İstenemeyen Kız

1K 93 82
                                    

Uzun bir ara oldu ama olsundu. Şimdiden hepinize teşekkürler. Umarım beklediğinize değer. Finale çok az kaldı. :))

ŞEBNEM

"Selim... Kafa bu! Bildiğin kafa! Kafa yani, kesik, hani yarım! Kaşı gözü de duruyor, vallaha kafa!"

"Offff, Şebnem. Amma kafa açtın, sende ya."

"Selim, ağzından çıkanla kulağının duyduğunu aklın alıyor mu, senin, İsmail Abi'ye bağlattın beni burda! Sen açtın kafayı, ben mi açtım? Kutuyu bir açtın, hop kafa! Ben nasıl kafa açabilirim, durup dururken-"

"Şebnem."

"Ne, Şebnem? Ne? Kafa mı bıraktılar insanda, bana bak, Selim! Benim lafımı böyle bölüp bölüp durma yoksa kafanı koparırım senin! Sanki yeterince kopuk kafa yokmuş gibi..."

"Şebnem. Tamam mı? Sakinleştin mi? Kafan yerine geldi mi?"

"Ne çok kafa muhabbeti yaptık, bu durumda."

Selim burukça gülümsedikten sonra tekrar benimle birlikte kutuya baktı.

Bu... Tekrar düşününce ne diyeceğimi bilemedim ve sadece yutkunmakla yetindim. Bu kafayı neden bize göndermişlerdi, hiçbir fikrim yoktu çünkü bu bizden çok Alevhan'ı ilgilendirirdi. O, onun adamıydı. Sanırım adı Burak'tı. Bize yardım etmişti ve şimdi burda... İyi niyetinin karşılığı bu mu olacaktı?

Sakin bir halde Selim'in koluna dokundum ve sesim çok kısık çıktı.

"Selim..."

"Biliyorum, güzelim."

Beni kendine çekti ve saçlarıma bir öpücük bırakırken aynı sakin tonda fısıldadı.

"Biliyorum."

"Onu aramalı mıyız?"

"Alevhan'ı mı?"

Bakışlarında bir şey yakaladım. Bir bıkkınlık ama aynı zamanda korku... Her zamanki kıskançlığın yanına eklenmiş bu bakışlar bana çok şey anlatıyordu. Alevhan'ı orda bıraktıktan sonra onu hayatımızdan büyük ölçüde çıkardığını düşünüyordu ve şu an tekrar bir şeylerin ucunun ona dokunuyor olması, canını sıkıyordu. Hakkı vardı... Ama tek derdi Alevhan da değildi. Bitsin istiyordu, her şey bitsin. Artık içinde sade ikimizin olduğu bir dünya istiyordu. Aynı şeyi bende istiyordum ama şartlar buna bir türlü el vermiyordu.

"Evet. Sonuçta... Onun adamıydı. Gerçi bu onu üzmekten başka bir şey yapmaz, istersen söylemeyedebiliriz."

Derin bir nefes verdi ve gülümsemeye çalışarak kutuyu kapattı.

"Çocuklara soralım da önce. Gerisini sonra düşünürüz."

Telefonunu çıkardı, Bora'yı aramak üzereydi ama son anda durdu.

"Ne oldu?"

"Onları buraya çağırmak istedim ama hem bu durumu, yani bizi henüz açıklamadım, hemde onlar bizden daha fazla kişiler, biz gidelim."

Gülünecek bir durum yoktu ama ortamdaki gerginliği bir nebze olsun hafifletmek istedim.

"Bora'ya açıklamaktan korkuyorsun, değil mi?"

"Ne münasebet!"

"Hadi, itiraf et. Korkuyorsun."

Kutuyu alıp, arabaya doğru yürümek için kapıya ilerlemeye başladı.

"Selimmm."

"Hayır."

"Selim. Hadi ama."

"Bora... Bora'dır işte."

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang