3. Koku

3.7K 128 21
                                    

Mehsa öylesine sağa sola bakındıktan sonra yakasını eliyle toplayıp merdivenin başına doğru yürüdü. Basamakları inerken az önce gördüğü kadına seslendi. Dilsiz olduğunu anlamıştı, ama sağır olup olmadığı konusunda bir sonuca varamamıştı. Kadın çok geçmeden basamakların dibinde görününce kulaklarının duyduğunu anladı. Merdiveni bitirip yanına vardı, odasını göstermesini istedi.

Latife Kalfa her şeyin çok çabuk olup bittiğini düşündüğünden biraz şaşkın görünüyordu. Elini merdivenin arkasındaki kapılardan sağda olana doğru uzattı. Daha öncesinde oturma odası olarak kullanılan yer Mehsa için hazırlanmıştı. Yüksek duvarlı bahçeye de bu odadan geçiliyordu. İçine doğru ilerlediği odayı inceledi Mehsa. Tıpkı şehzadenin odasında gördüğü gibi karşı duvarda bir kapı vardı. O kapıya baktığını gören Latife Kalfa gidip kapıyı açtı. Orası hamamdı. Kalfa kadın kapısını kapattı ama yine hamamı işaret edip odadan ayrıldı.

Mehsa bu işaretin manasını anlamamış, açıkçası pek de önemsememişti. Odada yalnız kalınca eşyalara yakından baktı. İhtiyacı olabilecek her şey vardı. Pencere önündeki koltuğa gidip oturdu. Bahçe tarafında tek görebildiği zifiri karanlıktı, yüksek duvarların üzerinden bir parça gökyüzü görünüyordu. Üzerine çöken mahzunlukla gözleri doldu. Ama gözleri tavana doğru döndüğünde ıslanan yanaklarını elinin tersiyle sildi. Üst kattaki odada hiçbir hayat belirtisi yoktu.

Şahin kapının ardındaki sesler kesilene kadar yattığı yerden kıpırdamamıştı. Avuç içini alnına bastırıp beklemişti. Geceleri, sessiz ve yalnız geçerdi, buna alışmıştı, bazen bir isteği olup olmadığını öğrenmek için kapısına gelen o yaşlı kalfanın ayak seslerine bile katlanamazdı. Buraya kapatıldığı vakit de yaşlı bir kadındı Latife Kalfa, hatta ilk başlarda korkardı ondan. Buruşmuş cildi, ciddi ifadesi ve hiç konuşmaması yüzünden korkunç bir mahlûk gibi görünürdü ona, bir gece gelip onu yiyecek bir yaratık. O vakitler çocuk olduğundan mantığından ziyade hayal gücünü konuştururdu. Zamanla bu kadına da alıştı, Latife Kalfa da her kaprisini sabırla çekti.

Tekdüze devam eden hayatını bir anda allak bullak etmişlerdi. Halasının, belki bir ihtimal abisinin ziyaretini beklemeyi bırakalı çok olmuştu. Bir gün gelecek, ilk ve tek ziyaretçileri cellatlar olacaktı, onların yollarını gözlüyordu artık. Ölümü beklerken bir parça ab-ı hayat göndermişlerdi ona. Ama hayat vermesi gereken o su içini ferahlatmamış, aksine yakıp kavurmuştu.

Parmaklarını saçlarının içinden geçirip yattığı yerden aniden doğruldu. Biraz da ellerini iki yanından yatağa bastırıp odanın içine bakındı. Gözü siniye çarpınca ayağa kalktı. Sedire doğru gidip çöker gibi oturdu. Önündeki sehpanın üzerinde duran sinideki bardağı alıp tek nefeste içti, ardından tekrar doldurdu, o bardağı da yarıladı. Yine ani bir hareketle ayağa kalktı. Sırtındaki gömleği çıkarıp odanın içine attı, yatağına yaklaşıp üzerindeki örtüyü açarak yatağın içine girdi.

Mehsa üst kattan değil de hamam tarafından gelen bir ses duymuştu. İçeriden kapıya vurulmuştu. Merakla gitti kapıya doğru, açıp içeri baktığında az önce boş gördüğü küvetin şimdi dolu olduğunu gördü, belli ki onun için hazırlanmıştı. Hamama buradan açılan kapı Mehsa için, girişe bakan kapı da Latife Kalfa girip çıksın diyeydi. Üst kattaki düzen de böyle olmalıydı. Buranın nizamını böyle böyle öğrenecekti.

Dumanı tüten suyu görünce kapı eşiğinde çıkardı elbisesini, hemen küvete girdi. Sıcak su bütün bedenini uyuşturdu. Kafasını arkaya yaslayarak iyice uzandı. Avucuna doldurduğu suyla ilk boynunu yıkadı. Çok güzel kokuyorsun. Elinin hareketleri yavaşladı. Parmakları boynunda usulca aşağı yukarı gitmeye başladı. Çok güzel kokuyorsun. Elini boynundan çekti. Doğrulup oturur vaziyete geçerken kendine doğru çektiği dizlerine sardı kollarını. Çok güzel kokuyorsun. Başını dizlerine yaslayıp gözlerini yumdu.

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin