—Yemek hala düzenlenmedi.

—Onu tanıyor musun? Diye sordu Alis.

—Hayır tanımıyorum dedim Jungkook'un gözleri içine bakarken.

—Beni tanımadığına emin misin? Diye sordu yüzünü bana yaklaştırırken.

Tüm bu aylar boyunca kendimi geri çekmiştim herkesten. Ancak şu an bu çocuk öpecek bile olsa diklenmek daha önemliydi.

Hiç kıpırdamadan gözlerine bakarken konuştum.

—Seni tanımadığımı söyledim. Bana hissettirdiklerini tanımadığımı değil.

Öylece donup kaldı. Alayla güldüm.

—Beni hatırlıyor musun? Diye sordu.

—Hayır. Yalnızca tanıdık bir his var.

—Hyuna aylardır kimseyle yakınlaşmazken yeni gelen benim aşık olduğum çocukla bu kadar yakın olmasan mı ne? Diye sordu Alis kolumdsn tutup çekerken.

—Koreliyim diye bana bile yavşıyorsun sen be ne çabuk unuttun dedim.

—Şu güzelliğe kim yavşamaz? Diye sordu.

—Profesör yavşamıyor. Bana iyi davranacağını bilsem yemin ederim tüm hislerimi siktir eder yatarım o adamla.

—Kendinden 30 yaş büyüklerden mi hoşlanıyorsun Hyuna. Ondan mu okulun en yakışıklı çocuğunu red ettin?
Kendine daddy falan mi arıyorsun?

—Tanrım dünyanın en boş muhabbeti.

—Meteorlardan hoşlanıyorum ben. Henüz o kadar yakışıklı birisi çıkmadı karşıma o kadar. Dedim.

—Ha her şey tip yani.

—Sen de beni tipim için seviyorsun ben niye birini tipi için sevince suç oluyor.

—Gel ben seni derse götüreyim bebeğim. Yoksa profesör notundan bir on puan daha kesicek. Dedi Kris.

Elleri belimi bulurken beni sandalyeden kaldırdı.

O an beklemediğim bir şey oldu. Jungkook Kris'e hiç beklemediğim bir hızda yumruk attı. Kris'in elleri belimde olduğu için bana tutunurken onunla düşeceğimi sanmıştım.

Ancak Jungkook tek eliyle kolumu tutmuş ve beni kendine çekmişti.

Tanıdık koku tekrar etrafımı sararken kendimi şarap içerken ki tanıdık histe gibi bulmuştum.

—Sevgilime bir daha elini sürme. Dedi ve beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ben tek kelime dahi etmeden ona uyum sağladım.

Bileğimdeki elini diğer elimle tutup elime indirdim. Parmaklarımı parmaklarından geçirirken durdu ve bana baktı.

—Bana gidelim. Dedim ve öne geçerek ben onu arkamda bıraktım. Kampüsten cikarken arabama ilerledim.

Kapıları açarken şoför koltuğuna yerleştim. O da bindiğinde yeni bir tanıdık hisle ona döndüm. Kemeri takışını izlerken bu çocuk bana her şeyiyle tanıdık geliyordu. Benim bir parçamdı.

Arabayı çalıştırırken evime sürdüm. Tek kelime dahi etmedik. Onu odama götürdüm.

—Anlat dedim karşısında dururken.

—Onun yerine göstersem? Diye sordu üstüme gelirken.

Ellerimi göğsüne koydum. Onu iticekken onun bir eli kafamın arkasına diğer eli belime gitti. Beni yatağa yavaşça yatırırken buna şaşırmıştım.

Yatağa bile yavaşça yatıracak kadar değer verdiği biri nasıl olabilirdim.

Üzerime çıkarken ellerimle onu itmeme müsaade etmeden bileklerimi yakaladı ve tek eliyle kafamın üzerinde sabitledi.

—Sana anlatmanı söylemiştim. Dedim yüzüme yaklaşırken kafamı yana çevirirken.

Dudaklarını yavaşça çeneme değdirdinde çırpınışlarımı aniden kesmiştim. Ikinci bir öpücüğü dudağıma daha yakın bir yere kondurdu.

Ellerimi yumruk yaparken kendimi ait olduğum yerde gibi hissediyordum.

—Kafani bana çevir. Gözlerine bakmak istiyorum dedi.

Ses tonu zihnimde bir yerleri uyandırırken burnuma dolan kokusuyla nedense tiremiştim.

Gözlerimi ona döndürdüğüm gibi göz yaşı yüzüme düşerken içimde parçalanan bir şeyler hissettim.

Dudaklarını yaladı. Yutkundum. Islak dudaklarını benim kuru dudaklarıma bastırdı. Dudaklarımı onun için aralarken bu yanlış gelmemişti.

Alt dudağımı dudakları arasına alırken bu yavaş öpüşü tanımama imkanım yoktu.

Gözlerim anında dolarken kafamı kaldırıp öpüşüne biraz daha sert karşılık vermek istedim. Ellerimi bırakması için oynatırken elini çekti.

Anında ellerim yanaklarını bulurken gözlerim kapalı olmasına rağmen akan yaşa engel olamamıştım.

Gözümün önünden geçen anıların hepsi benim eksik parçalarımdı. Onları bunca zaman sonra bile  tekrar hatırlarken hiç birini yadırgamamıştım. Katil olmamı bile.

—Seni çok özledim Hyuna diye fısıldadı Jungkook.

Işte bu gece farklı bir geceydi. Şarkı yerine Jungkook'un sesi, şarap yerine dudakları, koltuğum yerine kucağı, battaniye yerine kolları vardı.

O vardı.

Still with you.

Dark Lord ~Jeon Jungkook Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu