~10~

1.8K 164 116
                                    

"Draco.."

Sarışın okuduğu kitabın bir boka yaramayacağını anladığında masanın üzerindeki kitap yığınından yeni bir kitap almıştı.

"Draco.!"

İçinde bulunduğu olaylara bir çözüm arıyordu ve bunun için yasaklı bölümdeki kitaplara başvurmuştu. Tabi kitaplarda yazanlar bildiklerinden fazlası değildi ama yinede bir ümit okuyordu. En azından deniyordu. Lanet olası büyüyü bozacak bir şeyler olmalıydı, her zaman olurdu..

"Draco, kaldır kafanı şu kitaptan.!"

Blaise dakikalardır çağırdığı arkadaşından bir tepki beklesede Draco hiç te umursuyormuş gibi durmuyordu. Boşa geçirdiği her bir dakika Potter'ın Dişi Weasley'le geçirdiği daha çok zaman demekti ve artık bu ikiliyi yan yana görmekten, o sülüğün Harry'i sarıp sarmalamasından fazlasıyla bıkmıştı!

Blaise'te bu tepkisizlikten bıkmış olacak ki sarışının önündeki kitabı hızla çekmiş ve sonunda grilerin odağı olmayı başarabilmişti.

"Ne var Blaise?!"

"Muggle olmayabiliriz ama ara sıra temiz hava, oksijen büyücülerede lazım oluyor.. Bıraksan mı şu kitabı artık?!!"

Draco arkadaşının elindeki kitabı almak için uzandığında Blaise'te almaması için kendine çekmişti.

"Bak kahvaltıya da gelmedin, sabahtan beri hiçbir derse de girmiyorsun. Okuduğun kaçıncı kitap, on, yirmi? Yeter dostum!"

"İsterse okuduğum yetmişinci kitap olsun Blaise, çözüm bulmadan kalkmayacağım."

Blaise çektiği derin nefesi sesli bir şekilde verirken elinde tuttuğu kitabı kafasına vurmaya başlamıştı. Nerede inatçı insan varsa neden hep kendisini buluyordu ki?!

"Canım kardeşim, en iyi dostum, bitanecik arkadaşı-"

"Bana mı yürüyorsun Blaise?"

"Lan sana yürüsem kardeşim mi derim gerizekalı?! Merlin aşkına kalk gidelim öğle yemeği yiyelim, delirttin insanı iki dakikada ya!"

"Siz gidin, ben aç değilim."

Draco, Blaise'in elinde ki kitabı boşluğundan yararlanarak çektiğinde kaldığı sayfayı aramaya başlamıştı. Blaise daha fazla dayanamayarak kaybettiği kitabın yerini masaya vermiş kafasını vururken Pansy'de kütüphane girmişti. Dışarıdan delirmiş gibi görünen ikilinin yanına geldiğinde Blaise'i alnından tutmuş ve kafasını vurmaması için engellemişti.

"Neden delirmişçesine kafanı vuruyorsun?"

Blaise kafasını kaldırdığında yanında ki sandalyeye yerleşen sevgilisiyle göz göze gelmişti. Her zaman sabır taşıran olayların üzerine yetişmeyi nasıl başarıyordu ki?

"Çünkü delirdim.."

Pansy, umutsuz bakışlarını sarışına çevirdiğinde aldığı nefesi seslice bırakmıştı.

"Bırakmıyor mu?"

"Ben pes ettim, sen dene.."

Pansy aklındaki planı uygulamak için takındığı piçimsi gülümseyle Draco'yu süzerken masada eğilmiş ve sarışına yaklaşmıştı.

"İster kalk ister kalkma ama.."

Sarışın soran gözlerini arkadaşına çevirdiğinde başladığı cümleyi bitirmesini bekliyordu. Tabi Pansy'nin ölüm sessizliğine büründüğü yetmiyormuş gibi mimik dahi oynatmayışı iyice meraklanmasına sebep oluyordu.

"Ama..?"

"Seninkiyle gereksiz Weasley'i ihtiyaç odasına giderken gördüm."

Draco aklına gelen düşüncelere mani olamazken yüz hatları tamamen gerilmişti. Cidden öyle bir şey için gidiyor olamazlardı değil mi?

Eighth Year LoveWhere stories live. Discover now