final part one | 38

2.2K 330 394
                                    

artık finale geldik, final birden fazla parttan oluşacaktır. buraya kadar benimle gelen herkese cok cok teşekkürler,  iyi okumalar.😽

iki yıl, sekiz ay sonra,,

Birkaç metre önümde duran tahtın başında dikiliyordum. Benimler beraber birkaç kişi daha dikiliyordu. Herkes tahtın başındaki kıdemlinin elindeki vasiyeti okumasını bekliyordu.

Önemli kişiler ile dolu salonda kıdemlinin gür sesi yankılandı. "Hastalığım sebebi ile, krallığımı erken sürede bırakacağım. Tacımı ve kralığımı oğlum yerine koyduğum Hwang Hyunjin'e devrediyorum. Bu benim son vasiyetim ve emrimdir." Salonda büyük bir alkış koparken tahta ilerlemeye başladım.

Bu tahta oturacağımı önceden öğrenmiştim, bu yüzden çokta heyecanlı değildim. Fakat meleğime, Felix'e söz verdiğim gibi yapmıştım işte. Sabredip hiç hata yapmadan son derece pürüssüz şekilde her şeyi halletmiş ve kral olmuştum.

Yavaşça tahta oturduğumda sağımdaki kıdemli büyük altın tacı kafama taktı, ardından o hep görmek istediğim 'Kral'ın Kılıcı' nı tahtın hemen yanına bıraktılar.
Son olarakta altından oldukça şık ağsayı elime verdiklerinde kıdemli bağırdı.
"Yeni Kralı'mız 'Kral Hwang Hyunjin' önünde saygıyla eğilin!"

Dediklerinin ardından o da dahil herkes eğilmişti. "Kral'ım, konuşma sırası sizde." Kulağıma fısıldanması ile boğazımı temizledim, işte o gün gelmişti.
"Sevgili halkım ve yoldaşlarım. Sizin kısa süreliğine de olsa kralınız olmaktan gurur duyuyorum. Eminim ki, bu krallık güzel yerlere gelecek ve bol bereketli zamanlar geçireceğiz."

Bütün salon aralarında 'kısa süreliğine' lafını düşünürken sağımdaki kıdemli tekrar konuştu. "Eğer hazırsanız, halkı selamlamaya çıkacağız, majesteleri."

Ağsamı yere vurdum ve sertçe, bütün salonun duyabileceği şekilde konuştum.
"Lüzmu yok!" Bütün herkes konuşmayı kesip bana döndüğünde devam ettim.
"Han Jisung'u çağırın!"

Jisung'a böyle seslenmek oldukça zor gelmişti. Birkaç saniye içinde Jisung önümde belirmiş ve eğilerek konuşmuştu.
"Ne arzu edersiniz, majesteleri."
Gözlerini gözlerime diktikten sonra gülümsedim ve cevap verdim.
"Lee Yongbok Felix'i getir, tahtı devrediyorum!" başarmıştım.

flashback

"Hey!" Duymaya alışık olduklarımdan farklı bir ses kulaklarıma iliştiğinde yerimde dondum. Burada biri daha mı vardı? Merdivenlerden geri inip merdivenlerin altındaki minik zindandaki adama döndüm.

Burada birinin daha olduğundan hiç haberim yoktu. Ve, büyük ihtimal her şeyi duymuştu.. "Ne istiyorsun?" Sinirli olduğumdan dolayı sesim sert çıkmıştı.

Adamın kırkını geçtiği belliydi. "Genç adam, hangi yıldayız?" Sorduğu soruyu garip buldamda yaşadığımız yılı mırıldandım. "Oh, 18 yıl olmuş."

"Otursana şuraya, genç adam." Kafamı salladım. "Ne söyleyeceksen söyle." İkimizde sessiz konuşuyorduk. Felix'in bizi bu mesafeden duyabilme olasığı vardı fakat uyuduğu için duymayacağını düşünüyordum.

"Zindanda ki Prens Lee değil mi? Bağırışmalarınıza kulak misafiri oldum. Oldukça büyümüş olmalı, en son onu küçükken görmüştüm. Daha sonra da başka bir ülkeye gitmişti.. Onu çok seviyor olmalısın." Ellerimi parmaklıklardan geçirip amca(?)nın yakasına yapıştım. "Birine mi söyleyeceksin?"

Gülmüş ve kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. "Amacın ne söyle!" Yakasını sertçe bıraktığımda konuşmaya başladı.
"Çok sabırsızsın, biraz dinle beni."

𝐩𝐫𝐞𝐭𝐭𝐲 𝐩𝐫𝐢𝐧𝐜𝐞' 𝐡𝐲𝐮𝐧𝐥𝐢𝐱Where stories live. Discover now