''Hayırlı sabahlar, şehzadem. Burada uyuyakalmışsınız.''

''Sabah mı oldu?''

''Evet.''

Şahin hafifçe gerinirken her yerinin tutulduğunu fark etti. Sonra gözü kitaplarına takılınca sanki yeni uyanan o değilmiş gibi canlı bir sesle konuşmaya başladı.

''Harika bir kitap buldum Yadigâr. Bir türlü bırakamadım, o sebeple burada uyuyakalmış olmalıyım.'' Kitapların altından bir kâğıt çıkardı. ''Şu dörtlüğü dinle!'' Yazanları okuyup derin bir iç çekti. ''Bunu hatunuma okumak varken ağama okuyorum. Ah, Mehsa!''

''Ona da okursunuz.''

Şahin asabiyetle konuştu. ''Ne vakit?''

''İstediğiniz vakit. Hemen çağırtayım.''

Şahin her şeyden bihaber Yadigâr'a yanına oturmasını işaret etti. Ona bir an evvel anlatmalıydı, çünkü abisiyle yapacağı konuşma için ondan akıl almalıydı. Dün olanları ona teker teker anlattı.

*****

Ferhat Paşa başköşedeki yerini almışken Mehsa da onun sağına oturmuştu yemek masasında. Dün akşam da böyle oturmuşlardı. O zaman Şahin vardı karşısında. Şimdi sandalyesini boş görünce ister istemez hüzünlendi.

''Dün gece rahat uyuyabildin mi?''

''Evet, babacığım.''

Kıymet Hanım ve Zuhal hizmet etmekle meşguldü. Onların yanında paşa babasıydı, kimse yokken Ferhat Paşa oluyordu.

''Canının istediği her şeyi Kıymet Hanım'a söylemen yeterli. Ne olursa.''

''Peki, söylerim.''

''Bugün diğer paşalarla konuşacak Sultan. Seninle benim vaziyetim hakkında. Eğer şehzade onunla konuşabilmişse nikâhınız da muhakkak konuşulur.'' Sesini biraz alçalttı. ''Yani istediğin gibi herkes benim kızım olduğunu öğrenecek.''

''İyi olur.''

''Diğer paşalar, hele öğrendiklerinden sonra, nikâh için şehzadenin tarafını tutacaktır.''

''Ama Sultan'ın elinde de çok büyük bir koz var.''

''Benim bilmediğim bir şey mi var?''

''Herkesin bildiği bir şey var. Bunu söylemekle edepsizlik mi ederim, bilmiyorum. Öyleyse şimdiden özür dilerim. Ama gebe kalamamış olmam Sultan'ın bu nikâha müsaade etmemesine yeter.''

''Şimdi arada ben varım. Daha uzun ve dikkatli düşünecektir. Ayrıca...'' Ferhat Paşa gülümseyerek gözlerini kaçırdı. ''...bu meseleleri böyle derin konuşmasak daha iyi olur.''

''Annem olsaydı, onunla konuşurdum. Ama madem annem yok ve artık babam var. Sizden başka kiminle konuşacağım bunları?''

Geçmişte ne yaşanmış olursa olsun, babası ve büyüğüydü, saygısızlık etmemek için dikkatle konuşuyordu Mehsa. Ancak bazen kendine engel olamıyor ve canını yakmak istiyordu. Buna da anında pişman oluyordu.

''Haklısın.'' dedi Ferhat Paşa, buruk bir ifadeyle. ''Peki, şöyle söyleyeyim o vakit. Gençsin, sağlıklısın. Elbette çocuğun olacaktır. Sultan biraz aceleci davranıyor. Eğer çocuğunuz olmazsa ve şehzade başka hatun mevzusundaki tavrını devam ettirirse kardeşinin evlatsız kalacağından endişe ediyor.''

''Sizce samimi mi bu endişeleri? Sahiden düşünüyor mu kardeşini?''

''Bence haddinden fazla düşünüyor.''

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin