10.BÖLÜM YAVUKLUM

22 9 0
                                    

Sonunda yeni bölüm geldi... Umarım okurken keyif alır ve sıkıntılı günlerinizde gülersiniz . İyi okumalar

Elim sevdüceğimin elinde, bir hışımla kapıdan fırladım. Şu an o kadar sinirliyim ki Balkan rüzgarları yanımda halt etmiş.

Aklımdaki tek şey şuydu,
Üsküdar evlendirme dairesine otobüs burdan kaç tutar?

Arkamdaki melüm gözlümün hala şaşkınca beni izlediğini biliyordum ve bu hoşuma kaçıyordu.

Aşk böyle bir şey mi???

Çalan teleefonumla durdum ve arayana baktım.
Anam arıyor....

Derince nefes verdim , her ne kadar tripli ve haklı olsam da müslimliğim gereği açmak zorundaydım.

Dostum, çok iyi yürekliyim...

"Efendim anne? "

"Kız , başlıycam şimdi tribine ha, baban zaten sinirli!! Komşularım gelecek diye o kadar yemek yaptım gel ye israf olmasın "

"Ok"

Telefonu kapatıp Ateş'ime döndüm  ( böyle Ateş'im deyince bir garip oluyorum, hala alışamadım)

"Annem yemeğe çağırdı, açsın değil mi?Hadi geri dönelim"

Kentli ellerimize bakıp gülümsedim ve önden yürümeye başladım.
Bir anda Ateş beni durdurdu. Ne olduğunu sormak için döndüğümde...

Elleri saçlarımda mı?????

AlLaH'ıM ÇıVdIrIyORum! !

Gülümseyen gözlerle sevdüceğime döndüm..
"Sen..."

"Kafanda kuş sıçmığı var "

Oma,  bunu beklemiyordum...
Ellerini cebine koyup önden binaya girdi. Arkasından koşarken sadece şunu düşünüyordum.

Az önce ne oldu?

------------------------

Donatılmış masaya bakıp dudaklarımı yaladım  (kesin Ateş farketmiştir, ama üzgünüm, evlenmeden olmaz . Annem kızar)

Masaya oturduğumuzda banyo kapısının açıldığını ve içerden çizgili pijamaları ve gazetesiyle imam babacığımın çıktığını gördüm. Kızgınlığı geçmişti,  onun yerine şaşkın bakışları vardı..

Artık banyoda ne gördüyse...

"Hadi çocuklar, oturun "
Annem bize sofrayı gösterdi . Bir yandan da fasulye tenceresini taşıyordu. Bilerek Ateş'imin  yanına oturdum çünkü nikah masası görüntüsü oluşturup birbirimize ne kadar yakıştığımızı görmelerini istiyordum.
Hem belki filmlerdeki gibi gizlice elimi tutar?

Kendime gelmeliyim,  günah bunlar,  yoldan çıkmamalıyım.

Sofrada adeta adaya kim veda edecek elemeleri sessizliği hakimdi ( Avukat değil😂 Acun abiye selamlar)

Annemin tabağıma iki yemek kaşığı yemek koymasına göz devirdim ve annemle gözlerimle irtibat kurup bu isyanımı aramızda hallettik.

Anne ne yaptın ya, kuş mu besliyorsun el insaf. Valla şuraya açlıktan bayılıveririm bak.

Kız sen demiyonmu formuma dikkat etmeliyim, yok kilo almamalıyım,  yok kıyafetlerim kötü durur. Millet bununla doyuyor.  Yaşamak için ye, yemek için yaşama.

Öf anne ya.

Annem sahte sırıtmasıyla babamın tabağına biraz daha fasulye koyarken gözleri kazandığı zaferden ışıldıyordu.

Sen kazandın zalim kadın!

En sonunda sofraya oturdu ve yemeğe başladık taa ki annem o can alıcı cümleyi sorana kadar.

"Eeee, ailen kimler Ateşçiğim? "

Sevdüceğimin boğazcığına kaçan pastırma ile panik içinde elimle bardaktan su içirdim.

