8. Bölüm

4.2K 362 300
                                    

8. Bölüm ▪︎Sırların Ortaya Döküldüğü Gün▪︎

"Tık tık tık. İçeride kimse var mı?" dedi Seoyoon sinirle Hyunjin'in kafasına vururken. Jisung kahkaha atarken Felix başını duvara vurarak hayatı sorguluyordu.

Ekrandaki arkadaşlarımı izlerken kollarımı göğsümde bağlamış ve arkama yaşlanmıştım. Okuldan sonra bizimkiler Jisung'un evine gitmiş ve oradan görüntülü aramışlardı. Konusmaya katıldığımda bu görüntüyle karşılaşmıştım.

Yeni bir katılımcı görüşmeye katıldı ve siyah ekranda Seungmin belirdi. Onun geldiğini fark eden tek kişi bendim. Seungmin ekrandaki karmaşaya şaşkınlıkla baktı. Seoyoon ve Hyunjin resmen güreşiyor, Jisung da ikisine tezahürat yapıyordu.

"Selam Hyejin." dedi Seungmin. Diğerlerini boş vermeye karar vermişti galiba.

"Selam. Nasılsın?"

"O tehditler bana sökmez! Ben seni altına işediğin zamanlardan beri tanıyorum!" Seoyoon bağırınca dikkatim onlara kaydı.

"İyiyim, sen nasılsın? Ev hapsin nasıl gidiyor?" dediğinde tekrar ona baktım. Gülümsediğini görmek midemde garip bir his oluşmasına sebep olmuştu.

"Fena değil. Zaten bir hafta kaldı bitmesine."

"Seoyoon, gözüne vur gözüne! Hyunjin mal mısın kardeşim?" Jisung ortamı alevlendirmede oldukça başarılıydı.

"HELP!" diye bağırdı Felix. Henüz hiçbiri ekrana bakmıyordu ve kendi seslerinden bizi de duymuyorlardı.

"Felix." dedi Seungmin. Felix kendi adını duyunca ekrana baktı ve bizi hatırladı.

"Sonunda aklı başında insanlar." diyerek bilgisayara yaklaştı Felix. "Naber Seungmin? Hallettin mi o işi?" Göz kırparak sorunca Seungmin eliyle ensesini kaşıdı. Utandığını anlamıştım ama nedenini anlamamıştım.

"Hangi iş?" diye sordum.

"Seungmin birine açılacaktı da." dedi Felix.

Gülümsemem donarken Seungmin'e baktım. Ne demek birine açılacaktı? Seungmin birini mi seviyordu?

"Açıldım ama reddetti." dediğini duyduğumda içimde bir şeyler koptu.

"Niye ki?" Felix sorduğunda Seungmin omuz silkti.

"Arkadaş kalmak istedi."

Gözlerim ekrandaki naif yüzünde gezindi. Buruk bir şekilde gülümsemesinden üzgün olduğunu anladım.

"Ben birazdan geliyorum, tuvalete gitmem lazım." diyip kalktım ve odadan çıktım. Mutfağa gidip sandalyeye oturdum ve gözlerimi kırpıştırdım.

Neden üzgün hissediyorum? Seungmin bana birini sevdiğini söylemediği için mi?

Yoksa o kişi ben olmadığım için mi?

Cevabı biliyordum. Kabullenmek zor olsa da ondan hoşlanıyordum. Hissettiklerim bir arkadaşa karşı hissedilen sevgiden ileriydi. Yokluğu kabullenmemi kolaylaştırmış olsa da bulunduğum durum çok kötüydü. Arkadaş grubunda birisi birini severse grup en sonunda dağılırdı, bunu herkes bilir. Üstelik ben bu gruba sonradan dahil olmuştum, bunun için beni suçlayabilirlerdi.

En iyi çözüm, hiçbir şey belli etmemek.

Derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Yapmacık olabilirdi ama bu sayede arkadaşlarımla aram bozulmayacaktı.

Odama girip tekrar bilgisayarın başına geçtiğimde Seoyoon ve Hyunjin'in kavgayı bıraktığını ve düzgünce sohbet ettiklerini gördüm. Neyse ki konu değişmişti de daha fazla üzülmeyecektim.

Another Day | SeungminWhere stories live. Discover now