45.Bölüm

18.2K 948 80
                                    

45.Bölüm

"Bir adam var, her gün yeniden sevdiğim."


Zor muydu? Evet, zor. Belki bu hayatta en nefret ettiğim şey beklemek. Ben hiçbir zaman sabırlı biri olmadım lakin Baran ile beraber bunu öğrendim. En çok alışmayı öğrendim. Onun gidişlerine alışmak benim için en zor savaş ve ben bu savaşta hala meydandayım. Kazanır mıyım yoksa kaybeder miyim bilmiyorum.

Gözlerimi evimizin bahçesinde koşuşturan oğlumdan çekmedim. Çok bahçeye çıkmak istedi bende onu kırmadım. Dün annemlerdeydik, orada daha fazla kalmak istemediğim için evimize geri döndüm. Baran gideli neredeyse 1 ay dokuz gün oldu ve ne sesini duydum ne de gördüm. Defalarca aradım ama her seferinde telefonu kapalıydı. Her geçen gün endişem elbette yerini koruyor ama yapabileceğim hiçbir şey yok. Sadece sabırla beklemek bana düşüyor.

"Anne bak," Emre elinde tuttuğu kediyi kucaklayıp bana doğru yaklaştı. "Bizim bahçedeydi." Siyah ve beyaz karışımı olan kediyi sıkıca tuttuğu için kediden memnuniyetsiz bir ses yükseldi.

"Çok sıkma kediyi oğlum, bir yerleri acır, hem bak seni tırmalayabilir." Başını iki yana sallayıp kocaman gülümsedi.

"Ben asker adam olacağım kediden korkmam." Gülümseyerek oğlumun saçlarını okşadım. Emre her asker olacağım dediğinde içimde bir yer acıyor. Kabullenebilir miyim hiç bilmiyorum ama Baran yanımda olursa alışırım. Zor olur ama alışırım.

"Anne bizimle kalsın. Bahçeye bağlayabilir miyim?" Şaşkınlıkla gözlerim büyüdü.

"Oğlum hiç kedi tasmalanır mı? Hem belki sahibi vardır. Sen nerede buldun bu miniği?" Kaşlarını çatarak omuz silkti.

"Bizim olsun. Hem bizim bahçede olan her şey bizimdir." Tebessüm ederek Emre'yi yanıma çektim.

"Ama bu kedi belki de özgürdür biz onu buraya bağlayamayız. Onunda annesi var." Yüzü asılırken kediye daha sıkı sarıldı. Yavru kediye bakıp tüylerini okşadım.

"Annesi var mı ki? Hem belki kimsenin değildir anne." Bahçeye girip bize doğru yaklaşan bir başka kediye baktım. Anlaşılan yavrusunu almaya gelmiş. Yavru kediyi bizde gören anne kedi hırladı. Emre'nin kucağından yavruyu alıp yere bıraktım.

"Bak annesi almaya geldi." Yüzü asılırken gözleri buğulandı. Anne kedi hızla yavrusunu ağzına aldı ve uzaklaşmaya başladı. Emre ise dolan gözleriyle bana döndü.

"Anne geri getirsin." Oğlumun saçlarını okşadım. "Ama bebeğim annesi aldı. Seni benim yanımdan almalarını ister miydin?"

"Hayır!"

"E o zaman bir tanem. O da annesinin yanında olmak istedi." Gözyaşları yanaklarından süzülünce oğlumu kucağıma aldım. Göbeğime bakan Emre kaşlarını çattı. Kaşlarını çata çata iki kaşının ortası kırışacak yahu.

"Anne bu kardeşim de bir türlü çıkamadı. Bak halamın bebeği çıktı benim kardeşim çıkmıyor." Kahkaha atarak Emre'yi öptüm. "Bebeğim kardeşinin gelmesine daha üç ay var."

"Ama anne çok geç." Emre'nin saçlarını yavaş yavaş okşamaya devam ettim. "Zamanı var oğlum. O zaman dolduğu anda senin kardeşinde kucağımızda olacak." Yüzü yine asılınca oflayarak ayağa kalktım. Emre'yi yere indirip elini tuttum.

UHRA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin