FİNAL (Son...)

762 75 57
                                    

İlk cemrenin havaya henüz düşmüş olduğu şu Şubat ayında, kar yağıyordu Frankfurt'ta... Üstelik yılın ilk karıydı yağan. Kış onca zaman beklemiş, en sonunda bahara göz dağı vermek istermiş gibi, tam da geldiğini haber verdiği gün, en büyük kozunu oynamış, onu yollamıştı yeryüzüne. Hem de öyle güzel yollamıştı ki insanlar bugün ilk cemrenin düştüğünden, baharın kapı eşiğine geldiğinden habersiz dolaşıyorlardı ortalıkta. Usul usul yağan kar dışında bütün her şeye kör olmuş gibiydiler. Çocuklar dışarı çıkmış, evler pencere önlerinde toplanmış, lambalar en güzel renklerine bürünmüş, hepsi, ağır ağır yağan karı konuşur olmuştu. Onların bu hallerini gören bahar, kırgın ve kızgın bakıyordu gökyüzünden yeryüzüne...

Hevi ise ölüyordu bir köşede...Cılız bedeni karla kaplı boş arazide izini bırakırken kelebekler utanıyorlardı kendilerinden. Kar taneleri birer birer düşüyordu üzerine. Onu selamlıyor, 'korkma' diyorlardı, 'korkma, sen de bizden biri olacaksın bir süre sonra, sırtından ince bir sızı gibi akan şu kan duracak, rengini kaybedip bembeyaz olacak her şey, tüm sıcaklıklarını yitirip, buzdan bir soğuğa kucak açacaksın yalnızca, sen de en az bizim kadar masum olacaksın' ve Hevi tüm bu duyduklarına buruk bir tebessümle karşılık veriyordu. Sırtı ağrıyordu. Onu vuran ne acımasız biriydi ki böyle, tam kalbinden vurmuştu. Ey yeryüzü, söyle! böylesine büyük, böylesine umut dolu bir kalbe nasıl kıyılırdı..?

Ölüyordu..., Frankfurt'un ortasında, genç bir kadın zamansızca, aniden ölüyordu. Ertesi gün tüm gazeteler bu haberi yazacak, günlerce konuşulacaktı. Sonra bir başka haberin duyulmasıyla da unutulacaktı. İsmini bile hatırlamayacaklardı. Yalnızca sevdiklerinin göğsünde koca bir yara olarak yaşayacak, sızım sızım sızlayacaktı.

Korkmuyordu.., üzülmüyordu da, üstelik böylesine acı dolu bir dünyadan yitip gitmenin huzuru da kaplıyordu bedenini, yükü taşıyamayacağı kadar ağır bir hale gelmişti artık. Yorulmuştu bedeni. Ama geride bırakacaklarını düşününce, annesini, Beran'ı, ailesini, onu sevenlerin suretini, nasıl perişan olacaklarını düşününce, darılıyordu yaşama, bir damla yaş düşürüyordu toprağa. Üstelik böyle ölmeyi de düşünmemişti hiç. Böylesine ani, böylesine yalnız, böylesine kimsesiz, herkesten uzak ama aynı zamanda da her şeyinin yanında, Beran'ının kollarında, onun çırpınışları, haykırışları arasında, elleri onun ellerinde;

'Ah Beran...canım sevgilim, uğruna tüm yaşamımı tek bir kalemde sildiğim.., biliyorum, biliyorum sen de benimle birlikte ölüyorsun aslında. Yalnızca kaybettik birbirimizi, bir başka diyar ve bir başka mekanda yeniden bir araya geleceğimiz günü bekliyor olacağız, birbirimizi arayacağız, hepsi bu...aşkımızın gölgesi saracak bütün her şeyi.  Belki Adem'le Havva'nın yeryüzünde birbirlerini aradıkları gibi zorlu olacak bu bekleyiş, belki büyük acılar çekeceğiz, koca kainatta gözyaşlarımızla ıslanmadık hiçbir yer kalmayacak belki...ama kavuşacağız, elbet kavuşacağız sevgilim, bir ömür boyu sevdiğim...'

HEVİ (TAMAMLANDI) #WATTYS2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin