GÖKYÜZÜ ÇOCUKLARI (DÜZENLENEC...

By _hayatacimasiz_

31.7K 2.8K 1.6K

Ben kimdim? Hiçbir şey bilmiyordum. Hafızam yoktu. Hiçbir şey yoktu. Hatırlamıyorum. Geçmişim var mıydı? Aile... More

1.BÖLÜM
2.Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18.Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30.Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40. BÖLÜM

31. Bölüm

534 69 23
By _hayatacimasiz_

Selamın aleyküm

Nasılsınız?

Sınır:40 oy 20 yorum

Lütfen sınır geçsin diye sadece harfler yazmayın!

İyi okumalar Gökyüzü Çocukları'mın prensesleri, prensleri

🖤

"Hisler"

Lara Elzem Keskin

Aldığım nefes durmuş, yutkunma isteğimi yerine getirmiyordum. Ne demek durumu ağır? Ona bir şey olur muydu?

Adam zaten hasta Lara.

Haklıydı. İçimde nedensizce bir duygu vardı. Pişmanlık. Düşündüm de onu gerçekten çok üzmüştüm.

KALBİN BENİM UMRUMDA DEĞİL! Ona bu cümleyi söylemiştim, değil mi? Ve ne yazık ki şuan bunu fark ediyordum. Arat beni seviyordu. Bende onu seviyordum. Ama neden onu üzmüştüm. Ya durumu daha kötü olursa ne yapacaktım? Ondan nasıl özür dileyecektim?

Oturduğum sandalyeden kalkıp yoğun bakım camının önünde durdum. Berkan onu söyledikten sonra hızla Almanya'ya gelmiştim ve şuan Arat'ın kablolar arasında olan bedenine bakıyordum.

Çökmüştü.

Göz altları morarmış, yüzü bembeyaz,  zayıflamıştı. Sebebi ben miydim? İmge bana üzülürse durumunun daha kötü olacağını söylemişti. Onu üzmüştüm. Kendimden nefret ediyorum. Ben bu olamazdım.  Ben birinin kalbini kıracak kadar kötü değildim. Ben bencil olamazdım.

Omzuma konulan elle arkamı döndüm. Günal'di. O da yorgundu. Göz altlarından anlamıştım. Hiçbir şey demeden kollarımı bedenine sardım. O da hızla kollarını belime sarmıştı. Ağlamalı mıydım? Hayır. Çünkü Arat'ın uyanacağına emindim. Oysa ki daha sabah benimle konuşmuştu ve ben onu yine kırmıştım. Allah belamı versin.

"Günal o benim yüzünden mi bu halde?"

"Hayır kardeşim. O sadece bu aralar çok stresliydi. Merak etme iyileşince sana da benim dediğimi diyecektir."

"Çok kötü bir insanım."

"Değilsin. Sadece onu sevmiyordun ve hâlâ öyle."

"Günal ben Arat'ı seviyorum."diyerek kollarının arasında çıktım. Gözlerimi onun gözleri ile buluşturdum. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Beklemiyordu böyle bir şeyi.

"Ne ama,"diyerek biraz geriledi. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o da aynı şekildeydi. Gözlerini ilk Arat'a dikip geri bana döndü. "Sen ondan nefret ediyordun. Yemin et sevdiğine."

"Yemin ederim onu seviyorum."

Kollarını tekrardan bedenime sarınca bende kollarımı ona sardım. Mutlu olmuştu. Arat'ta mutlu olurdu. Ama ona uyansa bile söylemeyecektim. Ona sürpriz yapacaktım.

⏳💙

Sabah gözlerimi açtığımda karşıma ilk beyaz tavan çıkmıştı. Dün hastanede kalmıştım. Sedyeden doğrulup odadan çıktım. Boş koridorda ilerlemeye devam ediyor, bir yandan da hastaneyi inceliyordum. Güzel bir hastaneydi ama burası Arat'a ve çeteye yakışmıyordu. Kimseye yakışmıyordu. Yoğun bakım camından yine Arat'a bakmaya devam edecektim. İmge, Berkan ve Tekin'i dünden beri görmüyordum. Gerçi Berkan beni bırakmıştı. Ama ondan sonra hiç görmedim.

Ve yine buradaydım. Gözlerimi odanın içindeki sedyede yatan Arat'a çevirdim. Çok masumdu.  Ya da değildi. Sonuçta bir katildi. Sadece bana karşı olan hislerinde masumdu. Başka türlü Arat ve masum olmak, inandırıcı değildi. Ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçtı. Bana karşı yumuşak dışarıya karşı sertti. Ne güzel ama!

Koridorda adım sesleri yükselince oraya döndüm. İmge bana doğru yürüyordu.

Yürüyen karizma

Abartma iç ses. Yanıma gelip ilk Arat'a sonra bana döndü. Gözlerinde hiçbir ifade bulunmuyordu. Sertti. Duygusuz bakıyordu. Gözlerimi ondan çekip Arat'a döndüm. Sanki bakarsam beni yiyecekti.

"Elzem."

İçimde bir heyecan oluştu. Neden oldu hiçbir fikrim yoktu. Konuşması bile sertti. Bu kadına özeniyordum.

"Efendim İmge."

"Kaçırılmışsın."

"Evet öyle. Çok şükür kurtulduk."

"Yanında başka kim vardı?"

"Asya."

"Pekâlâ."

Kafamı geri Arat'a çevirdim. Gözüm makineye kaydı. Yaşıyordu. Ama yanımda değildi.

"Onu özledin mi?"

İmge'nin sorusuyla ilk bakışlarım ona kaysa da sonra geri Arat'a kaydı. Özlemiş miydim?  Onsuz hayat yok gibi geliyordu bana. Kafamı İmge'ye çevirdim. Şüpheli bakışları vardı. Bir insanı yakıp, kavuracak.

"Evet."

Evet. Ağzımdan sadece bu kelime çıktı. Lakin biri bana 'bunu bir şeyle göster' deseydi, bu ömrüm olurdu.

"Aşıksın."

Evet öyleydim. Emindim de. Ona aşıktım. Ancak biz hâlâ  ölüm ile uc ucaydık. Derin bir nefes verdim. Şuan ne durumdaydım, hiçbir fikrim yoktu. Tek odağım Arat'tı. Kalbimin derinlerin de ona yer vardı. Ancak zaten o oraya tahtını kurmuştu.

"Arat çok sevinecek."diyen İmge'ye baktım. Yüzünde küçük bir gülümseme vardı. İlk keza gülümsüyordu bana karşı.

"Umarım."

"Umarım mı? Kalpten gitmese bari."diyerek yanımdan ayrıldı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Havaalanına."

"Neden? Bir yere mi gidiyorsun?" Neden bunu merak ediyordum, hiçbir fikrim yoktu. Ama nedensizce içimde bir merak duygusu vardı.

"Arat'ın havalimanına gidiyorum ve Aratın izni olmadan uçak uçuramam Elzem. Sonra görüşürüz."diyerek arkasına dönüp ilerledi.

Adamın havalimanı var Lara.

Oha. Hem şirketleri, hem ormanı, hem fabrikası hem de havalimanı var. Zengin herif.

Arat'a söyle nikah masası nerede?

Sana ne oluyor iç ses? Banane zenginse beni sevsin yeter. Allah Allah. Hay yani sana ne?!

Kendi iç sesini kıskanmayan da ne bilim

Sus be. Gözlerimi tekrara Arat'a çevirdim. Bir gelişme bile yoktu. Acaba önümüzde mutlu bir hayat mı vardı? Yoksa mutsuz bir hayat mı? Ancak şunu diyeceğim, her ne olursa olsun Arat ile bir ömür varım.

İmge Ataoğul

Arabadan inip havaalanına göz gezdirdim. Sakindi. Yavaş adımlarla terminale girdim. Kimseye gözükmeden tuvalete girdim. Kabinlerden birine ilerleyip, boş olup olmadığını kontrol ettikten sonra içine girip duvarda ki görünmez kapıyı elime uzattım. Kulp elime gelince ittirip kapıyı açtım. Önüme merdivenler çıkmıştı. Merdivenlerden aşağı inip, telefonumun fenerini açtım. Sessiz ve temkinli olmalıydım.

Bir suçlu kendini belli etmemeli.

Yavaşça odaya göz gezdirdim. Duvarda asılan öldürdüğüm cesetlerin fotoları, yakalayacağım adamlar. Gözüm masaya takıldı. Değişik aletler vardı. Evet burası bir işgence odası. Öyle depolarda falan odalar yapmazdım. Yakalanmak umrumda değildi. Ben temkinli biriyimdir. Arkamda bir iz bırakmak istemem. Sıradaki hedefime gözüm takıldı. Bebeklik fotoğrafından, büyüklük fotoğrafına kadar resimleri vardı.

Alex Bartılar

Şuan benden habersiz evinde içki yudumlamak ile meşgul. Çok saftı. Adamları bile benim adamım.

Suçu büyüktü. Büyük bir uyuşturucu sitesinde büyük bir yardımda bulunuyordu ve ben onu öldürecektim.

İlerleyip fotoğrafını elime aldım. Katlayıp cebime koydum. Daha sonra masanın üzerinde olan 200.00 Bin TL'yi alıp merdivenleri çıkmaya başladım. Bu para Arat'ındı. Geri tuvalete dönünce kapıyı kapattım. Bu kabine giren kişi kapıyı fark etmesi zordu. Kulp ise taşla aynı renkte olduğu için belli olmuyordu.

Gülümseyip kabinden çıktım. Kimse yoktu. Bu güzeldi. Yavaşça tuvaletten çıkıp terminale doğru ilerledim. Bir yandan da uçuşa geçen uçaklara bakıyordum.  Terminladen çıkıp arabama bindim. Elimde ki parayı yan koltuğa atıp arabayı sürmeye başladım.

Şimdi hastaneye gitmem lazımdı. Maalesef ki yoğun bakımda yatan bir kuzenim vardı.

Lara Elzem Keskin

"Daha iyi misin?"diyerek Arat'a döndüm.

Evet uyanmıştı. Şimdi de normal odadaydı. Çok şükür. Ölmeyeceğine emindim. Allah'a şükürler olsun.

"Seni gördüm daha iyi oldum."

Sesi yorgundu. Konuşması bile zorakiydi. Konuşmak istemiyor gibiydi. Ama konuşmasa büyük bir korkuya kapılacak gibiydi. Neden böyleydi?

"Güzel. Diğerlerini çağırmamı ister misin?"

"Hayır. Biraz yanlız kalalım."dediğinde içimde büyük bir heyecan oluştu. Ay çok sıcak.

"Peki."diyerek koltuğa oturdum. Gözleri bir an bile benden ayrılmıyordu. Özellkle de gözlerimde.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Çok iyi."

"Yalan söylüyorsun."

"Nereden biliyorsun?"

"Yoğun bakımdan çıkan kişi nasıl kendini iyi hissetsin?"

"Haklısın."

"Her zaman."dediğimde göz devirdi. Ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçınca direkt gözleri oraya kaydı. Ellerimi ağzımda bastırıp, kafamı eğdim. Yine içimde bir heyecan vardı. Göz ucuyla Arat'a baktığımda camdan dışarı bakıyordu.

Kapının açılması ile oraya döndüm. Gelen Berkan'dı. Hızla Arat'ın yanına gidip sarıldı.

"Ay bir tanem. Daha iyi misin?"

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bir tanem mi?  Neden öyle dedi ki? Yani ben daha demedim, o niye diyor? Neden yani? Sebep ne? Hem  Arat öyle şeyleri sevmez ki. İçimde anlamdıramadığım bir kızgınlık oluştu.

Salak mısın geri zekalı? Berkan'ı da kıskanmazsın ya?

Sana ne iç ses! Sen gitsene. Berkan'a döndüğümde yanıma oturdu. Bu sefer kollarını da bana doladı.

"Sen nasıl hissediyorsun Elzo?"

"İyiyim."diyerek geri çekildim. Banane! Bir tanem, demeseydi. O da bana şaşkınlıkla bakıyordu, yanı sıra Arat'ta. Aldırış etmeden duvara bakmaya devam ettim. Onlar da zaten konuyu kapatmış olmalılar ki işle ilgili konuşuyordular.

⏳💙

Aradan üç günün geçmesi ile hep birlikte Türkiye'ye dönmüştük ve ben şuan yine Arat'ların evindeydim. Yataktan doğrulup banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Dolabımın karşısına geçip siyah kot şort, beyaz bir gömlek giydim. Gömleği şortumun içine sıkıştırıp saçımı taradım. Onu da at kuyruğu yapıp biraz makyaj yaptım. Makyaj yapmaya bayılıyordum. Çok güzeller. Diğerlerini çok beklettiğimi anlayarak odadan çıktım.

Mutfağa girdiğimde herkes masada oturmuş öylece bir birlerine bakıyordu. Ne yani yemek için beni mi beklediler?

"Günaydın."diyerek masaya oturdum. Diğerlerinden de karşılık gelince yemeğe başladık.

"Elzo bugün alışverişe çıkalım mı?"diyen Berkan'a gülümsedim.

"Olur."

"Tamam o zaman ben hazırlanayım."diyerek ayağa kalktı. Tam gideceği sıra İmge kolundan tutup geri yerine oturttu.

"Yemeğini ye Berkan. Dünden beri hiçbir şey yemiyorsun."

"Aç değilim."

"Otur şuraya. O çayı bitir."

"Hayır ya."diyerek ayağa kalkıp koşarak mutfaktan çıktı. İmge derin bir nefes alıp çayında bir yudum aldı.

"Alışverişe çıktığınızda ilk önce bir Cafe'ye uğrayıp bir şeyler yiyin. Aç kalmasın."

Kafamla onaylayıp çayımın sonunu içtim. Bende ayağa kalkıp mutfaktan çıktım. Odama geçip sırt  çantamı aldım. İçine, rujumu, maskaramı, kulaklığımı, parfümümü ve kredi kartımı koydum. Dolaptan beyaz spor ayakkabılarımı giyip odadan çıktım. Salona geçtiğimde Berkan'da hazırlanmış beni bekliyordu. Arat kalkıp yanıma geldi.

"Dikkatli olun. Zaten korumalar sizi takip edecek."

"Tamam."

Berkan'a da birkaç şey söyledikten evden çıktık. İkimizde Berkan'ın arabasına bindik. Kemerimi takıp arkama yaslandım.

"İlk önce Cafe'ye gidelim Berkan."

"Ama neden? Daha yeni yemek yedik."

"Olsun ben acıktım."

"Maşallah Elzem. Pekâlâ."diyerek arabayı çalıştırdı. Elimi radyoya uzatıp bir kaç müzik baktım. Ama hiçbiri benim için güzel değildi.

Sonunda bir Cafe'ye geldiğimizde arabadan inip Cafe'ye girdik. Gözüme takılan cam kenarında olan bir masaya doğru ilerledim. Berkan'da arkamdan geldi.

"Ne yiyelim?"

"Bilmem. Ben aç değilim."

"Hayır Berkan yiyeceksin. Yoksa bende yemem."

"Tatlı yiyelim."

"Ne? Ama yemek?"

"Hayır Elzo. Zorlama lütfen. Mutfaktan çıktıktan sonra İmge ile seni duydum. Biraz fazla baskıcı."

"Sizin için yapıyor."

"Biliyorum ama bazı şeyleri çok zorluyor."

"Hoşgeldiniz efendim. Ne arzu edersiniz?"

Yanımıza gelen garsona döndüm. Bizden bir iki yaş büyük duruyordu. Siyah saçları kahve gözleri vardı. Adamı neden inceliyorsam!

"İki tane sütlaç."dedim. Berkan'da zaten seviyordu.

"Başka bir isteğiniz?"

"Yok teşekkürler."

Garson yanımızdan ayrılınca Berkan'da bana döndü. Gözlerinde küçük bir çocuğun mutluluğu vardı.

"Neden bu kadar heyecanlı duruyorsun?"dedim. Bana bakarak gülümsedi. İstemsizce bende de bir gülümseme oluştu.

"Bilmem. Heyecan bastı."

Küçük bir kahkaha attım. Önümüze koyulan sütlaçla ikimizde susup yemeğe gömüldük.

Cafe'den çıktıktan sonra yan tarafında olan büyük alışveriş merkezine girdik. Berkan direkt erkek reyonuna yönelmişti. Bende yanına gittim. Gözüme takılan baskılı siyah tişörtü elime aldım.

"Bunu alıyorum."

Berkan'da bana dönüp olumsuz bakışlar atmaya başladı.

"Hayır tatlım. Sen elbise alacaksın."

"Ya hayır."

"Ama bunu da al. Ancak elbise de alacağız."

"Neden?"

"Boşver. Hadi hadi."diyerek kolumdan tutup kadın reyonuna girdik. O benden önce elbiselere  bakmaya başladı. Artık ne gördüyse hızla reyonlardan birine gidip bir elbise döndü.

"Bunu giyinir misin?"

Kafamla onaylanıp kabine girdim. Üzerindekileri çıkarıp verdiği elbiseyi giydim. Kabinden çıkıp Berkan'a doğru döndüm. Üzerime baktığımda siyah dizlerimde biten, hafif göğüs dekoltesi olan, sırtı ise açık ince askılı bir elbiseydi.

"Oha. Hayır çok güzel oldun. Git değiştir."

"Ya hayır. Bu çok güzel. Ben beğendim."

"Ya ama."

"Berkan!"

"Bunu da dener misin?"

"Of tamam."diyerek elinde ki elbiseyi alıp kabine girdim.

Üstümde ki elbiseyi çıkarıp diğer elbiseyi giydim. Kabinden çıkıp karşısına geçtim. Onaylamaz bakışlar atıyordu yine. Üstümde uzun bir elbise, derin  bacak yırtmaçlı, göğüs dekoltesi çok fazla olan bir elbiseydi.

"Yakıyorsun Elzo. Ama olmaz."

"Neden ya?"

"Çok güzel oldun ve ben bu hayattaki tek olan kankamı kimseye kaptırmak istemiyorum."

"Ne alâka?"

"Tüm erkekler sana bakıyor Elzem. Hem Arat beni öldürür."

"Bana ne! Bunu alıyoruz. İtiraz edersen küserim."

"Tamam."

Gülümseyip kabine geri girdim. Elbiseyi çıkarıp kıyafetlerimi giydim. Geri kabinden çıkıp Berkan'ın yanına gittim.

"Ee şimdi ne yapıyoruz?"

"Eve gidiyoruz."

"Neden? Daha yeni geldik."

"Soru sorma Elzem. Yürü."diyerek kolumdan tutup çıkışa doğru yöneldik. Ama elbise kaldı. Arabaya geldiğimizde ilk benim kapımı açıp binmemi bekledi sonra kendisi yerine geçti.

"Ne oldu?"

"Servet'in adamları peşimizde."

"Ne? Bu adam ne zaman bizi rahat bırakacak?"

"Arat'ın planı devreye girince."diyerek arabayı çalıştırdı. Hızla gaza bastığında geriye yaslanıp yerime sindim. Hızlı sürüyordu. Ana yoldan çıkıp başka bir yola girmiştik.

"Kurtuluk."dedim derin bir nefes alıp.

"Daha değil."

Kaşlarımı çatıp önümüzde ki arabalara baktım. Servet en öndeki arabanın önünde durmuş bize bakıyordu.

Berkan'a döndüğümde kısık gözlerle ve çatık kaşlarla Servet'e bakıyordu.  Berkan arabada inince bende indim. Servet'e doğru ilerlemeye başlayacakken önüne geçtim. Damarına basarsa buradan sağ çıkamazdık.

"Lan piç! Siktir git buradan. Ne hakla bizi takip ediyorsun?!"

Berkan'ın sesi sertti. Servet kahkaha atınca yüzümü buruşturup ona döndüm. Pislik herif. Sevdiklerime zarar vermeyi seviyordu.

"Sonunuz geldi Seyar."

"Soyadımı ağzına bile alma it!"

"Aa niye?"diyerek bir kahkaha daha attı. Eli beline giderek silahını çıkardı. Berkan'ın da eli beline gitmişti.

"Ataoğul nerede Seyar?"

"Seni ne ilgilendirir?"

"Ama neden kırıcı konuşuyorsun? Üzülüyorum."

"LAN!"

"Berkan sakin."diye mırıldandım.

Önümüzde bir araba durunca oraya döndüm. Servet'lerle aramızda bir araba vardı sadece. Arabadan inen kişiye döndü bakışlarım. İmge.

"Hangi hakla?! Hangi cesaretinle benim dostlarımın önünü kesersin?"

"Arat nerede? Yerini söyleyin. Bende sizi öldürmeyeyim."

"Sen mi bizi öldüreceksin?"

"İmge bunu yaparım."

"Yapsana."

Servet adamlaarına dönüp kaş göz hareketin yapıp bize döndü. Ancak silahlar bize değil Servet'e doğrultulmuştu. Servet'te şaşkındı, bende.

İmge kahkaha atınca bunun İmge'nin işi olduğunu bile anladım.

"Adamların bile benim adamım. Pekâlâ bu kadar oyun yeter. Depoya götürün. Yolun sonu."

........

Bölüm nasıldı?

Sınır: 40 oy 20 yorum

Sizi seviyorum 💕

Allah'a emanet olun 🙏

Continue Reading

You'll Also Like

533K 26.6K 33
Bir gece birlikte olan bir hemşire ve bir askerin aylar sonra aynı karargahta karşılaşma serüveni... Arkanda, bir ölü bırakıp gittin ama katil deği...
29.9K 3.2K 43
Boşanan bir çift birlikte kurdukları işlerini ayrılmalarına rağmen devam ettirmek zorunda kalır.
5.8K 427 17
Berdel temalı bir şeyler... Bxb ve mpreg içerir!!!!!!!!! İptila: düşkünlük, tiryakilik
355K 21K 21
Falcı numarası yerine Rus Mafyasına yazmak hayatın bana oynadığı bir oyun muydu? Belki de aşkın tatlı olmayan bir tesadüfüydü... Mafya Bey; Küçük bi...