"Anne ne diyorsun sen ya"

Annem beni görmezden gelerek Ateş'e iyi olup olmadığını sordu. O sırada gergin atmosferi iyi yüreğinden dolayı dağıtmak isteyen babam bugün yaşadıklarını anlatıyordu...
"İşte hanım, bugün ihtiyarlar heyetinin toplantısına katıldım, göbek taşı yaptırmak için imzamı istediler, sonra da imamlar konseyine katıldım... Namaz kılma ve cami doluluk oranlarını konuştuk..."

"İyi bey iyi... Yarın evde işin yok değil mi? "

"Hayır yok, ne oldu?"

"Sakine hanımcığımlar bana öğle yemeğine gelecekler..."

Bu sefer benim boğazımda yemek kalmıştı ama uğraşmadan çıktı.

TÜM ROMANTİZM GİTTİ YAA!

-----------------------

"Güle güle Ateşçiğim,  selam söylersin evdekilere "

"Bismilhamdüleykülselam teyzecim "
Allah'ım bir de Müslim!

Kapıyı kapattıklarında  anne  ve babam onaylar şekilde başlarını salladılar.  İşte,  gecenin almıştı.

Tabii misafir gitti, her şey eski haline döndü.

Annem tekrardan o bitmeyen çamaşırlarının ve çalışmaktan artık beni de eskiten çamaşır makinesinin peşine yollandı,  babam da annemin soyduğu elmalar ve kucağına koyduğu ultra eyşti televizyonumuzun kumandası ile günlük izlediği 3247740590. Haber bültenlerine geri döndü.

Ben de tabiiki somurta somurta oturdum...

_________________


Sabah kalktığımda rutinim olan meyve suyunu hazırlamaya koyuldum.  Çantamdan 500 euro çıkardım ve rondonun içine atıp suyunu sıktım .

Bakmayın öyle , ben zenginim. Şansınıza küsün pis şıllıklar....

"Ah evet canım, aynen.. Evet evet bence de öyle.. bir kere o toz neydi öyle ıyyy ...Bir de kendine ev hanımı diyor, aklı sıra beni geçecek kıskanç gudubet"

Annem elinde telefonla mutfağa bilmem hangi kankasıyla kankasını çekiştirerek geldi. Sürahiden bir bardak su koyup içerken çok ciddi görünüyordu. Ama birden attığı kahkahayla geriye sıçradım. 

"Bize mi geliyorsunuz? Kahvaltıya?  Ama öğlene anlaşmıştık "

Annem bana dönüp adlandıramadığım  (valla bu sefer okuyamıyorum ) bakışlar atmaya başladı.

Telefonu kapattığında suyu bitirdi.

"Ay içim yandı valla, kızım neden 500 eurocuk koydun o kadarıyla tadını alamazsın koy biraz daha"

Bana gülümseyerek bakarken bakışlarını çözmeye çalışıyordum.

Siz karar verin ,seçenekler bunlar.

A) Başına arkasından konuşan kankalarının tutan bedduaları ile taş yağdı.

B) Yatakta deli yattığı için kafasını vurdu , şu an geçici bir şok yaşıyor.

C) Benden bir şey isteyecek.

D) Gizli planları var.

Bu böyle uzar gider ama   ne siz sorun ne de ben söyleyeyim valla.

"Kızım, Şehriban hanımcığım ve oğluşu öğle yemeğini ertelemiş,  bize kahvaltıya geliyorlar. Yani, KALK BANA YARDIM ET!"

"Anne o Sakine teyze değil miydi?"

"Yav ha Sakine ha Şehriban. İkisi de isim.."

Durun

Ne zaman böyle bir şey desem bir olay oluyor biliyorsunuz.

Ama jeton yeni düştü...

Adlandıramadığımız hanım teyze ve oğlu buraya geliyordu.

Yani yavuklum sıska Necmi....  



























Army Sayımı Yeni Aşk DoğuruyorDonde viven las historias. Descúbrelo ahora