Sizden Yana Olsun

229 24 27
                                    

Medya: Mıntıka selamı. Üzüntü, sevinç gibi yoğun duyguları ifade etmek için kullanılır.

Yine medyadaki şarkı bu bölümün başındaki Vmin'in ilk kısımları, rüzgarın estiği zaman için (spoiler😅)

Karışıklık olmaması için:
2 tane Hasat anlamı var.
1- Oyunlar için kura çekilen gün
2- 11.mıntıkada sebze, meyve toplama dönemi

*11.mıntıka ile 8.mıntıka bitişik, yani Vmin'in mıntıkaları. Ama aralarında 11.mıntıkayı çevreleyen çok uzun duvarlar var.

°°°
8.mıntıka ▪︎ Park Jimin

Hasat Günü. Gelmiş çatmıştı işte yine.

Soğuk suyu yüzüme çarpıp elimi bir kez daha suya daldırdığımda geri çıkarmadım. Zihnim henüz açılmamışken suyun yoğunluğunu hissetmek, kendi yansımamı izlemek, tüm hayat garip geliyordu. Her şey saçma geliyordu, her şey ilgi çekici duruyordu.

Güneşe hasret kalmış beyaz bir ten, biçimli siyah kaşlar, seyrek kirpikler, her an kapanabilecek çekik kahverengi gözler, kalkık minik bir burun, kıvrımlı dolgun dudaklar, keskin bir çene hattı.

Asillik... Mıntıkamın insanlarının benim için kullandığı kelime buydu. Ama bu asillik bana Başkent şansını getirmiyordu.

Yansımam sıkıntılı bir halde bana bakmaya devam ederken birkaç iç çekişle ayaklarımı harekete zorladım.

Gri renkli kulübelerin panjurları hala kapalı, güneş henüz gökyüzünde yerini almamış, fabrika dumanları gökyüzünü kaplamamışken tozlu havaya karışıp gri gökyüzünün altında yavaşça ilerledim. Acele etmeden, sakince, endişe duymadan, korkmadan, sadece ilerledim. Adımlarım neredeyse her sabah arşınladığı yolu ezbere giderken mıntıkamın boş sokaklarını inceledim.

Gri-siyah kulübeler, çamurlu yağmur suyunu akıtacak toprak bulamamış fabrika kirine bulanmış asfalt yollar, asfaltın kenarında hayat bulmaya çalışan birkaç ot parçası.
Gri, her yer gri ve tozluydu.

Yürüdükçe 11.mıntıkanın devasa duvarlarına yaklaşıyordum. Yakında, çok fazla kalmamıştı ve o küçük taş sonunda görüş açıma girmişti.

Her seferinde uzun zaman önce bastırılmış ağlama isteğimi görmezden gelmeye devam eder, tanıdık hisle gülümser, minik toprak parçasının üstüne çökerdim. Ben minik kardeşimi dünyalara sığdıramamış, dünya ise onu küçücük bir toprağa hapsetmişti.

Boş ellerimi suçlulukla cebime sokup bir şeyler görmeyi bekler gibi toprağı inceledim. Siyah beyaz tüyleriyle mıntıkamda her zaman hoş karşılanan kuşlardan biri ayağımın yanına konduğunda ilgimi onlara çevirdim. Alaycı kuşlar, 11.mıntıkanın duvarının üstünden mıntıkamıza sızıp burada dolanmayı severdi. Kardeşim hayatta olduğu zaman da onun etrafında dolanmayı sever, şarkılarımızı dinler ve 11.mıntıkaya geri dönerlerdi.

Alaycı kuşlar herkese aynı saygıyı göstermezdi. Fakat kardeşimin sesi öyle hayat doluydu ki, aynı anda hem ağlamak hem de gülmek isterdiniz.

Küçükken bunu bir oyun yapar, kardeşimle duvarın yanında koşuşturur durur, 11.mıntıkadan gelen alaycı kuşların şarkılarını bizimkilerle değiştirmesini sağlar oradaki çocuklarla iletişim kurduğumuzu düşünürdüm.

Şimdi, iki kişiyle başladığımız şarkıyı her sabah aynı yerde, tek kişilik bir senfoniyle devam ettirir olmuştum.

Sesimin ne kadar kısık ve yumuşak olduğu alaycı kuşlar için sorun değildi.

Şarkıları tekrar tekrar okuyacak zamanınız varsa ve onlar da sesinizi beğendiyse, birkaç notayı değil, şarkının tamanını ezberleyebilirlerdi.

Find My Way Back • Jinkook Vmin Sope •Where stories live. Discover now