26. BÖLÜM

302 125 8
                                    

Yemeklerini yiyip çıktıklarında saatler yediyi gösteriyordu. Hava henüz kararmamış, cadde kalabalıklaşmaya başlamıştı. Hevi'nin elinden tutup;

- Hadi, başka bir yere gidiyoruz, dedi Beran.

- Nereye gidiyoruz..?

- Bilmem ki, bakalım nereye gidiyoruz...?

Bir müddet ilerledikten sonra yolda bir adamı durdurup, elindeki yerin adresini sordu Beran. Onlar konuşurlarken Hevi ise arkalarında duruyor, konuşulanları duymuyordu. Beran adamın yanından gelip, yeniden Hevi'nin elinden tutarak;

- Biraz yürümemiz lazım, olur mu.., diye sordu. 

Kafasıyla onayladı onu Hevi. Bir süre daha yürüdüler. Hevi nereye gideceklerini tahmin etmeye çalışıyor, sürekli etrafını gözlüyordu. On dakikalık kısa bir yürüyüşten sonra da, önünde bir çift buz pateni ayakkabısı heykelinin bulunduğu iki katlı bir binanın önünde durdular. Bembeyaz ayakkabılar bütün zerafetiyle Hevi'nin önünde duruyordu öylece. Hevi ise büyük bir mutluluk, bir miktar şaşkınlıkla birlikte  bakıyordu bu ayakkabılara. Her an ağlayacakmış gibi bir hali vardı. Bu hal bir müddet sonra yerini gülümsemeye bıraktı. Bu gülümsemeyle birlikte dönüp Beran'a baktı;

- Nasıl...? dedi son derece kısık bir sesle.

- Buraya hep gelmek istemişsin, ben de getirdim işte...

Hevi'nin gözleri yeniden doldu. Beran' a olan sevgisi yaş olup akmak üzereydi gözlerinden;

- Sen nerden biliyorsun ki, dedi bu kez, boğuk bir ses tonuyla. 

- Ömer Amca'dan duymuştum...küçükken bir gün önünden geçmişsiniz, babandan çok istemişsin seni buraya getirmesini, o da getirememiş bir türlü...geçen bir müşteri gelmişti kızıyla beraber, kızı paten kayıyormuş, o zaman söyledi Ömer Amca...

Hevi dolu dolu gözleriyle uzun uzun baktı Beran'a. İçinde bir Güneş doğmuş, ısınmıştı sanki. Onlarca minnet dolu sözcüğü sıralamak istedi ardarda, fakat tek bir cümle döküldü dudaklarından. Yutkunup;

- Teşekkür ederim...dedi.

Sıkı sıkı sarıldı Beran Hevi'ye. Göğsüne koyduğu saçlarını okşadı, sarılıp mutluluğunu hissetmek istedi, onu mutlu ettiğini bilmek, bu anı hatırlayıp saklamak istedi, gelecek kötü günlere bir nebze olsun nefes vermekti niyeti...Sonrasında ayrılıp;

- Hadi, dedi, patenlerimizi giymeye...

Birkaç dakika içerisinde de patenlerini giymiş, piste doğru ilerliyorlardı. Hevi tökezleye tökezleye yürürken Beran'ın kolundan tutuyordu. Tedirgindi. Piste yaklaşmışlardı ki, aniden durdu. Nefes alışverişleri hızlanmıştı;

- Ne oldu..? diye sordu Beran.

Hevi ürkek gözlerle bakıp, derin bir nefes aldıktan sonra cevapladı onu;

- Ben hiç paten kaymadım ki, düşersem..., beceremem ki ben...

Beran iyice yaklaşıp koluna girdi. Eğilip kulağına yaklaştı;

HEVİ (TAMAMLANDI) #WATTYS2020Where stories live. Discover now