Seungmin ellerini omzuma koyarak arkamdan beni yönlendirdi ve adamın yanından geçip ikisini takip etmeye başladık.

Odadan çıkar çıkmaz karşımıza büyük bir kafes çıkmıştı. "Birini buraya kapatıp anahtarı bulmamızı istiyorlar." dedi Felix elindeki kağıda barak.

"Ben girmem." dedi Seungmin. Üçü de bana bakınca başımı hızla salladım.

"Asla olmaz, karanlıktan korkarım ben."

"Fener veririz, anahtarı bulunca hemen gelip çıkartacağız zaten." Seoyoon beni ikna etmeye çalışınca ofladım.

"Yalnız girmem. Biri benimle kalsın." dediğimde Felix baygın baygın baktı bana.

"Tamam, sen gir. Seungmin sen de dışarıda onunla bekle."

"Olmaz." dedi Seungmin.

Arkama saklanırken iyiydi ama köpecik.

"Pardon da biz mi girelim? Biz olmazsak oyunu bitiremezsiniz." dedi Seoyoon.

Lanet, haklıydı.

"Tamam, beklerim dışarıda." Seungmin pes ettiğinde omzumdan tutmayı bırakıp yanıma geçmişti.

Felix kafesin kapısını açtığında içeri girdim. Üzerime kilitlerlerken, "Çabuk gelin tamam mı?" dedim.

Seoyoon gülümseyerek yanağımı sıktı ve "Tamam bebek. Senin için hemen halledeceğim." dedi. Felix elindeki feneri bana verdikten sonra ikisi gitti.

Yere oturup dizlerimi kendime çektim ve sırtımı demir parmaklıklara yasladım. Seungmin bir süre ayakta tetikte beklemişti, yine biri çıkakacak diye korkuyordu.

İçeriden çığlık sesi gelince ikimizde korkuyla sıçramış ve birbirimize bakmıştık. "Bu Hyunjin'in sesiydi." dediğimde omuz silkerek, "Ayılmış demek ki." dedi.

Hemen peşinden Seoyoon'un sesi duyuldu. "Kulağıma tükürdün!" Anlaşılan dördü karşılaşmıştı. Seoyoon kaçtıkları için ikisini azarlarken seslerini rahatlıkla duyabiliyorduk. Seungmin sırıtarak benim gibi yere oturduğunda korkusu biraz azalmış gibiydi.

"Bak bakayım oralarda bir ıslaklık var mı?" dedim ciddiyetle.

Eliyle yeri yoklarken sordu. "Niye?"

"Hiç, sadece bir ara altına yaptın sandım da." dediğimde güldü.

"Çok fenasın." demişti gülmeye devam ederken.

Eh, biraz öyleyim.

"Oyun oynayalım ki kafamız dağılsın." dedim ve ona yaklaştım. Aramızda demir parmaklıklar varken kendimi hapiste gibi hissetmiştim.

"Tamam, kelime oyunu oynayalım mı? Son harfiyle başka bir kelime söyleyeceğiz." dedi o da biraz daha yaklaşarak. Dizlerimiz birbirine değiyordu.

Başımı aşağı yukarı salladım. "Ben başlıyorum. Yağmur."

"Resim."

"Melek."

"Kalp."

"Para." dediğimde gülümsedi.

"Araba." Tekrar a harfi geldiği için birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdim.

"Arı."

"Işık."

"Kelime."

"Eş."

"Şeker."

"Rakip."

Another Day | SeungminUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum