29. KALP ACISI

2.9K 231 33
                                    




veda etmemize son bir bölüm...

bölümlerin kısa olmasının sebebi ise final olacağı yüzünden

bu bölüm tuhaf ve anlaşılmaz, bunun bilincinde olarak bölümü okumanızı tavsiye ederim çünkü 30. bölümde ters köşe olacak

neyse

iyi okumalar bebişlerim!

sınır: 250 oy 300 yorum

29. KALP ACISI

II. KISIM

dolu kadehi ters tut - gitme

little mix- little me

ari abdul - hush

Hayatımın bir dönüm noktası olmuştu sadece bu yaşıma kadar. O da Eflah'ın hayatımı ilk mahvetmesiyle sonra da güzelleştirmesiyle devam etmişti. Şimdi geriye dönüp baktığımda o kadar güzel anılarımız vardı ki, onları tekrar tekrar yaşamak isterdim. Ondan bihaber bir şekilde onun ilk fotoğrafını çekişim, sonra onu albümüme koyuşum bile o kadar değişik ama güzeldi ki. Eflah beni ilk günden büyülemişti.

Onu, inkâr edemeyeceğim kadar çok seviyordum. O, benim on ayda her şeyim olacak kadar önemli biriydi. Evet basit ve klişe bir cümle ama gerçekler böyleydi.

Karşımda o kadar masum bir şekilde oturup bana bakıyordu ki, ona sarılıp öpmek istedim. Kollarımın arasında olmasını istiyordum: saçlarını okşayabilmek istiyordum.

Ama bunları yapamayacak kadar da kendime olan bir saygım vardı.

Eflah ne kadar hayatımı güzelleştirdiyse, bir o kadar da uçurumun kenarına beni götürüp hayatımın mahvolmasını izletmişti bana. Benim tanıdığım Eflah bu değildi, benim âşık olduğum Eflah iki aydır farklı olan kişi değildi. Benim Eflah'ım kaybolmuş gibiydi.

Bir müddet onun esmer yüzünde gözlerimi gezdirdim. Morarmış göz altlarına, çökük yanaklarına ve sivri çenesinde dolanıp durdum. Gözlerine bakma cesareti bulamıyordum kendimde.

"Sevgilim, beni neden terk ettin?"

Ben olayı biraz olsun birkaç saat içerisinde çözmüştür diye düşünmüştüm ama yanıldığımı, bu soruyu sormasıyla anlamıştım. Bu soruyu bile o kadar güç bela kurmuştu ki, gerçekliğini sorgulayan bir hali vardı.

Sabırla cevap vermemi bekliyordu. Gözleri üzerimde geziniyordu meraklı ifadeyle.

Burnumdan sert bir nefes verdim ve avuç içlerime tırnaklarımı bastırarak kendimi cesaretlendirdim konuşmak için. Dudaklarımı araladığımı gördüğü an gözleri dudaklarıma kilitlendi fakat bu ayrıntıyla ilgilenmek yerine kuracağım cümleyi kafamda hazırladım. Ne kurarsam acaba beni daha net anlardı diye düşünüyordum çünkü Eflah bu zamana kadar beni hiç anlamamıştı.

"Neden ayrıldığım hakkında ufacık bile bir tahminin var mı Eflah?" diye sordum normal bir tonda. Eğer bu konuyla ilgili konuşacaksak onun ne düşündüğünü de bilmem lazımdı.

Omuz silkti. Kahveleri, gözlerime yoğunlaşıp, "Benden sıkıldığın için ayrıldığını düşündüm," derken çok rahattı. "Ama bu sadece bir düşünce. Benden sıkılmazsın sen, bundan eminim." Duraksadı. Aklına bir şey gelmiş olmalı ki gülüp başını eğdi. "Oysaki ben, senin beni hiçbir zaman terk etmeyeceğinden de emindim Zerda. İnsanlar bazen yanılabiliyormuş." Başını eğdiği yerden kaldırırken, hâlâ yüzündeki gülümseme yerindeydi. "Acaba benden sıkılıp sıkılmadığın konusunda da yanılmış olabilir miyim diye bir sana sorayım istedim." Bakışları aynı yoğun ifadeyle doluyken, "Benden sıkıldın mı Zerda? Ben ve ilişkimizden sıkıldığın için mi terk ettin beni?" diye sordu.

YAŞ ON YEDİ |TAMAMALANDI|Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon