3. BÖLÜM

96.4K 2.5K 139
                                    

"HERKESE GÜNAYDIN!" diye bağırarak merdivenlerden indim ve hemen mutfağa girdim. Herkes oturmuş kahvaltısını ederken sesimle bana bakıp geri önlerine döndüler. Babam ve annem bana karşılık verdiler ama abim bana karşılık vermek yerine beni sorgulamaya başladı.

"Hayırdır sabah sabah ne bu neşe? Sen hiç bu saatlerde enerjik olmazdın." dedi sorgular bir biçimde.

Söylediklerine karşılık olarak gülümseyerek yanına ilerledim ve yanağını ıslak ıslak öptüm. "Sen dün gece evde yoktun ya abi, mutlu olmayayım da ne yapayım. Senin işlerin sayesinde huzurlu bir uyku çekiyoruz, daha ne olsun. Bir de bugün Lale ile çarşıya gideceğiz. Dışarıya çıkıyorum inanabiliyor musunuz?" son cümlemi hepsine bakarak söyledim. Abim bana iğrenç bir şeymişim gibi bakarak yüzünü buruşturdu, daha sonra avcunun içi ile az önce öptüğüm yeri sildi. Hiç takmayarak yerime otururken uzaktan öpücük attım. Hiç bir kuvvet bugün ki mutluluğumu bozamazdı. Tabağıma kahvaltılıklardan canımın çektiklerini koyarken abimin homurtusunu işittim. Bakışlarım yüzünü bulurken konuşmasına kulak kesildim.

"Aman iyi! Ses çıkarmadan git ve beni rahatsız etme, lütfen." dedi tabağındaki yiyeceklerle ilgilenmeye başlamadan hemen önce. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi kafasını kaldırıp bana baktı. Elindeki çatalla beni işaret ederek aklındakileri dile getirdi. "Ayrıca , çok geç kalma eve erkenden gel !" dedi. Tabağımdaki peynirden biraz alarak ağzıma götürdüm daha sonra abime yönelik konuştum.

"Akşam ezanından önce evde olayım mı? Hani ben kendini oyuna kaptırıp geç kalan küçük çocuğum ya!" dedim somurtarak. Tabi, o beni pek takmadı. Kahvaltımı aceleyle yapıp bardağımda kalan son çayımı da fondip yapıp masadan kalktım.Mutfaktan çıkmadan hala kahvaltı eden aileme dönerek ekledim. "Herkese afiyet olsun."

"Kızım paraya ihtiyacın var mı?" diye soran babamla bakışlarım onu buldu. Benim canım emekli babam, biricik kızını düşünmeden edemezmiş. Yanına yaklaşıp arkadan boynuna sarıldım ve yanağını öptüm.

"Teşekkür ederim, param var baba. Tabi abim vermek isterse hayır demem." diye dile getirmemle abimin içtiği çay boğazına kaçtı. Deli gibi öksürmeye başladı. Yanına gidip telaşla sırtına vurdum tüm gücümle.

"Dikkat et abi, iki dakika da az kalsın bir yudum çayla boğuluyordun. Paran yoksa yok diyebilirsin, sence anlamayacak biri miyim?" diye ılımlı bir şekilde söyledim. Aslında param vardı ama tamamen gıcıklığına yapıyordum. Boğazını rahatlattıktan sonra başını dibinde durduğum için iyice yukarı kaldırdı ve konuşmaya başladı.

"Canım kardeşim, babam sana sordu işte ondan istemek yerine neden benden istiyorsun?" diye sordu merakla. Kısaca onunla ne derdim olduğunu öğrenmek istiyordu. Elimi omzuna koyarak çok önemli bir şey açıklıyormuşum gibi bir tavır takınıp cevap verdim.

"Neden babamdan istiyormuşum? Bizim sayemizde koskoca diş hekimi oldun." dedim tüm yapılanları ben yapmışım gibi.

"Sanki senin sayende oldum, tamamen annemle babam sayesinde," o konuşurken gözüm saate takıldı ve geç kaldığımı görüp lafını böldüm.

"Tamam tamam seninle uğraşacağım diye geç kalıyorum!" dedim ve aileme dönerek devam ettim. "Canım ailem ben çıkıyorum, bir şey eksikse haber verirsiniz gelirken alırım." diyerek mutfaktan çıktım. Babamın arkamdan seslenmesini duymamla geri mutfağa döndüm.

"Kızım dikkatli git!" demesiyle bağırarak karşılık verdim.

"Tamam, baba!" diyerek çantamı aldım ve kapının yanındaki spor ayakkabılarımı giyerek kendimi dışarı attım. Lale, bizim evin arka sokağında oturuyor o yüzden mahallenin başı bizim için uygun bir buluşma yeriydi. Adımlarım Laleyle buluşacağımız yere doğru ilerlerken aynı zamanda telefonda Lale'ye mesaj atıyordum.

HEMARE Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum