34. Vazife

1K 70 122
                                    

Gözlerini aralayıp bulunduğu odanın içine bakındı. Genişliği yüzünden her bir köşesine bakmak zamanını hayli aldı. Yatağını hazırlayan dadı kadın konağın en büyük odası olduğunu söylemişti burası için. Yatağın rahatlığını anlatmaya ise kelimeler yetmezdi. Şahin hep onu rahatsız ettiğini ima ettiğinden geceleri korkarak yatmaya başlamıştı. Ama kendi elinin, kolunun her zaman üzerinde oluşunun bahsini açmak bile şehzadenin anında başka bir konuya geçmesine yeterdi. Bu gece kolunu bacağını istediği yere uzatarak rahatça uyumuştu. Belki farkında değildi ancak baba evinde olmanın verdiği güven de buna yardımcı olmuş olabilirdi.

Kapısı tıklatılıp çok geçmeden açıldı. Kıymet Hanım tedbirli geldi ama uyanmış olduğunu görünce adımlarını hızlandırdı. İlk iş olarak perdeleri sonuna kadar sıyırdı.

''Hayırlı sabahlar, küçük hanım.''

''Küçük hanım?''

''Böylesi daha münasip olur diye düşündüm. Ama istediğiniz gibi de hitap edebilirim.''

''Aslında...'' diye lafa başladı Mehsa. İsmiyle hitap edebileceğini söyleyecekti kadına. Yayılmayı bırakıp toparlanmıştı da yatağın içinde. Yıllarca böyle görmüş, hep birilerinden çekinmişti. Ama şimdi buna gerek olmadığını fark etti. ''Doğru düşünmüşsünüz, dadı. Küçük hanım en münasibi olur. Ne de olsa bu konağın küçük hanımıyım.'' Ayaklarını tekrar uzatıp sırtını yastığına yasladı.

''Öylesiniz.'' deyip gülümsedi kadın. ''Müsaadeniz olursa söyleyeceklerim var.''

Mehsa işi abartıp saygısızlık etmek istemedi. ''Müsaade ne demek. Lütfen, söyleyin.''

''Saraydan bazı eşyalar gönderildi sizin için. Aslında Ferhat Paşa bu meseleyle alakadar olmamı tembihledi, ben sizin ne eksiğiniz varsa hazırlatacaktım. Sanırım Şehzade Şahin de ihtiyaç olur diye göndertmiş. Ayrıca eşyalarla birlikte bir cariye de geldi.''

''Cariye mi? Nerede şimdi?''

''Dışarıda bekliyor. İçeri almadan evvel size haber vermek istedim.''

''Söyleyin, gelsin.'' dedi Mehsa. Doğrulup gözlerini kapıya dikti. Kıymet Hanım kapıya kadar gidip bekleyen cariyeyle birlikte döndü. Mehsa üzerindeki örtüyü açıp ayağa fırladı. ''Zuhal!'' deyip genç kıza doğru yürüdü. Birbirlerine sarıldılar. Zuhal oldukça şaşkın ve meraklı görünüyordu.

''Mehsa senin burada ne işin var?''

''Asıl sen ne arıyorsun burada? Şahin mi gönderdi?''

''Şehzadeyi hiç görmedim. Cevher Kalfa geldi sabahın köründe. Hazırlan, Mehsa seni bekliyor, dedi. Sonra da buraya getirdiler. Ferhat Paşa'nın eviymiş burası.''

''Şahin'in işi olmalı bu. Yalnız kalmamı istememiştir.'' Zuhal'in ellerini tutup onu yatağa götürdü. Yan yana oturdular. ''Bizi biraz yalnız bırakır mısınız Kıymet Hanım?'' Yaşlı kadının çıkmasını bekledi. Sonra da her şeyi başından anlatıp arkadaşının merakını giderdi.

*****

İçeriden beklediği çağrıyı bir türlü duyamayan Yadigâr kapıyı açmalarını istedi nöbetçilerden. Açılan kapıdan başı önünde girdi. Bir hareketlilik yoktu odanın içinde. Başını kaldırıp karşıdaki yatağa baktı, boştu. Anlık bir korkuyla öylece kalakalırken diğer taraftaki Şahin'i fark edince rahatladı.

Şahin yerdeki minderlerde oturuyor ve önündeki masanın üzerine yatmış uyuyordu. Kitap okurken uyuyakaldığını anlayan Yadigâr yanına doğru gitti. Seslenerek uyandırmayı denedi. Birkaç denemeden sonra onu uyandırmayı başardı.

KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin