Striger

227 152 1
                                    

Gökyüzünün kızıllığı, ağaç  yapraklarının çıtıtırtısı, hafiften esen rüzgar saç tellerimi itina ile savururken doğayla bütünleşiyordum sanki.

Birçok barlar, cafeler ve daha birçok eğlence yerleri yeniden kuruluyordu. Eski yaşamımıza geri dönmek üzereydik. Birçok yer binalarla kaplanmıştı. Bir kasaba havası vardı sanki. Bugün yeni açılacak olan striger barına gidecektik. Hep birlikte hazırlanmaya başlamıştık. Üzerime siyah bir deri ceket geçirerek yola koyuldum. Dışarıya çıktığımda Carol ve Sam beni bekliyorlardı. Onları baştan aşağıya süzerken gözüm bir anda arkadaki arabaya kaydı.

Hanna:Hey o da ne?

Neye benziyor sence tabiki de araba yeni aldım hadi atla diyerek başıyla yan tarafı işaret etti. Yavaş adımlarla arabaya ilerleyerek bindim.

Son sürat sürmeye başlamıştı. Sonunda strigera gelmiştik. Müzik sesleri dışarıya kadar geliyordu. İçeriye doğru adım attım. Tüm gözler benim üzerime odanlanmıştı. Ne yapacağımı bilmez gibi yanımda duran masaya yöneldim. Herkes deliye dönmüşçesine dans ediyordu.

Yanıma doğru adım atan kişiye doğru yöneldim.

Hey Hanna görüşmeyeli ne uzun zaman oldu. Nasılsın?

Pardon çıkaramadım dedim nazik bir ses tonuyla.

Ben liseden sarie nasıl unutursun diyerek alaycı gülümsemesini suratına yerleştirdi.

Ben liseyi bitireli tam tamına 3 yıl olmuştu. Onu hatırlamamı nasıl bekliyordu acaba.onu dikkatlice incelemeye başladım. Ayağında siyahın cazibeliğini yansıtan bir ayakkabı ve üzerine geçirdiği kot ceket ona çok hoş bir hava katmıştı. Saçları griye yakın bir renkte, gözleri ise karşımda masmavi belirmekteydi.

Evet hatırladım dedim belli etmemeye çalışarak. Yanıma döndüğümde Carol ve Sam ortada yoktu. Gözlerim sesin geldiği yöne doğru kayarken karşı masada duran erkek grubunun içinde buldum onları. Yüksek bir sesle kahkaha atarak birşeyler konuşuyorlardı. Carol garsonun getirdiği tüm içkileri içiyor aksine daha da fazlasını istiyordu.

Ah bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu.

Carolu durdurmak için ilerledim. Dans eden kişilere çarpa çarpa sonunda masaya ulaşmıştım.

Elindeki bardağı alarak sen ne yapmaya çalışıyorsun dedim.

Erkek grubunun içinden biri bardağı almak için elini bana doğru uzatmıştı.

Ona sakın dokunma diye bağırmaya başladı Carol. Birden bire etraftaki müzik sesleri durmuş herkes pür dikkat bizi izlemeye başlamıştı.

Kime dokunup kime dokunamayacağımı sana mı soracağım

Evet bana soracaksın dedikten sonra masada duran bardakları yere fırlattı.

Şimdi başlıyordu asıl macera.

Carolu bir kolundan çekiştirerekten zorla dışarıya çıkarmıştım.

Ne yapmaya çalışıyorsun bugün strigerın açılış günü. Bu günü mahfedemeyiz. Biraz sakin ol.

Herneyse diyip başını eliyle sıkmıştı. Tabi normaldi başının ağrıması o kadar içkinin üzerine. Carolun kolunu boynuma dolayarak büyük uğraşlardan sonra arabaya oturtura bilmiştim.

Arabayı çalıştırarak sürmeye başladım. Etrafta bir sessizlik vardı. Ağaç yapraklarının bile sesleri gelmiyordu. Arabayı yavaşça sürmeye devam ettim birden bire önüme birşey fırlayınca direksiyon hakimiyetimi kaybederek önümde duran ağaca çarptım.

Başımı aşırı sert bir şekilde çarpmıştım. Gözlerimde dumanlı bir görüntü vardı. Başımı hafif kaldırıp etrafa bakındığımda bardaki kavga ettiğimiz çocuğu gördüm. Arabanın kapısını hafifçe açıp bana doğru yaklaştığı anda gözlerim iyice dumanlanmış  ve birden derin bir uykuya dalmıştım.

HANNAWhere stories live. Discover now