little mickey | 2

4.5K 534 281
                                    

Loveless'in sırtındaki köpükleri son bir kez daha su ile attırdığımda gülümseyerek ellerim ile ıslak tüyleri sevdim.
"Good boy." İngilizce söylediğim şeyi anlamışçasına kişnediğinde gülümsemem arttı. Kraliçe Lee Avustralya'lı olduğundan Prens Lee büyüyene kadar -yaklaşık 17 yaşına kadar- ona Avustralya'da bakıldığını biliyordum.

Büyük ihtimal kraliyetin o zamanlar durumu iyi olmadığından çocuklarının daha iyi bir şekilde büyüyüp eğitim almalarını istemişlerdi. Doğal olarakta ingilizcesi çok iyiydi. Atı Loveless ile ingilizce konuştuğunu söylemişti bir keresinde, bu sebeple ben de yarı ingilizcem ile Loveless'e güzel hitaplarda bulunuyorum.

Loveless daha yaş olarak küçük ama oldukça zeki bir hayvan. Anladığına eminim. Duyduğum kıkırtılar ile çamaşırhane bölümüne gözlerimi diktim. Hanımlar aralarında kıkırdaşıyorlar ise ya dedikodu çıkmıştı ya da Prens Lee oraya uğramıştı.. Çamaşırhane'den çıkan Bay Lee ile gülümsedim. Teorilerim beni yanıltmazdı.

Prens Lee oldukça kibardı, gün içinde hizmetlilerin ne yaptığına ve nasıl olduklarına bakmayı, sormayı ihmal etmezdi. Geldiği üç yıl içerisinde saraya bayağı bir renk getirmişti. Şimdi ise bana doğru, atına geldiğini bende biliyorum ama dolaylı yoldan bana da gelmiş oluyor, yürüyordu.

Ahırdan girer girmez yüzüne takındığı sevimli gülümseme ile konuştu.
"Günaydın Bay Hwang." Hemen elimdeki eşyaları bırakarak önünde eğildim.
"Günaydın efendim." Bir süre sonra kenara çekildim. Aramızda pek bir dialog olmazdı. Atına bakar ve selam verip geri giderdi. Birkaç saat sonra tekrar gelir ve atını alıp etrafta turlardı.

Beyaz saten kumaş eldivenini özenle çıkarıp diğer eline aldı ve atını sevmeye başladı. "Good boy." Duyduğum iki kelime ile gülümsedim, ben de biraz önce ona bunu demiştim. Neden bu kadar tepki verdiğini şimdi anlayabiliyordum; demekki bu sözü oldukça çok duyuyordu.

Gerçi hala isminin neden Loveless olduğunu anlayamamıştım.
"Prens Lee, size bir sorum olacaktı." Saygı sözcükleri kurmak beni cidden yoruyordu ama razı görülmeden saygı sözcüğü kurmazsam sorun olacağından kurmak zorundaydım. "Tabii, Hyunjin."

Gülümseyerek ona bir adım daha yaklaştım. "Acaba, Loveless ismini koymanızın bir sebebi var mıdır?"
Sorum üstünde hiç düşünmeden cevap verdi. "Kendime ait bir at seçmem istendiğinde ahıra gelip atlara bakmıştım. Küçük beyaz at bütün dikkatimi toplamayı başarmıştı. O gün, sen de oradaydın değil mi?"

Kafamı salladım. Hiç ikilemde kalmadan atını seçmişti. "Annesinin ona süt vermediğini ve diğer yavrulardan ayırdığını öğrendiğimde hiç düşünmeden onu seçtim. İsmini de Loveless yani sevgisiz koydum. Annesinden alamadığı sevgiyi elimden geldiğimce ona vermeye çalışıyorum." İyilik meleği olduğunu düşünmeme engel yok.

Gülümseyerek teşekkürlerimi iletmek amaçlı ağzımı açtığım sırada çamaşırhaneden geldiğini düşündüğüm kuvvetli bir çığlık bunu engellemişti.
İkimizde hızla çamaşırhaneye doğru koştuğumuzda bütün hanımlar dışarıya çıkmıştı. "İçeride fare var!!" Beni gördüklerinde hemen ne olduğunu söylemişlerdi.

Olay fareydi yani.. hızla kafamı sallayıp içeri girdim. Etrafta dolaşan minik fareyi görmem ile sırıttım. Gel bakalım burayaa. Kenardaki süpürgeyi elime aldım. Fare çoktan kenara sıkışmıştı. Süpürgeyi ona vurmak için kaldırmıştım ki bir güç süpürgeyi farenin üstüne indirmeme engel olmuştu. "Hyunjin, onu öldürmemelisin." Duyduğum nazik ses ile kaşlarımı kaldırdım. Ne yapalım bütün çamaşırhaneyi kemirsin mi?

Süpürgeyi yavaşça kenara bıraktım. Prens Lee'ye döndüğüm de elindeki peyniri fareye uzattığını gördüm. Peyniri ne ara almıştı? Fare peynire yaklaştığında hızla ama nazikçe fareyi tutmuş ve bahçeye ilerlemişti. Elindeki fare peyniri kemirmekle meşgul olduğundan alınmayı pek takmamışa benziyordu. Bunlar hep masallarda ki gibi sadece prens prenseslere iyilerdi.

Herkes iğrenerek Prens Lee'nin elindeki fareye bakıyordu. Prens Lee ise büyük ihtimal farenin kemirerek açtığı çitlerden dışarı saldı fareyi. Ardından bir tahta ile açık yeri kapatıp bize doğru geri geldi. Cidden farelere bile kibardı.. "Tekrar bir ilaçlama yapılmasını talep edeceğim."

Elindeki eldivenleri çıkarıp kenara bıraktı."Eldivenlerimi yıkarsanız çok sevinirim, iyi günler hanımlar." Göz kırparak çamaşırhaneden uzaklaştığında öylece bakakalmıştım. Disneyden çıkmıştı mübarek.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur sizleri seviyorum 💖

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur sizleri seviyorum 💖

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐩𝐫𝐞𝐭𝐭𝐲 𝐩𝐫𝐢𝐧𝐜𝐞' 𝐡𝐲𝐮𝐧𝐥𝐢𝐱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin