22. BÖLÜM

50.8K 1.5K 344
                                    


Sınır 400 vote , 250 yorum.

Keyifli okumalar...

Sizden bir ricam var her okuyan kişiden , buraya emoji bırakabilir misiniz?

Abim bir bana bir de Arslan'a bakarken konuşmaya başladı.

"Ne yapıyorsunuz yol kenarında , araba da yalnız?" diye sorusunu yöneltti. Arslan sinirli solukları arasında abimin duyamayacağı bir şekilde söylendi.

"Kaşınıyor senin bu abin!" demesiyle bakışları tekrar abimi buldu. Bu sefer sesini yükselterek abimin duymasını sağladı.

"Sanane Oğlum! Sen daha dün evlenmedin mi  otur evinde,  al karını tatile çık. Bizi bir sal artık." dedi isyan eder bir şekilde. Abim pek sallamadı tabi onu bakışları bana döndü.

"Efsun ,  abim bizde annemlere gidiyorduk. Sen de gel bizimle." dedi. Bunlar ilk günden ne diye bize geliyorlardı ki? Biraz Arslan'ın üzerine doğru eğilip sesimi yükselttim.

"Yok abi , beni Arslan bırakır. Gidin siz." dedim. Abim ısrar edecek gibi bakarken Arslan elini camdan çıkarıp 'hadi!' dercesine salladı.

"Hadi oğlum! Yolu boşalt da biz de gidelim." dedi. Abim gözlerini kıstı ve üzerimizde gezdirdi. Selin'in konuşmasıyla camını kapatıp arabasını ilerletmeden hemen önce tekrar konuştu.

"İyi , fazla oyalanmayın!" dedi ve gitti.Bende geri yerime geçtim ve kemerimi bağladım. Arslan arabayı yola çıkarıp mahalleye sürdü. Önde abim arkasında biz durduk. Arabadan inmeden önce Arslan'a döndüm.

"Gel , akşam yemeğini birlikte yiyelim." dedim. Başını salladı ve arabanın kontağını kapattı. Arabadan indim ve bahçe kapısına ilerledim. Selin gelince birlikte eve ilerledik peşimizden de abimler geliyordu. Kapıyı kendi anahtarımla açıp anneme seslendim.

"Anne , Abimler geldi!" dedim. Annem kısa bir sürenin ardından kapıda göründü. O yüzünde ki ifade neydi peki? İlk Selin'e sonra Arslan'a en son da abime sarıldı. Neyse ki geliniyle damadını daha fazla seviyor. İlk abime sarılsaydı olası bir ağlama krizine girebilirdim. Abime de sarılmazdı da bir gündür görmüyordu sonuçta. Üzerimde ki ceketi çıkarıp astım. Geri dönüp diğerlerininkinide aldım ve astım. Daha fazla oyalanmadan onları salona postalayıp annemle birlikte mutfağa girdik. Zaten birşeyler hazırlamıştı. Ek olarak kolayca hazırlanacak bir kaç bir şey daha yaptık mı tamamdı. Salatanın sosunu hazırladıktan sonra kaseye boşalttım. Masa da eksik bir şey var mı diye son kez bir daha kontrol ettim. Her şey yerli yerindeydi. Ne eksik ne fazla..
Salona babamları çağırmaya gittim.

"Hadi gelin , masa hazır!" dedim ve ayaklanmalarını bekledim. Onlar önden ben peşlerinden masaya geçtik. Çorbalarını servis ettim ve bende oturdum. Yemeklerimizi yemiş , Abim , Arslan ve babamı gönderdikten sonra masayı toparladık dördümüz. Çay koyduktan sonra salonda oturduk. Çayı servis etmek için mutfağa gidince peşimden abim , Selin ve Arslan geldi. İkisi bahçeye çıkarken Arslan elini belime koydu ve kulağıma yaklaşıp konuştu.

"Biz bahçedeyiz yavrum. Sende üzerine bir şey al , gel yanıma." dedi. Başımı sallayıp konuştum.

"Babamlara çay vereyim , gelirim." dedim. Şakağıma öpücük kondurup uzaklaştı ve bahçeye çıktı. Babamlar için ayrı tepsiye iki bardak ve çayın yanına atıştırmalık bir şeyler koydum. Onların çaylarını verdikten sonra gelirken Mert'e seslendim.

"Mert! Biz bahçede içeceğiz çayı. Sana da oraya koyuyorum. Fazla oyalanma." dedikten sonra üzerime hırka geçirip mutfağa geçtim. Çayları doldurup bahçeye çıktım ve arka tarafa döndüm. Abimle Selin yanyana oturuken Arslanda ikili büyük koltukta oturuyordu. Çaylarını verip Arslan'ın yanına oturdum. Oturmamla belimden çekip aramızda mesafe bırakmadı. Bu hareketle abimin gözleri üzerimize dikildi. Ne kadar konuşmamak için kendini tutsada arkamızdan gelen Mert'in sesiyle bakıslarımız oraya döndü.

HEMARE Where stories live. Discover now