Epistle | Taekook

By nuitorenda

162K 17.8K 16.3K

• Tamamlandı Yıllanmış bir mektubun son satırında buluşunca adımlarımız, gözlerimden dökülen tek bir yaşla di... More

1: ❝Démarrer❞
2: ❝La Patience❞
3: ❝Sentiments Pérdus❞
4: ❝Miette D'espoir❞
5: ❝Première Rencontre❞
6: ❝Embrasse Moi❞
7: ❝Quelques Phrases❞
8: ❝Renseigner❞
9: ❝Nom à Deux Syllabes❞
10: ❝Trouvons, Perdons Nous❞
11: ❝Premier Pas❞
12: ❝Rêves Perdus❞
13: ❝Dors Avec-moi❞
14: ❝Au Dessus De Ton Coeur❞
15: ❝Sens moi, Touche moi❞
16: ❝Ne T'éloigne Pas De Moi❞
17: ❝Gens Faux❞
18: ❝Affrontement❞
19: ❝Anemon❞
20: ❝Bon et Mauvais❞
21: ❝Secrets Révélés❞
22: ❝Échapper Aux Peurs❞
23: ❝Trouve Moi, Je Suis Perdu❞
24: ❝Amànt Altruiste❞
25: ❝Épouse moi, Chérie❞
26: ❝Je te Possède❞
27: ❝Avoir Mon Corps❞
28: ❝Valeur Pour Vous❞
29: ❝Tout Est Changement❞
30: ❝Ne Me Quitte Pas❞
31: ❝M'as tu Oublié?❞
32: ❝Pardonne moi Chérie❞
33: ❝Mensonge❞
34: ❝Le Cri de La Pluie❞
35: ❝Vie de Papillon❞
36: ❝Ma seule Passion❞
37: ❝Au Revoir Chérie❞
38: ❝Epistle❞
→ Yazar'dan Not

39: ❝Où tout a Commencé❞

3K 237 316
By nuitorenda

🎼 |Jeon Jungkook - Nothing Like Us|

■■■■■■■■

Yolun sonundayız.

Son kez, sahiden son kez hoş geldin.

Eğer hazırsan,

Bitirelim.

.......

"Taehyung... Taehyung güzelim uyan. Hadi bir'tanem uyan."

"Hayır, hayır, hayır. Jungkook gitme. Gitme, bırakma beni hayır."

Gözümü hızla araladığımda solumda gördüğüm sevgilimden başkası değildi. Tüm göğsüm terden sırılsıklam kesilecek kadar sancı çekmiş olmalıydı.

Gördüğüm korkunç rüya mahvetmişti beni.

"Bebeğim, kâbus mu gördün yoksa, çok mu korktun? Buraya gel..."

Sırtımdan tutup beni kendine çektiğinde deliler gibi bir ağlama tutmuştu içimi.

Jeon Jungkook'u kaybediyordum.

"B-ben s-seni..." Hıçkırıklarım cümle kurmamı dahi engellerken zoraki devam ettim. "Jungkook ölmüştün. Nefret ediyordun benden, unutmuştun beni. Korkunçtu, n-nefes alamıyorum."

Başımı göğsüne kapayıp hıçkıra hıçkıra ağlarken, güzel sevgilim okşadı saçlarımı. Onsuz yaşamanın rüyası, hayali bile mahvetmişti beni.

"Buradayım, geçti buradayım. Sadece aptal bir rüya, öyle bir şey olmayacak. Hiçbir yere gitmeyeceğim, ağlama artık lütfen." Gözlerimi silip dudaklarıma ufacık bir öpücük kondurarak kalktığında, "Hadi." dedi sevgilim. "Kahvaltı hazırladım, sonra da sana bir sürprizim var."

Üstümden atamadığım o korkunç hisle boğuşurken yavaşça onaylamış ve gülümsemeye çalışmıştım.

Sahiden mahvetmişti beni.

"Hadi ama güzelim. Geçti gitti ne olur üzme güzel yüreğini. Yapma, benim senden başka kimsem yok, nereye gideceğim söyle bana."

Haklıydı, bizim birbirimizden başka kimimiz vardı.

"İyiyim, sen geç geleceğim bende."

Alnımı tekrar öpüp çekildiğinde odadan çıkmıştı. Arkasına bende kalktığımda, hala atamamıştım üzerimdeki o berbat hissi. Banyoya girip kapıyı kilitlediğimde, yere çöktüğüm gibi tekrar almıştı içimi ağlama hissi. 26 yıllık ömrümde böylesine bir kâbusu ilk defa görüyordum. Sanki tüm o acıları yaşadım, sanki sahiden oluk oluk kanadım.

Dayanılacak gibi değildi.

Ağladığım için bana kızacak olma ihtimalini önemsemeden hızla çıkmış, mutfağa gidip kendimi onun kollarına atmıştım.

"Jungkook, çok korktum atlatamıyorum sarılalım ne olur."

Boynuna yüzümü gömüp cennet kokusunu nefeslendiğimde, eli belimi bulup öpmüştü omzumdan. Sessizce, dakikalarca, iyileştiğime emin olana dek bıkmadan usanmadan, öylece öpüp koklamıştı beni.

Jeon Jungkook benim tek ilacımdı.

"İyi misin, aşkım?"

"İyiyim," dedim pürüzlü sesimle. "Birazcık daha iyiyim."

Geri çekilip yüzümü avuç içine alarak yanaştığında öptü gözkapaklarımdan.

"O gördüğün ancak rüyalarında olur, Kim. Benim ne ölmeye, ne de seni bırakmaya niyetim yok, inan bana." Kıkırdayarak dudaklarıma kapandığında, narince öptü beni. Geri çekilip enfes tadından mahrum bıraktığında beni, "Hadi." dedi. "Deli gibi açım, biraz daha yemezsek seni yiyeceğim ve bunu şu an asla istemezsin çünkü enerjiye ihtiyacın var."

Serseri bir gülüş atmış ve karşımdaki yerini almıştı.

"Sürpriz neymiş, anlat bakalım."

"Diyorum ki..." dedi düşünür gibi yaparken. "Büyükanne Grace'i ziyarete mi gitsek?"

Hadi ama bunu asla beklemiyordum. Elimdeki çatalı bırakıp ağzımdaki koca ekmekle konuştuğumda gülümseyerek baktı gözlerime.

"Hatta Taehyung, bir şey daha demem gerek ama yapar mısın bilmiyorum."

"Seninle her şeyi yapacağımı biliyorsun Jeon. Söyle gitsin."

"Romanya'ya taşıyalım mı sevgilim. Hemen hayır deme lütfen. Bir düşün bizi burada bağlayan ne kaldı. Bütün kötü anılar burada değil mi Taehyung. Orada küçücük bir yuvamız olsa, şömine başında ısınsak, yağan karda çocuklar gibi oynasak, büyükannenin anne yemeklerini tatsak, güzel olmaz mıydı bir'tanem. Düşün bir ne olur."

Bu... Bu hayatımda duyduğum en güzel teklifti. Jeon Jungkook olduğu sürece cehenneme bile giderdim. Kaldı ki söylediklerini düşünmek bile yetiyordu içimi ısıtmaya.

"Tanrım, ciddi misin sen? Soruyor musun birde. Verdiğin en güzel kararlardan biri bu. Asla reddedemem, yemin ederim tek bir valiz yeter burayı terketmem için."

Yüzü gülüyordu, dokunmaya, öpmeye kıyamadığım gözleri çocuk gibi parlarken sevinçten içi gülüyordu gözlerinin. Elimi tutup dudaklarına yasladığında "Teşekkür ederim," dedi kısıkça. "Her kararda yanımda olduğun, beni asla yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim. Ölene dek, yemin ederim ölene dek bırakmayacağım seni."

"Deme..." dedim sessizce. "Ölümü karıştırma, lütfen."

"Hadi o zaman," dedi konuşmamızı değiştirip. "Bekleyeceğimiz hiçbir şey yok. Bu gece, hemen binelim."

"Dur, bekle. Daha Jimin'e söylemedim."

"Söyleriz." dedi önemsemeden. "Hatta onları da ziyarete çağırırız. Kimseye hesap vermek zorunda değilsin Taehyung. Hiçkimseye hesap vermek zorunda değiliz, özgürüz biz."

Saçlarımı öpüp geri çekildiğinde onayladım onu. Zaten eskisi gibi de değildik, Yoongi'yle yeni bir eve geçmişlerdi. Yıllardır beraber kaldığımız ev şu an başkasınındı. Ama pekte değildi umrumda. Jungkook benimle olduğu sürece ne kaldığımız evin, ne de olduğumuz ülkenin önemi vardı.

Odamıza girip valizleri indirdiğimizde, Jungkook arkadan kısıkça bir şarkı açmış, eşyalarımızı dizerken salına salına dans etmeye başlamıştı.

"Vay, göstermediğin marifetlerin var demek...?"

Gülümseyip ellerimi tuttuğunda, kaldırdı beni. Belime dolanarak ritme ayak uydurmamızı sağlamış ve ikimizide bol kahkahalı bir dansın kollarına bırakmıştı.

Jeon Jungkook benim gülümseme nedenim, ilacım, yaşam enerjim, nefesim ve ihtiyacım olan her şeydi.

Çöl ortası bir yudum suya duyulan muhtaçlık gibi; hayatta tutan tek şey o bir damla suymuş gibi.

.......

"Ne kadar kaldı inmemize, başım ağrıdı artık."

Bineli bir asır geçmişti sanki. Yol uzadıkça uzuyor, geçmek bilmiyordu. Sıkıntım başıma vurunca dayanamayıp sızlanmıştım. Soruma karşılık yanıtsa güzel sevgilimden gecikmedi.

"Tam olarak yarım saat. Yarım saat sonra ineceğiz ve öpeceğim seni. O zaman ne ağrın ne de sıkıntın kalacak. Bilirsin, dudaklarım şifalıdır."

Sessizce kıkırdayıp kulağıma fısıldadığında, gözlerimi devirip gülmüştüm. Haklıydı ama şu an ona bile katlanacak halde değildim, başım müthiş ağrıyordu.

"Dizime uzan," dedi sevgili. "Sana masaj yapacağım."

Aldığım en güzel tekliflerden biri yine onun tarafından verilmişken hemen uzandım dizine. Gözlerimi kapayıp onun ellerine bıraktığımda, sevgilim yine şaşırttı beni.

Saçlarımı usul usul okşamaya başlamış, ardından önce dudaklarıma, oradan şakaklarıma, burnuma, gözlerime, yanaklarıma, saçlarımın arasına, alnıma... Zerre boşluk bırakmadan minik minik öpmüştü beni. Erinmeden, bunalmadan dakikalarca öptü yüzümün her bir santimini.

Yemin ederim, yemin ederim ki tüm ağrım geçti sanki.

Tek dermanım onun dudaklarıydı.

Dakikalar sonra gözlerimi açıp yüzüne baktığımda, tutkuyla izleyen gözleriyle karşılaştım.

"Nasıl güzelsin..."

Minik iltifatıyla utanıp yanaklarımı ellerimle kapattığımda gülmeye başlamış ve yüzünü yüzüme yanaştırmıştı.

"Benim güzelim, bahar güzelim."

Alnı alnıma yaslıydı şimdi. Aşkımızdan korkmuyorduk, mekan ve zaman kavramı yitirmişti sözlüğümüzde. Bundan sonra sadece biz vardık. Sadece biz.

Jeon Taehyung, Kim Jungkook.

Kullanmasak bile bu böyleydi.

"Seni seviyorum.. çok seviyorum. Her şey çok güzel olacak, inan bana."

"Tüm yüreğimle, tüm samimiyetimle inanıyorum. Her şey sıfırdan başlayacak Jungkook. Karanlık yüzümüzü döndük aydınlığa, elimi tutan bir tek sen varsın şimdi. Geri döneceksemde o karanlığa bir tek seninle dönerim."

"Dönmeyeceğiz. Çocuklar gibi çorbayla doyup, kardan adam yapacağız. Şömine başında papatya çayı içeceğiz. O şirin mekanlarda sakince şarap yudumlayacağız ama asla karanlığa dönmeyeceğiz. Bitti." Dedi sevgili. O bitti dediği vakit bir tesadüf oluştu ve anons duyuldu.

"Yolculuğumuz bitmiştir. Keyifli günler dileriz."

.......

"Büyükanne!" Küçük iki çocuk gibi kapının önündeki kamelyada su içen büyükannemizi görmüş, koşarak arkasından sarılmıştık.

"Jungkook! Victorian! inanamıyorum oğlum bu ne sürpriz böyle!"

Yaşlı gözleriyle ayaklanıp ikimize de sımsıkı sarıldığında, gerçek huzur kollarımızdaydı.

Annemiz olmuştu o bizim.

"Çok özledim sizi keratalar, nereden esti böyle!"

Kıkırdayıp Jungkook'a bakmış ve omuz silkmiştim. "Bir anda oldu işte. Asıl sürprizi söylemedik."

"Neymiş o?" diyerek heyecanla baktığında atıldım. "Artık burada yaşayacağız, Romanya'da. Kendi evimize çıkana kadar bir süre başındayız büyükanne. Sevdiğimiz çorbalardan yaparsın artık."

Sevinçten bir çocuk gibi dans etmeye başlayan tatlı Grace'imiz, çoktan kabul etmişti bizi.

"Hadi." dedi bizi eve sokmak istercesine. "Yıkanmayı bekleyen bulaşıklar var, geldiğiniz iyi oldu. Sıvayın kolları, bedavaya yatak yok!"

Kahkaha atıp Jungkook'a döndüğümde büyükannem önden giderek eve girmiş, bende sevgilime dönüp küçük bir teşekkür daha etmiştim.

"Teşekkür ederim sevgilim. Madem öyle yeniden başlıyoruz." Dudaklarına kapanıp öptüğümde, geri çekildim. "Ne yani, şimdi de ben mi evlilik teklifi edeceğim!"

Söylediğim cümle kıkırdamamıza sebep olduğunda, Jungkook hızla beni kucağına alarak birkaç kez döndürerek öpmüş, şımarık çığlıklarım arasında koşarak eve götürmüştü.

Eve girmeden önce gördüğüm son şeyse, her şeyin başladığı o toprağın üstünde, şimdi onlarca anemonun açmış olmasıydı.

Jeon Jungkook bir kez daha aşkıyla beni bozguna uğratmayı başarmıştı.

Belli ki bu sonsuza dek böyle olacaktı.

Son.

Continue Reading

You'll Also Like

321K 27K 45
"Seni güneş batana kadar ayık tutacağım." - 18.03.2022 For @thvinwonderland & @jeonvth
115K 9.1K 19
Backpfeifengesicht: Yumruk atılması gereken bir yüz Üniversiteye giden Kim Taehyung, demir parmaklıklardan atlayıp okulunun yanındaki lise sonda okuy...
25.9K 2.5K 12
Zinadan başladım. Farklı zevklerin tadına varmak istedim. Aradığım şeyi her bedende denedim. Her gün bir başkasıylaydım. En sonunda zevkin doruğuna...
202K 18.8K 21
mini+hard but i knew you'd linger like a tattoo