"Söylemişe mi benziyor" dediğimde sustu. Yanımızda ki ağaçlar yavaş yavaş solmaya başladığında bunu benden kaynaklı olduğunu hemen anladım. Doğa, ruh halime tepki veriyordu.

Serkandan hayret nidası çıktığında bile o tarafa bakmadım. Bakışlarımı şeytanda sabitlemiştim. "Koruyucu güçlenmiş" dediğinde gözlerimi kapattım.

Ormanın içinden kurt uluması geldiğinde derin bir nefes aldım. Bu abimin ulumasıydı...

Karanlık ormanın içinde bir çift kahverengi parlak göz gördüğümde oraya baktım. Abim bir şeyler olduğunu anlayıp gelmişti.

Arkasında sürüyle buraya geliyordu. Hepsi kurt formundaydı. Hırladığında, biraz irkildim. Şeytana yaklaşmadan sürüye doğru ilerledim. Yanında minnacık kalıyordum.

Yanına geçtim ve bir elimi siyah kürkünün üzerine koydum. Başını bana çevirdi. Sonra tekrar Serkana baktı.

Aralarında konuşuyorlardı sanırım. Burada tek ben duyamıyordum...

Konuşmanın bittiğini anladığımda Serkan bana kısa bir bakış atıp yanında ki vampirleri de alarak uzaklaştı.

Abim şeytanı görmezden gelerek arkasını döndü ve beni sırtımdan itekleyerek ormana yöneldi.

Kurtlar çok hızlı ilerliyorlardı, onlara yetişemiyordum. Abim bunu farketmiş olacak ki başını öne eğdi. İlk bir kaç saniye ona dik dik baktım. Sonra naptığını anladığım da harekete geçtim.

Sırtına bindim ve yelesine tutundum. Karanlıkta hiç bir şey göremiyordum. Hızlıca yürümeye başladığında derin bir nefes aldım.

Sonunda kasabaya vardığımızda abim yere inmem için başını eğdi. Yere indim ve kulübeye ilerledim. Tek istediğim yatağımda gece boyunca ağlamaktı. Biliyorum çok saçma gelebilir ama ruh halim şuanda hiç iyi değil...

Yürürken kolumun tutulmasıyla irkildim ve hızla arkamı döndüm. Şeytanla göz göze gelmiştik. "Dolunay" Dedi. Onu umursamayarak kolumu elinden kurtardım.

"Bana dokunma" dediğimde gözlerini kapattı.

"Üşümüşsün" inanamayarak ona baktım. Ne yapmaya çalışıyordu?

"Umrunda mı sanki" dedim ve ona yaklaşmamaya özen göstererek yüzüne baktım. Hala daha açıklama bekliyor olmam dışında bir sıkıntı yoktu. Belki bir umut...

"Umrumda" çaresizce bana bakıyordu.

"Sen yalancı bir şeytansın" dedim ve arkamı döndüm. Bu sözlerim ona az bileydi.

"Neler oluyor burada?"  Abimin sesini duyduğumda bıkkınlıkla iç çektim. Tam kadro buradaydık. Ne güzel (!)

"Neden Savaşa sormuyorsun?" dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı sonrada şeytana döndü.

"Yine ne yaptın?" diye sordu.

Umursamazca arkamı döndüm ve kulübeye ilerlemeye başladım. Daha fazla dinleyemeyecektim.

Kulübenin kapısını açtım ve içeri girdim. Koltukta uyuyan Yiğiti gördüğümde gözlerimi devirdim.

Merdivenlere ilerleyip yukarı çıktım. Odama girdiğimde kapıya yaslanıp yere çömeldim. Bu gidişle ruh hastası olacaktım.

Biraz sakinleştiğimde ayağa kalktım ve üzerime eşofmanlarımı giydim. Üşümüştüm. Yatağın içine girdim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım...

.........

Korkunç kabusumla kan ter içinde yataktan doğruldum. İzlenme hissiyle başımı odamda ki koltuğa çevirdim.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now