28.Bölüm

27.2K 1.1K 53
                                    

28.Bölüm

"Benim vatanım bir tek ayaklarımın bastığı bu topraklar değil. Benim vatanım senin olduğun her yer; adımını attığın her karış benim vatanım." 


Gözlerimi camdan dışarıya çevirip yeni yeni aydınlanan havaya baktım. İçime sabahın güzel kokusunu çekerken yüzüme tebessüm belirdi. Camdaki bakışlarım yavaşça karnıma indi ve hareket eden bebeğim beni uykumdan uyandırmıştı. Yüzümdeki tebessümle elimi karnımda gezdirdim.

Bugün evdeydik. Bende evdeydim Baran'da. Ve bugün güzel bir plan yapılmıştı. Baran ve arkadaşları eşleri ile birlikte gelecekler mangal yapacağız. Cihad abimlerinde gelmesini çok istiyordum ama Aleyna son ayında olduğu için evden çıkmak istemiyordu.

Havalar ısınmaya başlamıştı fakat geceleri hala serin. Uyumadan önce kapattığımız camları açıp toprak kokusunu içime çektim. İlkbaharı seviyorum. Havanın böylesine ılık ve güzel olması benim çok hoşuma gidiyor. Dün akşam biraz yağmur yağmıştı bu yüzden dışarıda yoğun bir toprak kokusu var.

Araladığım camdan içeriye sızan güneş ışıkları yüzüme çarpınca gülümsedim. Bebeğimiz fazlasıyla hareketli olduğu için beni pek uyutmuyor ama bu durumdan hiç rahatsız değilim. Baran'ı her sabah yolcu etmek beni mutlu ediyor. Genelde uyumam için çok diretiyor ama bir türlü uyuyamadığımı anlatamıyorum. Bebeğim kıpır kıpır hareket ederken uyumam çok zor.

"Yine mi?" Baran'ın uykulu sesiyle dudaklarımda kocaman bir gülümseme belirdi.

"Günaydın bir tanem." Neşeli bir halde Baran'a doğru döndüm. Gözleri usul usul üzerimde gezindi ve yavaşça uzandığı yerden doğruldu.

"Hava serin Uhra." Üzerindeki pikeyi kenara itekledi ve yataktan kalktı. "Üzerine kalın bir şeyler giymelisin."

Yüzüm asıldı. "Uyanır uyanmaz." Söylenmekten geri kalamadım. Uyanır uyanmaz beni düşünmesi ve fazla üzerime düşmesi artık beni sadece bunaltıyor. Kendini düşünsün istiyorum.

"Asma yüzünü." Yataktan kalkıp bana doğru geldi. "Sabah sabah yeşillerin puslanmasın." Eli çenemi buldu ve başımı kendine çevirip sıcacık gülümsedi.

"Sende günaydın bile demeden hava derin diyorsun. Üşümüyorum ki Baran. Her sabah aynı şeyler artık bunalıyorum. Mayıs ayındayız o kadar da soğuk değil."

Elini yanağıma yaslayıp yanağımı okşadı. Yetmedi iki elini birden yanaklarıma yaslayıp sıcak gülüşü yerini korudu. İçim sıcacık olurken bende gülümsedim. Başını eğip dudaklarını alnıma bastırdı.

"Günüm şimdi aydı." Dudaklarımdaki gülümseme büyürken Baran'a doğru sırnaşıp başımı göğsüne yasladım. Hemende yumuşadım. Kalbim ısınırken yüzümdeki şapşal gülümseme yerini korudu.

"Günaydın sevgilim, çok günaydın."

Kahkaha atarak kollarını belime sarıp başını boyun boşluğuma gömdü. Kalbim onun her hareketiyle kavruldu. Kendimi heyecanlanmaktan geri alamıyorum. Baran ile ufacık temas halinde olmak bile beni etkiliyor. Ona olan özlemim boyut değiştirmiş bir halde.

"Bu saatte uyanmanı hiç istemiyorum." Parmakları dağılan saçlarımı buldu ve canımı acıtmadan saçlarımı okşamaya başladı. "Keşke birkaç saat daha uyusan." Saçlarımı öptü. Gözlerimi titrek nefesler eşliğinde kapattım.

"Bebeğimiz hiç durmuyor ki uyuyayım Baran. Sürekli hareket ediyor." Başımı kaldırıp aşığı olduğum yeşillerine aşağıdan baktım. "Babasının kollarında mışıl mışıl uyuyordum."

UHRA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin