77. Bölüm

7.1K 504 274
                                    

Ben geldimm. Uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz, bu bölüm Savaş ve Dolunay'a doyacağımız bir bölüm oldu. Yine iki bölüm uzunluğunda. Finali çok uzatmak istemediğim için böyle yapıyorum.

Başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarr 🤍

Kalbim göğüs kafesimin içinde hızla atıyordu. Derin derin nefesler alıp sakin kalmaya çalışarak stresten terlemiş avuç içlerimi elbiseme sildim ve masanın üzerindeki kitabı elime aldım. Düşüncelerimden sıyrılmaya çalışırken bakışlarımı eskimiş kitabın kapağında gezdirdim.

Ne yapacaktım ben?

Gözlerimi kapatıp açarak daha demin okuduğum sayfayı tekrar açtım ve satırları yeniden büyük bir dikkatle okudum. Tanrım! Gerçektende doğru görmüştüm. Lena onları kurtarmamız için bize bir işaret bırakmıştı.

"Lena?"

"Okuduğun sayfadaki benim el yazım, altında da imzam var. Doğru görüyorsun Dolunay"

Bu kadar sakin olması garibime giderken kaşlarım çatıldı. Başımdaki tacımın deli gibi parladığını hissederken yavaşça fısıldadım. Anlam veremiyordum.

"Neden?" Diye sordum. Sesimi ben bile zor duymuştum. "Madem kurtulabileceğiniz bir yol var, bunu neden benden sakladınız?" Derin bir nefes aldım. "Neden Savaş'tan sakladınız?"

"Sana daha öncede söylediğim gibi," dedi. "Şu anda bir bedene sahip değilim, bir ruhum Dolunay. Evrenin düzenine karışmam yasak. Bunu size anlatsaydım, ya da bir açık verseydim yaşamak için olan son şansımızıda kaybederdim."

"Orman ruhu o yüzden mi saraya geri dönmemi istedi?" Başımdaki tacı çıkartıp ellerimin arasına aldım. Parlayan kısmına bakarak iç çektim. "Bu kitap başından beri burada mıydı?"

"Evet. Buradaydı." Söylemekte zorlanıyormuş gibi bir hali vardı. "Kahin bu olaylar başlamadan bir gün önce yanımıza geldi. Dediklerine ilk inanmadık, öleceğimize inanmadık çünkü ortada bir sebep yoktu."

"Kahin doğru mu tahmin etti?" Diye sordum titreyen bir sesle. Cevabından korkuyordum. "Geleceği?" Lena cevap vermedi. Bu demek oluyordu ki, doğru tahmin etmişti.

Kahinin söyledikleri ya da gördükleri, doğru çıkıyordu.

"O kahin... bizi uyarmak için saraya gelen kahin mi?"

"Evet ama bu bir şeyi değiştirmez. Sırf bir kahin gelip Savaş hakkında bazı şeyler söyledi diye pes edemezsin değil mi?" Dediğinde çaresizce kanatlarımı serbest bıraktım ve başımı masaya yasladım. "Bizde pes etmedik, Ryan ipucu bırakmamız gerektiğini söyledi ve işte, kitap karşında. Bir an için onu bulamayacağınızı düşündüm. Hatta pes etmiştim ama şimdi anlıyorum. Her zaman bir umut vardır değil mi?"

"Gerçekten Lena... Her zaman bir umut var mı yoksa biz mi kendimizi kandırıyoruz?" Umutsuzca sarfettiğim cümleler kalbimin daha çok acımasına neden oldu.

Her olayda kahin vardı. Aslında bu oyunda en önemli kişi o'ydu ama biz bunu farkedememiştik. Onunla bir an önce tekrar konuşmam gerekiyordu. O yaşlı kadın gerçektende tehlikeliydi.

"Dolunay?" Nova'nın sesini duymamla başımı yavaşça masadan kaldırdım ve bakışlarımı havada uçan küçük perimde gezdirdim. "Burada ne yapıyorsun? Saat çok erken değil mi?"

"Bir şeyler araştırmam gerekti." Dedim ve önümde açık olan kitaba geri döndüm. Yazan satırları okudum bir süre. Birkaç görsel dışında sadece ruhun bedene nasıl tekrar geri döneceğiyle ilgili bilgiler vardı ama en altta, Lena'nın ben yazdım dediği önemli bir satır vardı. Daha çok bir bilmeceye benziyordu, büyük ihtimalle kötü varlıkların eline geçmemesi için bedenlerine nasıl döneceklerini bir çeşit bulmacayla yazmıştı. Yazanlar şöyleydi;

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now