good job, hyunjin | 24

2.3K 349 130
                                    

Gerginliğimi hiçbir şekilde gizleyemiyordum. Kralın önünde performans sergileyecektim, hiç gerçekçi gelmiyordu.

Odaya giren Prens Lee ile içim biraz daha rahatlamış gibiydi. "Hyunjin.. eminim majesteleri seni sevecek. Gayet yeteneklisin, benim aksime." Gülümseyerek söylediği şeye gülümsemedim.

İyi olabilirdim fakat hiçbir şekilde bilgim yoktu. Elim ayağıma dolaşırsa ne yapacağımı bilmiyordum. Rezil olmak istemiyordum. "Harika olacak, bana güven." Ellerimi elleri arasına alıp gülümsediğinde kafamı salladım.

Haklıydı, bunu yapabilirdim. Prens Lee için yapabilirdim. Tek bu da değildi.
Yeni bir krallığa gidip yeni yerler görebilecektim. Bu da ayrı bir heyecandı.

Annemi gururlandırmak istiyordum, tek annemi değil babamı da, babam gibi olacaktım, Prens Lee için canımı bile verebilecektim.

Bunu yapabilirdim. Derin bir nefes bıraktım. Odaya İsabella noona girmiş ve konuşmuştu. "Majesteleri seni salonda bekliyor, yavaştan hazırlan." İsabella noonanın söyledikleri ile Prens Lee konuştu.

"Benim gidip yerimi almam gerek, kendini hazır hissedince gel tamam mı?" Kafamı salladım ve Prens Lee'nin öylece gidişini izledim.

Bunu yapabilirdim.

,,

Bildiğim bütün hareketleri gösteriyordum. Oldukça da yorulmuştum, yorulmamın sebebi Kral'ın bana oldukça dikkatli bakmasıydı.

Son hareketimi de gösterdikten sonra durdum. "Karşısına birini verin." Kral'ın net konuşması ile karşıma bir asker geçmişti.

Ani bir atak ile bana hücuma geçtiğinde hemen savunmaya aldım kendimi, o hücuma devam ederken ben de kendimi savunabildiğim kadar savunuyordum.

En sonunda bir açık yakalamış ve hücmuna karşılık vermeye başlamıştım.
Babamın bana gösterdiği ve asla unutamadığım o hareketleri uyguluyordum.

Çok geçmedende kılıcı boğazına dayamıştım. Kılıcını yere attığında bende kılıcımı geri çektim ve kılıcımı kılıfına takıp majestelerinin önünde eğildim.

Kafamı kaldırmadan öylece duruyordum. Uzun bir süre konuşmaması beni iyice germişti. Salonda duyulan kahkaha ile kafamı şaşkınlıkla kaldırdım.

Kral attığı ufak kahkahadan sonra konuşmaya başladı. "Seni orduya alamadığımız için oldukça üzülüyorum, oysaki baban kadar yeteneklisin. Eminim onun kadar iyi işler çıkarırdın."

Hemen gülümseyerek tekrar eğildim. Babamı tanıdığını düşünmüyordum, bu beni daha da şaşırtmıştı.

"Baban yetenekli ve başarılı bir askerdi, Hyunjin. İyi de bir babaydı. Onu kaybetmemiz büyük bir hüzün yaşattı."

Sessizce Kral'ı dinlemeye devam ettim.
"Kendini korumayı beceremeyen oğluma koruma olmana izin veriyorum. Sana olan güvenimi boşa çıkarma."

Gözlerim anlığına Prens Lee ile buluştuğunda gülümsüyordu. Ben de karşılık olarak gülümsemiş ve eğilerek büyük salondan yavaşça ayrılmıştım.

Kendimi tekrar aynı odaya attığım gibi kalbimi tuttum. Ölecektim resmen, Kral'ın önünde performans sergilemek yetmezmiş gibi birde övgü almıştım.

Kısa süre sonra Prens Lee odaya girmişti.
Ağzımı konuşmak için açtığımda boynuma dolanan kollar ağzımı geri kapatmamı sağlamıştı.

Bu bizim ilk sarılmamızdı.. değil mi? Titreyen ellerimi tereddüt ederek beline koymuş ve sarılmasına karşılık vermiştim.

"Başaracağını biliyordum!" Onu bu kadar çok sevindirenin ne olduğunu anlamamıştım, benimle beraber saklanmadan gizlenmeden bir yere gidebileceği için bu kadar mutlu olması güzel hissettiriyordu.

Tek o değil ben de mutluydum, güzel bir yolculuk olmasını umuyordum.

Böyle bir ara bölüme ihtiyacimiz vardi, simdi gidiyorlar uzaklaraa birkaç bölüm o uzaklarda kalacaklar 🥰🥰

𝐩𝐫𝐞𝐭𝐭𝐲 𝐩𝐫𝐢𝐧𝐜𝐞' 𝐡𝐲𝐮𝐧𝐥𝐢𝐱Where stories live. Discover now