Av

4.9K 220 28
                                    

Şarkı:Sia-Big Girls Cry

ŞEBNEM

Selim'in çok fazla sorusu vardı ama bu soruların cevapları onu pek mutlu etmeyecekti.

"Biz artık gidelim, kızlar endişelenmiştir."

Mert öneriyi ileri sürdükten sonra kapıya doğru bir adım attı, bizde onun peşinden gidiyorduk ama Selim bağırdı.

"Bende sizinle geliyorum."

"Bizde geliyoruz."

Özgür ve Can da olaya dahil olunca benim sabrım taştı.

"Bi dakika ya. Siz bunu bir oyun falan sandınız herhalde. Bunun sevdiğiniz her şeyi tehlikeye atmaya değeceğini de nerden çıkardınız?"

Can ellerini açtı ve sakince savunmaya geçti.

"En azından olayı öğrenmek istiyoruz."

Emin olamadım ve Bora'ya döndüm.

Bora derin bir nefes aldı.

"En azından buna hakları var bence. Siz ne diyorsunuz?"

Mert'le birbirimize baktık, Mert kafasını sallayıp çıkmak için kapıyı açtı.

"Tamam, sizde gelin ama eğer anlattılanları bir başka ağızdan duyarsam sizin ağzınızı Ölüm Alfabesi'ndeki gibi dikerim haberiniz olsun."

Selim bana dalga geçen gözlerle battıktan sonra yanımdan geçip gitti. Geçerken hafifçe omzuma çarpmıştı sanırım.

Bu sinir bozucuydu ama özür dilemeye hiç niyetim yoktu. Ben yapmam gerekeni yapmıştım ve bunun için bana atacağı trip umurumda değildi.

Hep beraber bizim kaldığımız eve geldik. Açıkça söylemek gerekirse bu evde yirmi kişi bile kalabilirdi. Büyük, geniş ve rahattı. Bu ev Mert'in ailesine aitti. Onların ihtiyacı yoktu ve bize izin verdiler. Bizde hayır demedik tabii ki.

Eve geldiğimizde Sevil koşarak Mert'e sarıldı. Şafak'sa kollarını Bora'ya dolamaktan geri durmadı.

İfadesiz bir surat takındım ve yanlarından geçerken yakındım

"Beni özleyen yok herhalde."

Bora Şafak'ı kendinden uzaklaştırdı.

"Bu neydi?"

"Çok endişelendim."

"Gereksiz bir endişeydi."

"Ah, demek misafirlerin yanında bile bana bir pislik gibi davranmaya devam edeceksin."

"Herkese bir pislik gibi davranmaya devam edeceğim. Hemde her zaman."

Bora yanıma gelirken, Şafak gözlerini devirmişti. Sevil ise Mert'in dudaklarına bir öpücük bırakıp kolunu sorduktan sonra içeri girip oturduk.

Selim çok meraklı görünüyordu. Bakışlarını sürekli üzerimde yakalıyordum ama ben ona bakınca gözlerini kaçırıyordu. Benimle konuşmak için can attığı kesindi ama bu hissini dizginlemeye çalışıyordu. Ne diyebilirim bu konuda kolay gelsin.

Mert koltuğa oturduktan sonra güldü.

"Bakın bu çok karışık ve uzun bir mesele o yüzden siz sadece bize ne bilmek istediğinizi söyleyin. Siz konuyu sınırlandırmazsanız eğer biz konuya gitmekte bayağı bir sıkıntı yaşıycaz demektir."

Selim kollarını bağladı.

"O zaman Çakıroğlu'ndan başlayın. Kimdir, neyin nesidir, nasıl bir beladır?"

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin