21. BÖLÜM

50.7K 1.5K 215
                                    

Sınır 400 vote , 250 yorum.



Abimler ayağa kalkıp nikah memuru ile el sıkıştı ve birbirlerine dönüp gülümsediler. Abim Selin'in alnını öpüp sarıldı. Daha sonrasında Arslanla erkekçe sarıldılar ve Arslan oradan uzaklaşarak yanıma gelmeye başladı. Başımı Ömer'e çevirip onunla konuşmaya başladım.

"Ömer, sende yok mu bir şeyler?" diye sordum. Ömer bir anda bu ortamda değindiğim konuyla garip garip baktı yüzüme. Hala yüzüne ısrarla baktığımı görünce sorumu cevapladı.

"Ne alaka kızım , Arslan'ın yanında ki kızı nişanlından uzak tutmak için bana mı ayarlayacaksın?" diye sorusunu yöneltti. Söyledikleriyle kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Saçmalama Ömer! Ben o kızı asla yakınıma yaklaştırmam. O kız nişanlı adama sulanan bir kız. Ben sana böyle kızlardan ayarlamam.  Sonuçta bundan sonra arkadaşlığımızı bitirecek değiliz ya. Eğer benden bir şeyler yapmamı istersen ben daha iyilerini bulabilirim sana." dedim. Ömer beni onaylamak için başını sallarken konuşmaya başladı.

"Doğru söylüyorsun biz bu saatten sonra zor ayrılırız. Neyse onu bunu boşver de biz bu kızla düğün bittikten sonra bir görüşme yapalım. O kim ki benim enişteme sulanıyor. Yelloz." dedi. Tepkisi komigime gitse de daha yeni yanımıza gelen Arslan yüzünden gülmedim.

"Sonra konuşuruz o meseleyi." dedim ciddi ses tonumla. Ömer de tepkimden anladığı için daha konuşmadı ve yanında ki Aslı ile konuşmaya başladı.

"Ne meselesi güzelim?" diye sordu ama ona dönüp tek kelime etmedim. Elini yüzümün önünde ki saç tutamıma uzattı ve kulağımın arkasına sıkıştırdı. Başımı elinden uzaklastırıp sandalyemi de Mert'e doğru yaklaştırdım. Arslan bu hareketimden sonra anlamazca bakmaya başladı. Bakmayla anlayamayacağını anlamış olmalı ki konuşmadan önce boğazını temizledi.

"Ne oluyor Efsun?" dedi. Sanki sormaya hakkı varmış gibi daha fazla uzatmadan ona dönmeden karşıya bakarak konuştum.

"Sonra konuşuruz Arslan! Abimin düğününde kavga etmek istemiyorum." dedim. Elini çeneme koyarak yüzüne bakmamı sağladı. Gözleri yüzümün her yerinde gezinirken konuşmak için dudaklarını araladı.

"Kavga edecek ne oldu?" dedi. Çenemi elinden kurtarıp konuşmaya başladım.

"Bir de soruyor musun? Sana dedim değil mi , o kızla muhattap olma dedim. Ama beyimiz kız elini okşuyor hiç bir şey yapmıyor. Elini çekmek bu kadar mı zor ya! Kalemi illa elden ele mi vermek zorundasın? Bırak masaya , alsın kendisi." diye sesizce bağırdım. Arslan bu söylediklerime sadece gülümsedi. Kaşlarımı çatıp konuştum.

"Bir de gülüyorsun! Komikmiş gibi bir de gülüyorsun. Vallahi pes Arslan!" diye isyan ettim. Ellerimi tutup avuç içlerini öptü.

"Beni kıskanman hoşuma gidiyor." dedi. Ellerimi geri çekmeye çalışırken aynı zamanda da konuşuyordum.

"Kıskanmakmış , peh! Aynı şeyi bir erkekle ben yaşasam sen ne yapardın acaba? Ömerle bile yan yana geldiğimizde hemen uzaklaştıran sen , o zaman kıskanır mıydın? Çok merak ediyorum." diye sorumu yönelttim. Arslan gözlerini kısıp suratıma dik dik baktı.

"Efsun , yavrum bilerek yaptığım bir şey değildi. Abinin düğününde ne yapmamı bekliyordun?" dedi. Yüzük olan elini yukarı kaldırıp konuştum.

"Nişanlı olduğun gerçeğini gözüne sokmanı bekliyordum. Ama kızımız pek bir kör anlaşılan. Ya da gördü , bizi ayırmayı düşündü. Sen de elini çekmeyerek kızın bu düşüncesini güçlendirmiş oldun." dedim. Elimi ceketinin üzerinden kalbine yasladı.

HEMARE حيث تعيش القصص. اكتشف الآن