18. BÖLÜM

60.8K 1.8K 323
                                    


Sınır 300 vote , 250 yorum.

"Lan!" deyip hışımla yerinden kalkan Arslan hızla Ömer'e doğru ilerledi. Ben de yerimden kalkıp aralarında az bir mesafe varken araya girip elimi Arslan'ın göğsüne koyup durmasını sağladım. Tabi ne kadar becerebildim orası tartışılır.

"Ne diyorsun lan sen!" diye kükreyen Arslan aynı zamanda eliyle belimi tutup aralarından çekmeye çalıştı ama yersiz bir çabaydı. Çünkü ayaklarımı yere iyi sabitlemiştim. Saçmalama Efsun Arslan seni bir parmağıyla bile kolaylıkla çekebilir. Ama ben yine de kendi istediğime inanabilirim değil mi?

"Arslan dur lütfen!" dedim bıkmışlıkla. Artık gerçekten bıkmıştım doğrusu bu saman alevi öfkesinden. Gözleri Ömerden ayrılmadan bana hitaben konuştu.

"Efsun , güzelim çekil kenara." diye tısladı. Şu durumda bile içimden 'güzelin miyim gerçekten?' demek geçti ama yapmayacağım tamam. Ellerimi göğsünden sürterek yanaklarına çıkarttım. Bu hareketimle kaşları çatılıp başını eğdi ve bana baktı. Sevimlice gülümseyip yanağını okşadım. Belim de ki elleri sıkılaşıp kendine çekti ve bir vücut haline gelmemizi sağladı. Alnını alnıma yasladı ve daha da yakınlaştık birbirimize. Arkamızdan gelen öksürük sesine kadar gayet sakin olan Arslan benden ayrılacakken ellerimi ensesine çıkarıp uzaklaşmasını engellemeye çalıştım. Sonra da onun duyabileceği şekilde fısıldadım.

"Dur lütfen. Senin düşündüğün gibi bir şey değil. Sakinleş anlatayım olur mu? Dinler misin beni bu sefer?" dedim. Dinlemezdi belki ama son söylediğim şeyle dinleyecekti emindim. Yaptığı hataları öfkeliyken tekrarlama eğilimi oldukça yüksekti. Ve yapmaması için hatırlatmak gerekiyordu. Hatırladı. Gözlerimin içerisine bakıp alnımı öptü. Bu dinleyeceğim demekti sanırsam. Birbirimizden biraz uzaklaştık çünkü Arslan tamamen ayrılmama izin vermedi. Ömer'e dönüp gülümsedim ve elimle masayı işaret ettim.

"Hoşgeldin Ömer." dedim en sempatik sesimle. Ömer de başıyla selam verip masadan bir sandalye çekip oturdu. Bana dönüp konuştu.

"Hoşbuldum canım." dedi. Bunu söylemesiyle Arslan'ın belimde ki eli sıkılaştı. Elimi elinin üzerine koyup sıktım. Bu hareketimle elini gevşetti. Gülümseyip konuştum tekrardan.

"Yemek getiriyorum. Açsın değil mi?" dedim ama aynı zamanda Arslan'ın kollarından kurtulmuş mutfağa gidiyordum. Ben içeri girince onaylan bir kaç söz etti. Tabak ve geri kalan herşeyi alıp geri döndüm yanlarına. Arslan daha demin oturduğu yere oturmuş Ömer benim sandalyemin hemen yanında oturuyordu. Tabağa yemek koyup hemen önüne koydum ve yerime oturdum. Oturmamla Arslan'ın sandalyesine çekilmem bir oldu. Elini de sandalyemin sırt kısmına atıp beni iyice kendine çekti. Bu hali beni epey eğlendirse de az biraz da hoşuma gidiyor olsa da her şeyi üst düzey de yaşayan Arslan bu konuda da beni oldukça sıkacak gibi duruyordu. Hareketleri son bulunca yemeğine gömülen Ömer konuştu.

"Çekmene gerek yoktu yemezdim ben Efsun'u." dedi alayla. Sonra bana dönüp göz kırptı ve  konuşmak için dudaklarını araladı.

"Ellerine sağlık güzelim. Çok güzel olmuş yemekler. Yanında ki yemeğine dokunmadı bile beğenmemiş sanırsam. Bununla ömür falan geçmez. Ben yerim beğenirim senin yemeklerini. Benden söylemesi yol yakınken dön sen bu işten." dedi. Gözlerimi büyüterek yapmaması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum. Arslan hareketlenmeye başlayınca elimi bacağına koyup oturması için bastırdım. Beni kırmayıp yerine tekrar oturdu ve dizinde ki elimi avucunun içerisine aldı. Ben de konuşmaya başlamadan önce boğazımı temizledim ve en baştan anlatmaya başladım.

"Anlatıyorum Ömer ben her şeyi." dedim. Kaşlarını çatıp 'Emin misin?' der gibi baktı. Gözlerimi kapatıp açtım onaylamak ister gibi.

"Arslan, Ömer abimin arkadaşı biliyorsun. Ömer benim sana olan aşkımı görüp bana bizim için yardım edebileceğini söyledi. Etti de onun aramasına sinirlenip bana gelip açılmıştın. Ben de kabul edince senin beni fark etmen için küçük bir oyun oynadık. Kısaca Ömer'in analiz yeteneği senin öfkenden yürümemiz gerektiğini bu sayede sende öfkene yenik düşüp bana gelecektin. Öyle de oldu." dedim en son bu olana şükür edercesine. Ömer sağ elinin içinde çatalını tutup aynı zaman da işaret parmağını bize doğrultup konuşmaya dahil oldu.

HEMARE Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα