♢7♢

3.9K 319 115
                                    

Jungkook uyandığında Jimin'in çoktan okula gitmiş olduğunu anlamıştı. Yinede evde kimsenin olmadığından emin olmak için evi turladı. Jimin'in odasına girip insan formuna dönüştü. Biraz değişiklik yapsa fena olmazdı, değil mi?

"Taehyung, o nerede acaba? Bu gün görecek miyim onu? Çok yakışıklı! Bir görse-"

"Jimin sen bu çocuktan sadece etkilendiğine emin misin? Aşık olmuşsun resmen dostum!" Dedi ve arkadaşının sırtını patpatladı.

"Evet, kabul ediyorum ama cidden çok yakışıklı. Ayrıca sesi de çok güzel." Taehyung arkadaşının bu haline gülümsedi. Jimin bu kadar övdüyse çocuğun cidden bir gideri vardı o zaman.

"Min, bugün Jungkook'u da alıp bize gelsene."

"Bugün görürsem onu geliriz, hem tanışmış olursunuz." Taehyung göz devirdi.

"İnsan olanı değil seni salak, 'kedi' olanı."

"Haa, bilmem. Senin kedin Jungkook'un peşini hiç bırakmıyor ki. Biliyorsun Jungkook Lora'dan hiç haz etmiyor."

"Olsun dostum! Eğleniriz ha ne dersin?" Jimin birkaç saniye duraksadı.

"Hm.. olabilir."

"İyi o zaman." deyip göz kırptı.

"Ben kantine gideceğim, istediğin bir şey var mı?"

"Evet, var."

"Ne istiyorsun?"

"Mümkünse okulun kızlarını kalp krizinden öldürme ve sağlam bir şekilde yanıma gel." Jimin göz devirip sınıftan çıktı.

Kantine giderken bile aklında hâlâ 'Jungkook' vardı. Onu her saat, her dakika, her saniye görmek istiyordu. Cidden abayı yakmıştı.. Kantinden alacağını alıp çıktı. Yolu uzatıp bahçeye çıktığında gördüğü beden ile çikolatalı sütünü düşürmüştü. Çünkü bahçede hafif uzun saçları dalgalanmış, siyahlara bürünmüş bir şekilde Jungkook duruyordu. Jimin'in nefes alış verişi bozulmaya, kalbi de deli gibi atmaya başlamıştı. Jungkook gözlerini bahçede gezdiriyordu, tam pes edip gidecekti ki Jimin'i görmesi ile ayakları asfalta çivilenmişti sanki.

İkili birkaç saniye bakıştılar, Jimin yavaş ama sakin Jungkook'a doğru adımladı. Cidden çok yakışıklı olmuş diye içinde geçirmese olmazdı. Jungkook en güzel gülümsemesini Jimin'e bahşetti. Şu an evdeki Jimin'den kat kat uzaktaydı. Karşısındaki çocuğun yanaklatı pembeleşmiş, utanmaktan Jungkook'un yüzüne bakamıyordu. Ayrıca yanında çok küçük duruyordu. Jungkook'un bu düşünceler yüzünden gülümsemesi daha da genişledi.

"Selam Jimin."

"S-selam Jungkook." Boğazını temizleyip konuşmasına devam etti.

"Buraya neden geldin?"

"Seni görmeye gelmiştim, istemiyor musun yoksa beni hm?" Jimin içinden fangirl çığlıkları atıyordu, hoşlandığı çocuk kendisini görmeye gelmişti.

"Ah tabii ki isterim! Yani şey.. sonuçta arkadaşız değil mi? Arkadaşlar birbirlerini görürler nasıl olsa, yoksa-" Jungkook kolunu Jimin'in omzuna atıp kendine çekti.

"Evet Jimin-shi, arkadaşız." Jimin utançtan yerin dibine girebilirdi. Taa ki tanıdık sesin kendisine seslendiğini duyana dek.

"Min!" Taehyung Jimin'e imalı bakışlarını yollamaya çoktan başlamıştı bile.

"E-efendim Tae?"

"Yoksa senin harika, yakışıklı, afet, sesi çok güzel dediğin çocuk bu mu-" Jimin'in koluna vurmasıyla pot kırdığını anlamıştı. Jimin'i terk eden utancı tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Jungkook ise gülmemek için kendini zor tutuyordu. Taehyung elini Jungkook'a uzatıp kendini tanıttı.

Hybrid Cat | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin