23. İNSANLAR BASİTTİR - II. KISIM

9.2K 269 154
                                    

23

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




23. İNSANLAR BASİTTİR

II. KISIM

Duman – yürekten

Duman – kırmış kalbini


İnsanlara güvenemiyordum. Hayır, karala Zerda. Güvenemiyorum kelimesi yanlış. İnsanlara güvenmiyordum. Çünkü onlar kendi yaşamları için her şeyi yapabilecek tek basit varlıklardır. İnsanlar basit ve tehlikeli canlılardır. Onlardan korkulmaz ama onlar gibi olunurdu. Onlar gibi olmak ise sadece dudaklarınızın arasından çıkacak tek bir sözcüğe bakardı.

"...elinizden gelenin en iyisini yapabileceğinize eminim ama benim burada sizden istediğim daha iyisini yapmanız. Hepinizin ne seviye de olduğunu biliyorum, bu yüzden sizden istediğimi yapabilecek kabiliyet olduğunuz konusunda bu kadar net konuşuyorum. Beni hayal kırıklığına uğratmayın. Oraya kupayı almak için çıkın ve kupayı alın okulumuza gidelim. Maçı uzatmadan bitirin. Kendinizi göstermeye çalışırken sayı kaybetmemize sebep olacak herhangi bir davranış da sergilemeyin. Şimdi beni can kulağıyla dinlediğinizi düşünüyorum. Değil mi takım?" diye sordu Seçkin hoca tek kaşını kaldırıp tüm takıma bakarken.

Dakikalardır Seçkin hocanın bize öğütler vermesini ve neler yapmamız gerektiği hakkında söylediği sözcükleri dinliyorduk takım olarak. Bize hem okulda uyarı yapmış hem de buraya geldiğimizde uyarı yapma gereği görmüştü. Çünkü belliydi. Okul o kupayı istiyordu. Tıpkı diğer spor dallarında istedikleri gibi. Ondandır ki bu kadar katı ve zorlu antrenmanlar yapmışlardı bize. İstediklerini almak istiyorlardı.

İdil, takım kaptanı olarak konuşmaya başladığında yüzünde ciddi ifade vardı. "Evet hocam. Tüm takımın elinden gelenin daha iyisini yapacağından eminim. Emeklerinizin boşa gitmeyeceğinden emin olabilirsiniz," dedi ciddi ve onaylayan bir sesle.

Bu konuşma bana biraz resmi gelmiş olsa da herhangi bir şey söyleme gereği duymadım ve dizliğimi kontrol ettim. O sırada Seçkin hocanın gözleri bütün takımda geziniyordu. Önce oynayacak takımdaki kişileri süzdü ardından yedeklere döndü. Onlara hitaben, "Sizlerde her an hazır olun. En ufak bir sakatlıkta yer değiştireceksiniz," diye onları sert bir sesle uyardı.

Maçın başlamasına on dakika gibi bir süre olduğunu giyinme odasındaki saatten anladığımda kaşınan avuçlarımı birbirine sürttüm. Zaman geçtikçe bacaklarımda, dizlerimde ufak bir titreme dalgası dolaşıyordu. Bu bildiğim ve tanıdık olan bir duygu olduğu için ne anlama geldiğini anlamam uzun sürmedi. Heyecanlıydım. Oysaki ben böyle şeylerde kolay kolay heyecanlanmazdım, sadece nefesim kesilince olan bir duyguydu bu.

Ya da nefesini kesen adam yüzünden hissettiğin duygu.

O an aklıma onun yüzünün siması düştü. Kendime engel olmak istedim, en azından böyle bir anda onu düşünmeyi yok saymam gerekiyordu. Ama oradaydı, zihnimin kuytu köşesinde saklanan siması gözlerimin önüne gelmişti. Sinirlenince çatılan gür kaşları, gülünce kısılan koyu gözleri, sertleşen çene hatları ve beni deli eden kalın dudakları.

YAŞ ON YEDİ |TAMAMALANDI|Where stories live. Discover now