2.BÖLÜM

113K 2.9K 203
                                    

"Efsun, Efsun kızım uyan!" diyen annemin sesiyle derin uykumdan hiç uyanmak istemesem de uyandım. Ama hala uykum vardı. Bu duruma gecenin bir yarısı sarhoş gelen abim ve aşık olduğum adamın kafamı karıştıran hareketleri neden olmuştu. Hala başımda bekleyen anneme gözlerimi açmadan karşılık verdim. Gözlerimi açmazsam uykum açılmaz diye düşünüyordum.

"Anne biraz daha uyumama izin ver, lütfen." dedim ve başımı yastığa iyice bastırdım. Annem de erkenden kalkmamın hiçbir yararı olmadığını fark etmiş olacak ki beni onaylayarak odadan çıktı ama tam kapı kapanmadan aşağıdan yükselen abimin sesi bana ulaştı ve söyledikleri gözlerimi açmama neden oldu.

"EFSUN! BİZ, SENİ Mİ BEKLEYECEĞİZ? BİZ SENİN GİBİ DEĞİLİZ, İŞİMİZ GÜCÜMÜZ VAR!" diye bağırarak beni kaldırmayı başardı. Yataktan üzerimdeki yorganı tekmeleyerek kalktım ve kapıyı çeken anneme engel olarak odadan çıktım. Seri adımlarımın istikameti mutfak olurken yol da babamla karşılaşınca hızımı düşürmek durumunda kaldım.

Abime saldırmak bir şey değildi, biz küçüklüğümüzden beri birbirimize laf söyler en sonunda yine birbirimizi döverdik ya da abim bana onu dövdüğümü zannetmem için tolerans gösterirdi. Aramızda 6 yaş vardı ve aynı yaşta olsak dahi ondan dayak yeme olasılığım yüksekti. İnsan yaratılışı kadınların erkeklerden fiziksel olarak daha güçsüz olduğunu gösterirdi. O yüzden hiç benden 6 yaş büyük diyerek bu işin içinden sıyrılamazdım. Aynı şekilde benden de 6 yaş küçük olan Mert vardı. O da beni tek hamle de yere serebilirdi ama Mert, abim gibi anlaşılması zor birisi değildi. Zaten evde hiç kavga etmeden anlaşabildiğim tek kişi Mertti.

Babamla mutfağa girmek aslında abime saldıramayacağımın başlıca nedeniydi. Babam olmasaydı o saçlarını tek tek yolardım da babama dua etsin. Masaya, herkes yerine yerleşince kahvaltımıza başladık. Kahvaltı bitimine doğru yani çoğu kişinin kahvaltısı bitince abim babama hitaben konuşmaya başladı.

"Baba, bugün işten sonra Selinle dışarıda birkaç işimiz var. Ben biraz geç gelirim bu gece, haberin olsun." demesiyle babam başını usulca sallayarak onu onayladı ve işe gitmek için masadan kalktı ve annemin saçlarını öptü, benim de saçlarımı karıştırıp eline benim tarafımdan bir tane şaplak yiyerek mutfaktan çıktı ardından da dış kapının kapanma sesi duyuldu. Mert de yaz tatilinde olduğumuz için odasına çıkarak bilgisayarına gömülmeye gitti. Ben de bu sırada annem ve babamı mutfaktan göndererek kahvaltı masasını toplayıp bulaşıkları yıkadım ve bir bardak portakal suyu alıp balkona çıktım. Portakal suyumu içerken bir yandan da maillerime bakıyordum. Üniversitede hukuk okumayı çok istemiştim ama puanım psikolojiye yetmişti. İkinci senemde kazandığım için tekrar o zorluklarla uğraşmak istemediğimden dolayı istemeyerek de olsa okumuştum. Aslında okurken öyle çok da bana hitap etmeyen bir bölüm olmadığını fark ettim ve mezun olduktan beri neredeyse İstanbul da çalışabileceğim her işe başvuru yapmıştım ve ne yazık ki hiç birinden onay alamamıştım. Ve bu serüven kokoca 2 yıl sürmüştü. Şuan 24 yaşımda işsiz bir kadındım.

Maillerim de sadece reklam mailleri vardı. Yine hiçbir iş yeri bana kabul maili göndermemişti. Sıkıntıyla geriye yaslanırken gözlerim mahallede gezindi. Boş boş mahalleye bakarken gözüme Arslanların evi takıldı. Daha sonra aklıma Beliz teyzenin ısrarla beni oturmaya davet ettiği geldi. Burada oturup yine işe alınamadım diye üzülmek yerine en azından orada vakit geçirebilirdim. Bu isteğimi yerine getirebilmek için önümdeki eşyaları toplayarak balkondan geri içeriye girdim. Adımlarımın istikameti önce merdivenler sonra da mutfak olmuştu. Elimdeki bardağı temizleyip yerine bırakmamla salona gitmem bir oldu. Annemin her zaman oturduğu koltuğu boş görmemle kaşlarım çatıldı. Nerede olabileceğini tahmin edebiliyordum ama annemi evin içinde aramak bana zulüm gibi geliyordu. O yüzden merdivenlerin başına geçerek yukarıya doğru seslendim.

HEMARE Where stories live. Discover now