~12~

1.7K 166 57
                                    

Sarışın bu zamana kadar aldığı yüzü aşkın kitapta hiçbir şey bulamamış aksine kafasının daha da karıştığını düşünmeye başlamıştı. Buna rağmen hiç pes etmemiş ve her zaman ki gibi çabalamaya devam etmişti. Şuan da ise annesinin odasında oturmuş, sabrının son demlerini kullanıyordu daha yasaklı bölümün yarısına bile gelmemişti ve annesi ona yasaklı bölüme girmeyi mi yasaklamıştı? Hadi ama! Annesi o kitapları yasaklı bölümden keyfi için aldığını falan mı sanıyordu?

"Sadece son bir kaç kitap daha anne? Lütfen..."

Narcissa oğlunun isteğine olumsuzca kafasını sallarken, bir yandan da onu anlamasını bekliyordu.

"Olmaz, Draco. Bu kadar yeter. Bu duyulursa ne olacağını zannediyorsun? Bu zamana duyulmaması bile bir mucize zaten.."

Sarışın bir an için her şeyi annesine anlatmayı düşündü. Baştan sona herşeyi.. Potter'ı nasıl sevdiğini, bu sevgiye karşı çıkanları, birlikte olmamaları için yapılanları, ve bunu nasıl başardıklarını.. Gerçi gereksiz Weasley'in sonuçta pekte başarılı olduğunu söyleyemezdi tabii. Sarışın derin bir nefes alırken, aklına gelen bu fikri geldiği gibi asla yapılmayacaklar listesine eklemişti. Annesini bu işe karıştırmayacaktı.

"Peki, Profesör."

Draco son kelimeyi bastırarak söyleyip, hızlıca odayı terk etti. Madem annesi ona izin vermiyordu, oda gizlice girerdi. Evet bu çok mantıklı bir fikirdi! Çünkü bu olaylara çözüm bulamadığı her saniye Dişi Weasley'i öldürmesi için ona verilen destek gibi bir şeydi. Hatta gibi değil, kesinlikle öyleydi. Kızıl saçlarıyla aynı renk olan ateşte yanarken çığlıkları her zerresine zevk verecekti. Tabii böyle bir şey mümkün olabilseydi..

Saat gece iki sularındayken sarışın odasının kapısını sessizce açmış ve amacı doğrultusunda dışarıya sızmıştı. Kimseye yakalanmadan bugünü atlatması baya zor olacaktı ama alınmaya değer bir riskti sonuçta. Merdivenleri geçip ortak salonun dışına çıktığında etrafı kontrol etmiş, koridorların boş olduğunu görünce de yavaş ve sessiz adımlarla kütüphanenin yolunu tutmuştu. Her şey olup bittiğinde uykusuz kaldığı geceler için Harry'i cezalandırmayı da aklının bir kenarına yazmıştı tabi.. Bunca yıl koynunda taşıdığı yılanı nasıl fark etmezdi ki bir insan?

Aynı saatlerde kuzgun ise gözü çapulcu haritasında öylece Hogwarts'ın koridorlarını gözlüyordu. Aslan olayı yüzünden bir türlü uyuyamadığından, ne yapsam diye düşünmüş ve en iyi seçenek olarakta harita başında vaktini öldürmeyi seçmişti. Şimdiye kadar sadace bir kaç profesör geçmiş, onun dışında da bütün koridorlar sakinliğini korumuştu. Tabii bir anda ortak salonlarının tam dışında oluşan hareketliliğe kadar.. Gözleri koridorda ilerleyen adımlara kaydığında kaşları çatılmıştı. Draco Malfoy..

Ne zamandır bu saatte dışarıya çıkacak kadar delirmişti ki? Harry bir süre hareketli adımları takip ettiğinde sarışının kütüphaneye doğru ilerlediğini anlamıştı. Derin bir nefes alarak oturduğu masada geriye yaslanmış düşüncelerinin yeniden gün yüzüne çıkmasına izin vermişti. Geçen gün ki kütüphane anılarını hatırlarken biraz sert çıkıştığını kabul etmeliydi. Aslan olayında da ona inanmamıştı tabi.. Ondan özür dilemeli miydi? Zaten garip bir şekilde sarışına yardım etme isteğini bastıramıyordu. Kuzgun düşünceleri arasında sıkışıp kalırken saat çoktan buçuğu geçmişti. Hesaplamalarına göre bir saatte bir koridorlardan profesör geçiyordu. Yani yakında kontrol amaçlı gezinen McGonagall veya başka bir profesör büyük ihtimalle sarışını yakalayacaktı. Harry karşısındaki seçim tablosuna lanet ettiğinde kendilerine uzakta olmasına rağmen devriyesine başlayan McGonagall'ın adımlarını görmüştü. Aklı kalmaktan yanayken kalbi delicesine gitmekten yanaydı. Malfoy kendini şanslı hissetse iyi olurdu çünkü Harry genelde kalbini dinlerdi, pişman olsa bile..

Eighth Year LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin