Ruhum elinde olsa bedenimden kopacak, ona uçacaktı

147 18 40
                                    

Merhabalar ben yine duygusal olarak minik bir çöküş yaşamaktayım 😅 düzenli olarak çöküşe girip çıkıyorum mdmcmsndns👌🏻

Her neyse bu bölüme diyecek çok şeyim yok.

Medya: Visions of Gideon. Jungkook'un girişine çok iyi uyuyor.

Şarkı sözlerinin bir kısmı(benim çevirim):

Seni son kez sevmiştim
Bir video muydu? O bir video muydu?
Sana son kez dokunmuştum
Bir video muydu? O bir video muydu?

Aşk için, gülümsemek için senin kollarına uçtum
Bir video muydu? O bir video muydu?
Sevgi için, gülümsemek için senin kollarına uçtum
Bir video muydu? Bu bir video muydu?

Seni son kez sevdim
Gideon'un vizyonları*, Gideon'un vizyonları
Ve seni son kez öpmüştüm
Gideon'un vizyonları, Gideon'un vizyonları

*Gideon tevratta geçen ve düşmanı çok olmasına rağmen onları aklıyla yenen bir kahramanmış. "Vision" kelimesi ise Türkçede "vizyon, görüş ya da hayal" anlamına gelmekte. Bana kalırsa burada hayal olarak kullanılmış ama genelde çevirilerde vizyon olarak geçiyordu o yüzden öyle yazdım.

Sonunda Açlık Oyunları başlayacak ama onu kısım kısım azıcık anlatacağım. Çünkü hikayenin konusu arkada planlanan Isyan.

Çok uzamasını ve sıkmasını istemiyorum ama karışık bir konu olduğu için bir sürü şeyi açıklamam gerekiyor. Bölümlerde konuları biraz hızla geçmeyi mi denesem?

*Jungkook 1.mıntıkaya olan görevinden döneli 8 gün oldu. (Geçen bölüm Sope ile bir hafta geçirmiştik)

°°°
4.mıntıka ▪︎ Jeon Jungkook

Mum ışığında bir şeyler çizmek zordu. Açıkçası, şu anda sadece nefes almak bile zor geliyordu bana.

Abim ve babam önceden planlanmış olan görev için gece karanlığında yola çıkmış, beni de geride bırakmışlardı. Ne yaparsam yapayım babamı ikna edememiş, abimin babamı ikna edeceği inancıyla yalnızca bugünlük evde kalmayı kabul etmiştim.

Diyemiyordum. Onu görmeye ihtiyacım var, diyemiyordum. Ruhum gittikçe harlanan bir ateşte kavruluyor, aldığım her nefeste kokusunu arıyorum diyemiyordum.

Artık göğsüm hiç olmadığı kadar sıcak ama parmak uçlarım soğuktu. Arsızca her şeyi reddediyor; sadece, sadece o sıcaklığı istiyordu. O eller birbirine dokunduğu andan beri yıllardır haberi olmadan hasret kaldığı sıcaklığı arıyordu. Ama beni hiç düşünmüyordu. Hayır, ruhum artık beni hiç umursamıyordu. Biliyordum, elinde olsa bedenimden kopacak ona uçacaktı. Öyle kıvranıyordu içimde.

Delirdin, diyordum kendime. Sonunda delirdin Jeon Jungkook.

Kendine gel. Artık normal hayatına dönmelisin diyordum. Sonra da gülüyordum. O mıntıkaya ayak bastığım an hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını zaten biliyordum.

Kalbim, sahili darmadağan eden sert dalgalarla aynı ahenkte çarpıyordu göğsümde.

Üstelik bana bunu yaşatması için bedenen karşımda olmasına gerek dahi yoktu. Kapalı kapılar ardında, beni hep yakalıyordu. Kokusundan yalnızca bir parça, çok hafif bir dalga bile burnumu bulduğunda yumuşak ipek kumaşa gömülmeye engel olamıyordum.

Dalgalar çekiliyor, sahil bir parçasını kaybediyor ama çok daha güzel şeyler kazanıyor. Adeta bir sanat oluyor, ay ışığı altında dalgaların hasretiyle titreşiyor.

Işgal edilmiştim. Tüm hücrelerim kandırılmıştı.

Sabah gözlerimi açtığım andan itibaren onunlaydım, kendimi uykunun kollarına bırakana dek tüm hücrelerim Kim Seokjin diye haykırıyordu. Okyanusun pencereden içeri sızan kokusunda o vardı, sert dalgalarda, önünden geçtiğim pastanede, sahil kenarındaki çiçeklerde, mıntıkama esen soğuk rüzgarlarda o vardı.

Find My Way Back • Jinkook Vmin Sope •Where stories live. Discover now