"Bu şaka mı?" daha konuşmamı beklemeden Yiğit atağa geçti. Pençesiyle bana bir hamle yaptığında yana kayarak kurtuldum. Tam kurtulduğuma sevinecektim ki yeni bir hamleyle sarsıldım.

Pençesi koluma denk gelmiş ve kıyafetimi yırtarak orada küçük bir çizik bırakmıştı.

Niyetlerinin ciddi olduğunu şimdi anlıyordum. Eğer bir şeyler yapmazsam bana zarar vermekten hiç çekinmeyeceklerdi.

Sol elimle çizilen kolumu tuttum. Azıcık kanamıştı. Sadece sızlıyordu. Daha yarama bakmaya zaman bulamadan Yiğit tekrar saldırdı. Bu sefer kurtulamamış ve büyük bir kurtun altında kalmıştım.

Kollarımı pençeleriyle tutuyordu. Zaten çok ağırdı, nefes alamıyordum. Pençelerini koluma sapladığında acıyla inledim. Gözlerim bile dolmuştu. Bu nasıl eğitimdi böyle?!

"Sizin amacınız beni öldürmek mi?!" diye bağırdığımda beni ciddiye almadılar. Bu sefer şansımı denemek için Yiğitle konuşmaya karar verdim.

"Yiğit seninle anlaşmaya varabiliriz" dediğimde cevap Abimden geldi.

"Seni duyamaz Dolunay şu anda benim kontrolüm altında" diye seslendi. Bir insan pardon kurt kardeşine acımaz mı?

Gözlerimi kapattım, ellerimi hissetmiyordum. Doğa beni dinliyordu değil mi? Neden onu kullanmıyordum.

"Yardım et" dediğimde çok geçmeden istediğim oldu. Yer sarsıldı. Tavana doğru büyük sarmaşıklar uzandı. Bu görüntüyle gülümsedim.

Yiğit'in üstümden çekilmesiyle rahat bir nefes aldım. Kollarım kan içinde kalmıştı.

Acıyla yüzümü buruşturdum ve arenaya göz gezdirdim. Sarmaşıklar Yiğit'in etrafına sarılmıştı. Hareket etmesine izin vermiyorlardı. Gülümsedim. En azından bir gücüm ortaya çıkmıştı. Bakışlarımı sarmaşıklardan çekip Yiğit'e döndüğümde ateşi kullandığını gördüm. Sarmaşıkları yakmıştı.

Eski haline geldiğinde ise kendini yere bıraktı. Bende hiçbir şey olmamış gibi bitmiş bir halde abimlerin yanına ilerledim.

Abim gülümsüyordu. Şeytan ise... Yüzü anlam veremediğim bir yüz ifadesini almıştı. Bana bakmıyordu. Yere bakıyordu.

Çokta umursamadan abimin yanına ilerledim ve kendimi yere bıraktım. "Mola verebilir miyiz?"  dediğimde başını onaylarcasına salladı.

Tükenmiş ve yorulmuştum, üstüne kıyafetlerim yırtıktı. Gözlerimi kapattım ve iç çektim.

Bir süre sonra izlenme hissiyle gözlerimi açtım. Şeytan beni izliyordu. "Neden bakıyorsun?" dediğimde kaşlarını çattı.

Yutkundu. "Sana bir şey olacak" Dedi fısıltı gibi bir sesle. Yüzü ciddi ifadesini almıştı.

"Ne?" dediğimde cevap vermedi. Korkuyla ayağa kalktım. Bu yüzden mi antrenmanın başından beri yüz ifadesi anlamsızdı?

"Savaş" Derin bir nefes aldım. "Noldu?" Abim dışarı çıkmıştı koskoca arenada Yiğit, ben ve şeytan kalmıştık.

"İçimde kötü bir his var" Dedi ve yerdeki bakışlarını suratıma çıkardı.

Bir haftadır kötü bir şey olmamıştı. Şimdi olsa şaşırmazdım zaten...

Elini yavaşça kaldırdı ve omzumdaki ize getirdi. Anlam veremez bir şekilde ona baktım. İzime dokunduğunda bir kaç saniyelik bir ışık belirdi.

Savaş gözlerini kapattı ve elini izimden çekmedi. Sanki bir şey görüyor gibiydi.

Bir kaç dakika sonra gözlerini dehşetle açtı. "Siktir"

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now