-8-

1.7K 100 23
                                    


Beyaz. Hiç ısınamadım bu renge. Aslında ben hayatım boyunca hiçbir rengi sevmedim. Hep siyah tercih ettim. Bir şey çok hoşuma gitmediği sürece ya da mecbur kalmadığım sürece asla farklı renklere yönelmedim.

Pratik odasının tavanının beyaz olmasına takmıştım şimdi de. Yerde yatmış öylece tavana bakıp düşünüyordum. Arada sırada da düşüncelerim seslerini dışarı çıkarabiliyordu tabii.

- yerde yatma , hasta olacaksın !

Menajere bakıp gözlerimi kapattım. Ne kadar da iyi bir insandı bizim bu menajer.

+ bana bişey olmaz oppa ! Ben alışkınım.

- neye ? Yerde yuvarlanmaya mı ? Pandalara mı özeniyorsun yoksa ?

Jimin ' in laf atmasına karşılık versem mi vermesem mi bilemiyordum. Amaan ! Sıkıldım zaten.

+ eğer bir ayı türünü kendime örnek alacak olsaydım bu sizin türünüz olurdu oppa.

Sıçtım. Yeminle sıçtım. Hemen ayağa kalkıp odanın içinde kaçmaya başladım. Neden mi ? Çünkü Jimin bana doğru depar atıyordu da ondan.

- demek ayı ha ! Gel buraya Hee Ji ! Bir ayının gazabına uğrayacaksın !

+ Oppa ! Yemin ederim sadece canım sıkıldı ben de şakalaşmak amaçlı yaptım. Lütfen affet.

- onu önce düşünecektin ! Seni elime geçirdiğimde bunun bir cezası olacak !

Bir yandan bağırarak birbirimize laf yetiştiriyor , bir yandan da şirketi koşarak turluyorduk.

- ben Park Jimin ' im. Benden kaçamazsın ! Yakalayınca görürsün sen. Yhaa !

+ Oppa ! Gerçekten özür dilerim . Sadece küçük bir şakaydı.

Amma da büyütmüştü yahu ! Demek ki onun da canı sıkılmıştı. Kaçmaya devam ederken çoktan yorulmuştum. Ama mübarek onun vücudu zaten sürekli hareket halinde olduğundan ona vız gelip tırıs gidiyordu bu kovalamaca. Bense çok zorunlu olmadıkça ağzımı bile açmıyordum üşendigimden.

Bu kovalamacaya bir son vermem gerekiyordu. Yoksa birazdan nefessiz kalmaktan yığılacaktım bir yere. Çok şükür ki koridorun sağındaki kızlar tuvaleti kendini göstermişti. Biraz hızlanarak tuvalete girdim. O bana yetişmek için koşuyordu.

Gövdem içerde kalacak  şekilde kafamı dışarı çıkarıp baktım. Göz göze gelince dil çıkarıp kafamı içeri soktum. Çok yormuştu beni namıssız. Lavabonun önüne geçip yüzümü yıkadım. Biraz da olsa rahatlamıştım.

Gözlerimi kapatıp kafamı yukarı çevirdim. Gitmiş miydi acaba ? Şimdiye kapının önünden bana bağırıp çağırması gerekiyordu.

Kafamı eski konumuna getirip gözlerimi açtım. Açmaz olaydım. Tam arkamda duruyordu. Aynadan göz göze gelince hafiften sırıtarak bilmiş bilmiş baktı. Ben de ona hafifçe gülerek hemen kaçmaya çalıştım. Bakın çalıştım diyorum. Çünkü beni yakalamıştı. Yakalanmıştım. Lanet olsun!

- benden kaçamazsın demiştim. Bak yakaladım.

+ Oppa burası kızlar tuvaleti. Napıyorsun buraya giremezsin.

- kızlar tuvaletiyse nolmuş ! Hem kimse yok. Ayrıca sen bile buraya girebiliyorsan ohoo !

+ hah !? Sen az önce bana dolaylı yoldan laf mı soktun ?  Çok ayıp.

- boş konuşma ! Hadi gidiyoruz.

Kolumdan tutup beni tekrar pratik odasına doğru sürüklemeye başlamıştı. Sürüklüyor diyorum çünkü ben gitmiyorum. O zorla götürüyor. Bir yandan da gülüyordu. Kazanmanın sevinci ve gururunu yaşıyordu tabi.

Düzen BozanWhere stories live. Discover now