12. ALBÜM

15K 442 90
                                    


bu bölümü kendime ve B. 'ye armağan ediyorum

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

iyi okumalar!

SINIR: 60 OY 20 YORUM

12. ALBÜM

"Aslında casus olmakla hırsız olmak arasında fazla bir fark yoktur. Amaç çalmak. Hırsız mücevher çalar, ajan ise sırları."

worry - bekliyorum

sevgi fırat - müstehak

belfa - late night toughts

Aralık 2018

Hava, saksımızdaki çiçeklerin yapraklarının buz tutacağı derece de soğuktu. Yağmur damlaları, yaprakların üzerine konduğu gibi donuyordu. Bu görüntü elimdeki kamerayla onları çekmeme neden olmuştu. Aralık ayı hep soğuk geçerdi burada. Küçük bir kasaba da oturmamız ise şartların daha da kötü olmasına vesile oluyordu.

Boynuma astığım kamerayı boynumdan çıkararak camın önünden uzaklaştım. Salondaki, camın kenarında olan tekli koltukta oturuyordum. Sanki dışarıdaki soğuk hava dalgasını hissetmişim gibi bedenim irkildi. Evimizin içi sıcacıktı, babamın talimatıyla doğalgazlar açılmıştı. O yüzden bir anda soğuğun camın arasından sızdığını ve bedenime değdiği hissine kapılmıştım.

"İclal!"

Duyduğum sesin ne taraftan geldiğini anlamak için başımı omzumun üzerinden arkama çevirdim. Ses anneme aitti, mutfaktan geliyordu.

Oturduğum yerden kalkarken son kez camın arkasındaki yaşama bakıp oturduğum yerden kalktım. Kamerayı oturduğum koltuğun önündeki sehpaya koyarak salondan çıktım. Mutfağa yaklaştıkça burnuma yanık yemek kokusu gelmeye başlamıştı. Yüzümü buruşturdum. Annem yine telefonuna dalıp, yemeği unutmuş olmalıydı.

Mutfağın hafif aralık olan kapısını itip içeride ki görüntüye göz attım ancak içeri girmek için adım atmadım. Büyük mutfağımızın içi gri dumanlarla çevrelenmişti ve annem camları bile açtığı halde duman hâlâ mutfağın içinde yüzüyordu. Annem, elindeki eldivenlerle tutuğu fırın tepsisini musluğun önünde tutuyordu. Bakışlarımı tezgâhın üzerinde gezdirdiğimde gördüğüm malzemelerle yaktığının bir tatlı olduğunu anlamam saniyelerimi almıştı.

Annem açılan kapının sesiyle birlikte ondan aldığım yeşil gözleriyle gözlerimin içine baktı. "Yağmurluklarını giyin hemen İclal. Bunu çöpe atıp geleceksin," dedi otoriter bir sesle. Musluğun altından çektiği tepsiyi tezgâhın üzerine bırakıp yerdeki çöp kutusunu bana işaret etti. "Önce şunu önüme koy."

Annemden aldığım ikazla birlikte mutfağın içine girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. Diğer odalara kokusunu gitmeyi engellemekti amacım. İçeri girdiğim gibi burnumun direği sızladı ve öksürdüm. Annemin dediğini yapmadan önce bahçemize açılan kapıyı açıp çöp kutusunu önüne götürdüm. Annem ince kaşları önce açtığım kapıya sonra bana çevrildi. "Aferin."

Çöp kutusunun içine yaktığı irmik tatlısını dökerken yüzümü buruşturmuştum. Yanık kokusu öksürüğümü tetikliyordu. Başımı başka tarafa çevirdim ve elimdeki boş çöp kutusunun ağırlaşmasına izin verdim. Annem işi bitince tepsiyi tezgâha koyup elindeki eldivenleri çıkardı. "Git üzerini giyin. Baban görmeden şunu döküp gel."

YAŞ ON YEDİ |TAMAMALANDI|Where stories live. Discover now