Mesaj Sendromu

938 110 60
                                    

Hepinizin kurban bayramı mübarek olsun. Bayram şekeri niyetine bir bölüm yazdım, umarım ağzınız tatlanır. Hayırlı bayramlar. :))

ŞEBNEM

Bir süre sessizce gözyaşlarımın akmasına izin verdim ve Alevhan'a bakarken, fark ettirmemeye çalışarak son kez bana bakıp öylece giden Selim'e baktım. Bitmişti işte. Büyü bozulmuştu. Ne olurdu, demeseydi "Seni seviyorum." diye. Aşkımızdan bir şey mi eksilirdi sanki? Ne oluyorsa çok sevmekten oluyor, dillendirip durmaktan oluyor. Susup öyle seveceksin ki kimse kalbine nazar değdiremesin.

Tökezledim ama Alevhan beni tuttu. Yine o tuttu. Neden o tutuyor? Selim, nerde? Nerdesin? Gitmeseydin. Gitme, dedim ama ben. Dedim! Neden gittin?

"Hadi, gidelim."

Bir şey söylemeden arabaya doğru ilerledik, Selim eve neyle dönecekti?

"Alevhan... Selim-"

"Benim adamlardan birine söyledim. Zorla da olsa götür diye, eve gidip pasaportunu falan alacaktır."

"O zaman, biz-"

"Karşılaşmayacaksınız çünkü seni burdaki kendi evime götürüyorum."

Bir an üzüldüm, Selim'le konuşma ve onu görme fırsatını kaçırdığım için ama Alevhan'a bir şey söyleyemedim. Hem... Konuşulması gereken ne varsa konuşmamış mıydık? Onu görmemi de istemiyordu zaten?

Ne oldu da, bu adam bana sırtını döndü? Bu normal değil. Ya da ben düşünmek istediğim şeyi düşünüp, kendimi bir yalana ikna etmeye çalışıyorum.

Eve geldiğimizde de kafam çok karışıktı. Koltuğa çöreklenmeden önce elimi yüzümü yıkadım ve Alevhan'ın getirdiği soğuk suyu içtim. Gerçekten de soğuk suydu ve iyi gidiyordu. Şaka yapmıyorum.

"Şebnem. Kendine gel, artık."

Elindeki kahveyi masaya bırakan Alevhan'a baktım. Ne demek kendine gel?! Terk edildim ben! Terk! Hemde deli gibi sevdiğim adam tarafından, en zor günümde! Bana kendine gel diyordu!

"Şebnem, dedim! Dalıp gitmelere başlama sakın!"

Acı bir şekilde güldüm.

"Değmez ona gibi şeyler de söylemeye başlarsın sen şimdi."

Şaşkın bir şekilde arkasına yaslandı, gayet rahattı. Kahvesinden bir yudum almadan önce konuşmadı.

"Yoo. Ben sadece üzülmene gerek yok çünkü bence Selim buna mecbur kaldı diyecektim."

İçimdeki umut kırıntısı tekrar yeşerirken, bir an kendimi aptal gibi hissettim.

"Anlamadım?"

"Babam... İnsanların direnç gücüyle oynamayı sever ve sana yapmaya çalıştığı şey de bu. Seni kırıp, anlaşmaya ikna etmeye çalışıyor. Bunun içinde Selim'i kullandı, olay bu kadar basit."

"Sence tehdit mi edildi?"

"Ben öyle düşünüyorum. Babam onu seni öldürmekle tehdit edemez çünkü şirket söz konusu ama geriye bir sürü insan kalıyor. Bora, Mert, Selim'in kendi arkadaşları, babası..."

Olabilir miydi? Olsa bile...

"Bana neden yardım ediyorsun? Yani, Selim konusunda."

Omuz silkti.

"O korkak pc zerre umrumda değil. Ama... Senin daha fazla tökezlediğini görmek istemiyorum."

Romantik çocuk diyesim geldi ama sonra kimden bahsettiğimi fark ettim. Alevhan'dı bu, boru mu?

Tehlikeli Güzel (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin