38.Bölüm

17.8K 936 138
                                    

38.Bölüm

"Zamansız olan her ayrılık vaktini zehire çevirir."


Gülşen Doktor kapıdan içeri girdiği anda gözleri monitöre kaydı ve şok içinde Uhra'ya doğru ilerleyip zaman kaybetmeden kalp masajına başladı. Bunca yıllık meslek hayatında ilk defa böylesine kötü hissediyordu. Uhra ile yıllardır aynı poliklinikte görev yapıyordu ve Uhra'yı böyle görmek Gülşen Doktoru kötü hissettiriyor.

"Defibrilatörü hazırlayın, hemen!" Bağırmasıyla hemşire hareketlerini hızlandırdı. Herkes korkuyordu fakat en çok Gülşen Doktor korkuyordu. Uhra'yı hayatta tutamazsa epey yıkılırdı ve bunun bilincinde olmak kendisini daha çok korkutuyor.

Gülşen Doktor hızını kesmeden Uhra'ya kalp masajı yapmaya devam etti. Gözleri şaşkınlık içinde monitöre kaydı. Hala düz çizgi olan monitör, Gülşen Doktor için çileden çıkılmaz bir hal alıyordu. Defibrilatör hazırlanınca geriye doğru çekildi.

"200J hazır hocam." Gülşen Doktor ilk enerjiyi verdiğinde monitörde bir değişiklik olmadı.

Sinirle ekrana bakıp hemşireye döndü. "Tekrar hazırlayın."

Bu sefer 250J hazırlayan hemşire, Gülşen Hanım'a "250 J hazır hocam." diyerek geriye çekildi. Tekrar enerjiyi verdiğinde monitörde yine değişiklik göremedi. Git gide gözleri buğulanıyordu. Elleri titremeye başlarken kendine hakim olmakta zorluk çekiyordu.

"300J hazırlayın!" Gülşen Doktor bağırdığının farkında bile değildi. Makineyi 300J hazırlayan hemşire geri çekildi.

"300J hazır hocam."

Gülşen Doktor enerjiyi verdiğinde monitörün sesi değişti, elindekileri bırakıp hızla yere çöktü. Derin nefesler alıp yavaşça ayağa kalktı. Yılların tecrübesi bile onun titremesine engel olamadı. Ekranda gördüğü kalp atışları rahat bir nefes aldırdı. İlk defa bir hastayı hayatta tutmakta zorlandı.

Uhra'ya doğru yaklaştı. "Aç artık şu gözlerini kızım, bizi çok korkutuyorsun."

Odadan çıktığında Barın'ı bıraktığı yerde gördü yanında Cihad ve Berkin de vardı. Derin bir soluk alıp etrafında kısa bir göz gezdirdi. Emre hıçkıra hıçkıra ağlıyor Baran ise etrafı kırıp dökmekle meşguldü. Gözleri bir süre Baran'ın üzerinde durdu. Yaralı bir canlı gibi kendini parçalıyordu. Bu adam ne çok Uhra'yı seviyor diye düşünmeden durmadı.

"Uhra geri döndü."

Barın bu anı bekliyormuş gibi çöktüğü yerden kalkıp koşarak içeriye girdi. Cihad ve Berkin ayağa kalkıp Barın'ın ardından içeriye koştular.

"Uyan artık Uhra, uyan. Kızım ne olur uyan. Uyansana Uhra!" Barın kız kardeşinin saçlarını geriye savurup saçlarından öptü. Günlerdir hastanede gözlerini açıp kapatıyordu. Herkes perişan haldeydi. Bu an ne onları yaşatıyor ne de öldürüyordu. Bir araf gibi can çekiştirip bırakıyor.

Kapının ardından bakan Baran, hızlanan kalbinin ritmini hissedince yaşlı gözleriyle gülümsedi. Yavaş adımlarla Uhra'nın başucuna yaklaşıp hareketsiz elini elleri arasına aldı. Baran, operasyonda yaralanıp eve geldiği anları hatırladığında burukça gülümsedi. Şimdi Uhra'nın ne hissettiğini çok iyi anlıyordu. Cihad, Barın ve Berkin, Baran'ın Uhra ile yalnız kalmasını düşünüp odadan çıktı.

"Bende şu an sana itirafta bulunsam o güzel gözlerini açar mısın Uhra?" Gözleri uyuyan Uhra'nın yüzünde dolandıkça göğsü aldığı sık nefeslerden dolayı sıklaşıyordu. Kendisi ölü bir bedenden farksız değildi ama onu bu haliyle bile ayakta tutan Uhra'ydı. "Şimdi ben sana sensizliği nasıl anlatabilirim? Uhra'm, benim güzel karım. Can içim, o güzel gözlerini aç artık." Beklenti ile Uhra'ya bakıyordu ama Uhra hiçbir tepki vermiyordu. "Bana nefes bahşeden gözlerini açmanı tüm inancımla bekliyorum." Avuçları arasında incitmeden tuttuğu elin parmaklarını tek tek öptü. Ağlamak istiyordu. Canı her sıkkın olduğunda Uhra dibinden ayrılmazdı ve şimdi yine canı sıkkındı ama Uhra sessizdi.

UHRA  Where stories live. Discover now