7.BÖLÜM: "İSİMSİZ MEKTUP"

770 255 142
                                    

Keyifli okumalar...

* Bilmiyordum ki o mektubun ne kadar tehlikeli birinden geldiğini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

* Bilmiyordum ki o mektubun ne kadar tehlikeli birinden geldiğini... *

1 ay sonra...

Hayal, tek başına yaşamaya başladığından beri daha mutlu, daha özgüvenli, ve en önemlisi de daha huzurluydu. Ev sahibiyle uygun bir fiyata anlaşalı, tam 1 ay olmuştu ama bu süre ona 1 hafta gibi gelmiş, çok çabuk geçmişti. 

Sanırım artık yavaş yavaş unutmaya başlıyordu geçmişi, geçmişin acılarını... Ama annesini bir türlü unutamıyordu. O gün yazdığı mektubu, intihar edişini ve onu bırakıp gitmesini bir türlü kaldıramıyordu... 

Annesini her aklına geldiğinde neşesi birden kaçıveriyor, ve sanki tekrar geçmişe dönmüş gibi hissediyordu. Ve bu durum, artık canını yakmaya başlamıştı. Annesini unutmak istiyordu, sadece unutmak... Annesi aklına geldiği zaman ağabeyi ve babası da aklına geliyordu... Sonra da üçünün de ona yaşattıkları... Onu nasıl büyüttüklerini, cezalarını, dövdükleri günleri, hepsini, hepsini hatırlıyordu ne kadar hatırlamak istemese de..

Şimdi ise, tabağına bulgur pilavı koymakla meşguldü. Evde tek başına olduğu için dolayısıyla da yemekleri, evin temizliğini, evin her şeyini sadece o yüklenmek zorunda kalıyordu. Yanında biri olmasını isterdi aslında. Ama onun yanında kalabilecek ne bir arkadaşı, ne bir sevgilisi, ne de bir akrabası vardı... Yalnızlık çok kötü bir şeydi ama babasıyla ve ağabeyiyle yaşamak istemiyorsa, tüm bunlara katlanması gerekirdi. 

Durdu... Bir anda aklına, 1 ay önce hayatına birden giren ama aynı hızla, birden hayatından çıkan Onur geldi... Onu aramamıştı, sormamıştı, unutup gitmişti. O adama karşı borçluydu, çünkü adamcağız Hayal için iki günde neler yapmıştı... Hayal ise, bunun karşılığını sadece kuru bir teşekkür vermişti Onur'a. Ona göre, iki günde ona bu kadar yardımı dokunan bir kişi, karşılık olarak kuru bir teşekkür almamalıydı, alamazdı. Buna izin vermeyecekti.

 İyi ama nasıl? Nereden bulabilirdi ki Onur'u? Ne hastanesinin adını, yerini biliyordu; ne de ona dair bir şey, kim olduğunu... Evet, onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. Koca bir HİÇ!

Bir anda çalan kapı sesiyle, hemen tabağını masaya koydu ve mutfaktan çıkıp, koridordaki kapıya yöneldi. Kapının üzerindeki desenleri yeni fark edebilmişti! Çünkü bu 1 ayda ağabeyine, babasına ya da Berk'e yakalanmamak için hiç dışarı çıkmamış; sürekli evde durmuştu... Her ne kadar kendine itiraf etmek istemese de, kapının arkasından çıkacak olan kişiden korkuyordu.. 

Gözünü yavaşça kapının deliğine yaklaştırdı ve gelen kişiye baktı. Ama sadece koridorun ışığı yanıyordu ve koridorda kimse yoktu! Korksa mı, yoksa kötü birinin gelmediğine sevinse mi bilemedi. 

Başta kapıyı açmadı, orada öylece durdu ama sonra merakına yenik düşük kapıyı açtı ve korkarak, ''Kim var orada?'' diye bağırdı. Aslında bu, ona göre bir bağırmaydı ama bir başkasına göre kedi miyavlaması kadar ürkek ve sessiz bir ses tonuydu.

Hayal | +18Where stories live. Discover now