32

1.9K 167 6
                                    

Jeon Jungkook

Kapının çalmasıyla yorgunca ayağa kalktım. Hyuna'nin beni aldatmasindan sonra kendimi toparlayamıyordum.

Yemek yiyemiyordum. Buna rağmen o yüzsüzce karşıma geçip ağlıyordu. Rolünü çok iyi oynuyordu. Beni aldattığını biliyordum. Bunun neyini açıklayacaktı? Gözlerime günlerde ruhsuzca bakmışken ve ben onu yakalamışken neyini açıklayacaktı?

Marissa'yi karşımda görmemle kaşlarımı çattım.

—Havamda değilim Marissa. Burayı da nasıl öğrendin bilmiyorum ama geldiğin yoldan geri git.

—İçelim ve rahatlayalım Kook dedi ve beni iterek içeri girdi.

Onu tutup dışarı çıkaracak kadar bile gücüm yoktu. Kapıyı kapatıp kendimi bir koltuğa bıraktım.

Bardaklara doldurduğu beyaz şarapla yanıma geldi. Birini bana uzattığında elinden aldım.

—Marissa yalnız kalmak istiyorum  dedim.

—Yalnız bir kadeh birlikte içelim sonra gideceğim dedi.

—Yalnızca bir kadeh. Sonrasında tam da söylediğin gibi gideceksin.

—Tam da söylediğim gibi dedi kendi kendine mırıldanarak beni onaylarken.

Kadehi olabildiğince hızlı içmiştim. Ancak gittikçe daha da çok uykum geliyordu sanki. Gözlerimi açık tutmaya çalışarak Marissa'ya baktım.

Ayağa kalkmış bana doğru geliyordu. Hareketlerine bir anlam vermeye çalışırken dizlerime oturdu bacaklarını açarak.

—Marissa ne yapıyorsun? Diye sordum.

—Kameraya poz ver Jungkook dedi gülerek.

Dudaklarıma yaklaşırken kapının kart okutma sesi geldi. Ikimizinde bakışları oraya dönerken ellerim Marissa'yi kucağımdan indirmek için onun belindeydi.

Beklemediğim bir şey oldu. Hyuna odaya girerken mahvolmuş bir haldeydi. Ardından bizi gördüğünde öylece kaldı.

Marissa hızla kucağımdan kalkarken Hyuna'nin gözlerindeki hayal kırıklığının her bir damlasına şahit olmuştum. Dişlerini sıkarken çenesi kasılmıştı.

Dağılmış makyajına kızarmış ve şişmiş gözlerine rağmen o kadar güzel görünüyordu ki...

Ancak beni yanlış anlamıştı. Gerçi bulunduğumuz durumu başka nasıl anlayabilirdi ki?

Kendime gelir gelmez ayağa kalktım. Ona onu aldatmadığımı söylemek  istedim.

Kafasını eğdi. Bir eli alnına giderken hafifçe ovdu. Arsından kafasını kaldırdı. Çenesi hala kaskatıydı. Dolu gözlerine rağmen güldü.

—Mükemmelsin Jungkook. Mükemmel diye mırıldandı.

Marissa asla sesini çıkarmıyordu. Bense öylece kalmıştım. Ne olduğunu kavrayamamıştım bile.

Saçlarını tek eliyle arkaya atarak kapıya doğru yürüdü.

—Hyuna bekle diye mırıldandım.

Beni duymuş muydu? O beni her zaman duyardı.

Marissa'ya döndüğümde bana bakıyordu. Onun üstüne yürürken tamamen kendimi kaybetmiştim.

—Yemin ederim seni öldüreceğim Marissa.

Bunu dememle birlikte bedeni duvara çarparken tamamen kendimi kaybetmiştim. Kafasını sertçe duvara çarptığında bayılmıştı. Onu bırakırken yere düştü.

Dark Lord ~Jeon Jungkook Where stories live. Discover now