~9~

1.8K 171 104
                                    

Sarışın dizlerinde duran kitabın sayfalarını narince çevirirken sakin gibi görünsede aslında şöminenin önünde oturan Hinny çiftinin gereksiz samimiyeti yüzünden kitabı parçalamak istiyordu. Bu kız ne zaman yüzsüzce buraya girmeyi bırakacaktı, Harry neden onu görmezden geliyordu, en önemlisiyse Pansy şuanda neredeydi ve bu kızı neden buradan çıkarmıyordu?!

"Dostum kitabı okumadığına göre başka şeylerle ilgilenmeye ne dersin?"

"Okumadığımı nereden çıkarıyorsun Blaise?"

Draco arkadaşının sorusunu gözlerini Harry'den ayırmadan cevapladığında Blaise bu saçmalığa bir son vermek için dizinde ki kitabı sertçe çekip kapatmıştı.

"İkinizin arasında neler dönüyor?"

"Keşke bilsem!!"

Sarışın boşalan dizine dirseğini yaslayıp öne eğildiğinde sakinleşmek adına gözlerini kapatmıştı. Bedenini saran öfke her dakika artarken yapabileceği en iyi şey sakinleşmekti. Tabi kuzgunu ahtapot gibi saran kızılı şöminede yakmak sakinleşmesi için daha kolay bir yöntemdi ama Harry'nin ona karşı tutumunun değişmesinde çokta etkili olacağını düşünmüyordu.

"Bence Potter seçimini yapmış, Draco."

"Ne saçmalıyorsun Blaise?!!"

Sarışın ateş saçan gözlerini arkadaşına çevirdiğinde söylediklerine inanmayı son hücresine kadar reddediyordu. En azından öyle istiyordu.. Üç beş gün önce dudakları dudaklarında olan kişi bu kadar kolay seçim yapmış olamazdı, onun için annesini ikna etmiş kişi, şuan yeşilleriyle kendisine bakan kişi!

Harry oturduklarından beri üzerinde gezinen grilerden fazlasıyla rahatsız olmuştu. İkilinin gözleri her zaman birbirlerinin üzerinde olurdu ama bu diğerlerinden daha farklıydı. Aralarında hiç olmadığı kadar öfkelenmesini sağlayacak bir şeyler olmuş gibi bakıyordu. Sebebini anlayamasada henüz ölmeye niyeti olmadığından ağzını açmıyor, konunun üzerinde durmamaya çalışıyordu. Zaten Harry'e göre sarışın bu sene oldukça tuhaf davranıyordu. Arkasından koşturmasını falan görmezden gelebilirdi ama ona adıyla seslenmesini atlatamıyordu. Farkında değildi ama her fırsatta bunu sorguluyor, aklını sarışınla meşgul ediyordu.

Herkes kendi düşüncelerinde derinlere dalarken Pansy ses getirerek ortak salona girmiş, etrafı süzüyordu. Sarışın içeriye giren küt saçlı arkadaşını görür görmez gözlerindeki ateş sönmüş suratına kocaman bir sırıtış yerleşmişti. İşte eğlence şimdi başlıyordu ve bu sefer asla karışmayacaktı..

Pansy sanki ağır çekimdeymiş gibi yavaş ve havalı bir şekilde adımlarken gözleri şöminenin önünde oturan kızıla takılmıştı. Binasının ona getirdiği aptal cesareti bir gün canını yakacaktı ve şansa bakın ki o gün bugün olmalıydı!

"Senin ne işin var burada?!!!"

Pansy şömineye ulaşamadan Blaise hızla sevgilisinin yanına varmış, kavga çıkmasını önlemek amacıyla belinden kavramıştı. Dişi Weasley umrunda değildi ama sevgilisinin katil olmasını engellemek için bu uğurda gazi olmayı seçmişti.

"Bu seni ne kadar ilgilendirir Parkinson?"

Ginny her zaman ki genişliği ve ukalalığıyla oturduğu yerden cevapladığında Harry çoktan ayaklanmıştı.

"Ne oluyor Parkinson?"

"Burada alt sınıflardan birini istemediğimizi daha kaç kez söylememiz gerekiyor Potter?!!"

"Bunu istemeyenlerin sadece sen ve grubun olduğunun farkındasın değil mi? Diğerlerinin hiç umurunda değil gibi çünkü.."

Pansy Harry'nin konuşmasına ithafen kahkahayla güldüğünde Blaise'i göğsünden iterek belindeki elini çekmesi için kendinden uzaklaştırmıştı. Blaise elini çektiğinde Pansy arkasına dönmüş ve gözleriyle buraya geldiğinden beri kaynaştığı bir kaç kişiyi aramıştı.

Eighth Year LoveUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum