi bu adamdan. Bakışlarından belliydi.

"Merhaba."diyerek adamın gözlerine baktı. Adamın bakışları bana döndüğünde  Günal kolunu omzuma atıp kafamı başka yere çevirdi.

"Bu kız kim Ataoğul? Yoksa şu on yıldır beklediğin kız mı?"

"Bu sizin ne işinize yarayacak?"dedi Arat. Sesinden tanımıştım.

"Hiç öyle sormuştum. Güzel kız."

"Maşallah, de. Nazar değmesin."dedi Günal.

"Maşallah. Her neyse, görüşürüz."diyerek uzaklaştı.

"Allah'ın belası."diyerek yerine oturdu Arat. Tekin'de uykulu gözlerle Arat'a baktı. Kızgın bakışlarla Arat'a bakınca Arat kafasını eğdi.

"Berkan nerede kal-"diyen İmge'nin sözünü bağıran bir kadın kesti.

"Yangın var!"

Hepimiz aynı anda yerinden fırlarken etrafta telaş olmuştu. Salonu yavaş yavaş dolduran dumanlar etrafta koku yapmaya başlamıştı. Bedenimi korku hissi yayılmaya başlayınca hâlâ etrafa bakıyordum. Kolumdan biri tutması ile oraya döndüm. Arat'tı.

"Yürü Elzem."diyerek beni çekiştirmeye başladı. Salondan çıkıp bahçeye gelmiştik. Uzaktan gelen itfaiye sesleri ve insanların çığlıkları karışmıştı.

Birimiz eksikti.

Berkan.

"Berkan içeri de. Bırak Günal. Berkan içeri de."diyen İmge'ye baktım. Günal sımsıkı bedenine sarmıştı kollarını.

"Allah kahretsin."diyerek etrafa bakmaya başladım. Bir umut görürüm diye. Yoktu.

"Arat bir şey yap. Kurtar onu."diyerek Arat'ın kolunu tuttum. Bana dönüp kendi korkusunu bana da yansıttı. Bu çaresizlik bakışları mıydı?

"Oğlum içeride."diyerek Günal'den kurtulmaya çalıştı İmge. Gözlerinden akan yaşlar yanaklarından akıyordu. İlk kez ağladığını görüyordum.

Elleriyle yüzünü kapatıp dizlerinin üstüne çömeldi. Günal'de onunla çömelip omuzlarından tuttu.

İmge'nin ağzından kaçan koca çığlık etrafa hızla yayılmış bir çok kişinin bakışlarını üzerine çekmişti. Arat İmge'nin yanına çömelip kollarını ona sardı.

"Sakin ol."

"Arat oğlum içeride kaldı. Çıkarın onu. Lütfen yardım edin. Lütfen."

Yangınlar itfaiyecilerin yardımıyla biraz olsun azalmıştı. Ama hâlâ bir haber yoktu. İmge'nin ağlayışları yavaş yavaş iç çekişlerine dönmüştü. İçimdeki umut sönüyordu.

"Biri bir şey söylesin."diyerek fisıldadım. Ama yine kimseden bir haber yoktu.

Yangın yavaş yavaş söndü ama içeriden kimse çıkmadı. Yanımıza bir itfaiyeci yaklaştı. Arat İmge'den ayrılıp itfaiyecinin yanında durdu.

"Bir haber var mı?"

"Yangın söndü ama kimse içeriden çıkmadı."

"Ne demek çıkmadı?"diyerek ayağa kalktı İmge. Günal onu sımsıkı tutuyordu.

"Kimse yok içeride."dediğinde zorla Günal'in kollarından ayrılıp salona doğru ilerledi. Hepimiz arkasından ilerledik.

İçeri girdiğimizde her yer kül olmuştu. Lavaboların oraya doğru ilerlemeye başlayınca Arat durdurmak için öne atılınca İmge dinlemedi. Ayağındaki topukluları çıkarıp koşmaya başladı.

Ayakları yanacaktı. Erkekler lavabosuna gelince hiç düşünmeden içeri girdi.

"Burada olmasın lütfen." Kendi kendine bir şeyler konuşuyordu. Çok sessiz konuştuğu için zar zor duyuyorduk.

"İmge ayakların yanacak."dedi ağlamaklı sesiyle Arat. İmge dinlemeyip yere çömeldi.

Ellerini küllerin üzerinde gezdirdi. Eline aldığı külleri koklayıp geri yerine bırakıyordu.

"Bu koku onun değil."diyerek külleri yere bırakıyordu. Her seferde aynı şeyleri yapıyordu. Titreyen ayaklarla ayağa kalkıp Arat'ın karşısında durdu.

"Sakın bana senin oğlun kül oldu,deme."

"İmge."diyerek kafasını eğdi. Ölmüş olamazdı.

Hayır, benim dostum ölmüş olamaz. Beni bırakmaz. Göz yaşlarım hızlanmaya başlarken boğazıma büyük bir yumru oturmuştu. Kalbimin üzerine koca dünyanın yükünü bırakmıştılar. Birimiz yine eksilmiş olamazdık.

"O ölmüş olamaz. Benim kardeşim ölmüş olamaz."diyerek yere çömeldi Günal. Ellerini yüzüne koyup ağlamaya başladı.

"Anne."

Berkan'ın sesi kulaklarıma gelirken gözüm küllerdeydi. Yanlış duymuş olmalıydım.

"Berkan."

İmge'nin sesiyle arkamı döndüm. Berkan tam karşımızda sapasağlam duruyordu. Şaşkınlıkla açılmış gözlerle bizi izliyordu. İmge Arat'ın kollarından ayrılıp Berkan'a doğru ilerledi. Tam karşısında durup elleriyle yüzüne koydu.

"Ama sen,"diyerek burnunu boynuna yaklaştırdı. Geri çekilip dolu gözlerle ona baktı."Yaşıyorsun. Berkan sen yaşıyorsun. YAŞIYORSUN."diyerek kendine çekip sarıldı.

İçimdeki yangın sönünce derin bir nefes aldım. Göz yaşlarımı silip Arat'a sarıldım. İmge Berkan'dan ayrılınca bu sefer ben sarıldım.

"Öldün sandım."

"Aa seni kurtlar sofrasına mı bıraksaydım?"

"Sen nasıl kurtuldun?"

"Ben yangından önce bahçeye çıktım hava almak için. Sonra yangın çıktı. Bende sizi arıyordum."

"Allah belanı versin."diyerek Arat sarıldı Berkan'a. Berkan'da sırıtarak sarılışına karşılık verdi.

"Yürüyün gidiyoruz. Bu kadar aksiyon yeter bize."dedi Günal.

Salondan çıktığımızda herkes gitmişti. Arat'ın arabasına binip kemerimi taktım. Geri yaslanıp gözlerimi kapattım.

"İyi misin?"diyen Arat'a tek gözümü açıp baktım. "İyiyim. Sen?"

"İyiyim. Çok şükür ki bir şey olmamış."

⏳💙

Otele gelince odalara dağılmıştık. Üzerimi değiştirip odaya girdim. Arat uyuyordu. Onu uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktım. Hemen yanımızda ki odanın kapısını çalıp içeri girdim. İmge koltukta elindeki kremi ayaklarına sürüyordu. Berkan ise çoktan uyuyordu.

Yanına ilerleyip oturdum."Canın acıyor mu?"diyerek ayaklarını gösterdim. Yara izleri çoktu.

O ise ayaklarına değil Berkan'a bakıp "Geçti."dedi.

Canı Berkan'dı.

Kafamla onaylayıp susmayı tercih ettim. Bugünü unutmak biraz zor gelecekti bana. Berkan'ın ölmüş olması hepimizi derinden etkilerdi.

"Galiba ilk kez ağladığımı gördün."dediğinde kafamla onayladım.

"İkimizde aynı yaşta olsakta ona anne gibi davranmama çok alıştı. Birden ikimizde birbirimizin canı olmuştuk ve ben bu canı bugün bir kere daha anladım. Onun küllerini elleyeceğim diye korkmuştum. Onsuz bir ömür. Sanırım bu benim ölümüm olurdu."

"İyi ki bir şey olmadı."dediğimde kafasıyla onayladı. "Aslında çok duygusuz görünüyorsun."

"Öyle diyorlar zaten. Değilim. Acılarım var, duygularım var. Bende insanım. Herşeyden önce ben anneyim."

Yine kafamla onayladım. Diyecek bir şeyim yoktu. O da konuşmadı. Krem işi bitince geri yerine bıraktı kremi.

"Hâlâ öncelere doğru bir şeyler hatırlamıyor musun?"

"Hayır. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Benim bir annem ve babam varmış ama maalesef ölmüşler. İmge, onların mezarları nerede?"dediğimde yanıma oturdu.

"Bunu sana Arat söylesin."

"Üvey annem Arat'a tuzak kurmuş. Ama o kötü biri değildi."dediğimde sinirle bana döndü. "O kötü biriydi. Sen on sekizinci yaşına gelince seni satacaktı."

Duyduğum cümleyle kanım dondu. Satmak mı? Kime satacaktı? Neden böyle bir şey yapardı ki? Benim ona bir zararım mi olmuştu?

"Ne?"

"Hiçbir şey bilmiyorsun. Servet onu öldürünce onunla birlikte planları öldü."diyerek Berkan'a baktı.

"Servet'e üzülmedin mi? Onu ben öldürdüm. Neden bana kızmıyorsun?"

"Hakketti. Ölmeyi hakketti."

Yaşadığım hayatı başkalarından duymak zoruma gidiyordu. Annem babam ölmüş, üvey annem beni satacakmış.

Hayır ağlamayacaktım. Ben ne zaman ağlayacağımı kafamda kurmuştum. Şimdi ağlamayacaktım. Yerimden kalkıp İmge'ye döndüm.

"Ben uyumaya gidiyorum. İyi geceler. Yarın daha kötü olursa ayağın hastaneye gidebiliriz."diyerek odanın kapısına doğru ilerledim.

"İyi geceler."

Kapıyı açıp odadan çıktım. Dolu gözlerimi silip odamıza doğru ilerledim. Odaya girdiğimde yatağa uzandım.

Düşünme Lara.

Düşünme.

Ben ne yapacağımı biliyordum.

..........

Bölüm nasıldı?

Sınır:40 oy 30 yorum

Instagram: kubrasumeri

Sizi seviyorum 💕

Allah'a emanet olun 🙏

Continue lendo

Você também vai gostar

ALEDA İZEM De 🦋💗

Literatura Feminina

290K 15.3K 35
-Gerçek ailem kurgusu- 17 yıl sonra gelmişler biyolojik aileniz diyorlar. Hadi oğlum, nerede bende o şans? TAMAMLANDI✅
Aşiret Paket De Zeynep.

Literatura Feminina

305K 16.4K 42
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
217K 9.5K 39
Twitch yayıncısı Meriç Dağdelen'in valorant oynadığı 5'li den birinin İnternetinin gitmesi üzerine 5. Kişinin kim olacağını oyun belirler. Eğlencesin...
ANKA KUŞU De Gizem

Literatura Feminina

194K 41K 54
Aşık olmak suç mu? Suçmuş... Hemde suçların en büyüğü. Bir aşk uğruna adaletin aydınlık tarafından karanlık tarafına geçtiğim gün anladım bunu. Sevdi...